Nomofobinin, akıllı telefondan uzak kalma veya şarjın bitmesi düşüncesiyle ortaya çıkan derin bir kaygı olduğunu belirten uzmanlar, bu durumun yıkıcı psikolojik sonuçları olabileceğini söylüyor.
Özellikle gençler ve yüksek anksiyete düzeyine sahip bireylerde bu durumun daha yoğun görüldüğünü ifade eden Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Sosyal medya kullanımının yoğun olduğu kişilerde de önemli gelişmeleri veya etkileşimleri kaçırma korkusu, nomofobiyi tetikleyebilir. Bu, telefonun sadece bir iletişim aracı olmaktan çıkıp, kimlik ve sosyal statü algısının bir parçası haline geldiğinin bir göstergesidir.” dedi. Telefonun şarjı azaldığında beynin tehdit algılayarak ‘savaş ya da kaç’ tepkisini başlattığını, bunun da çarpıntı ve terleme gibi fiziksel belirtilere yol açabildiğini vurgulayan Aydın, uzun vadede ise nomofobinin, panik bozukluk, uykusuzluk, sosyal izolasyon ve yaşam kalitesinde ciddi düşüşlere neden olabildiğine dikkat çekti.
NOMOFOBİ, DIŞ DÜNYAYLA BAĞIN KOPACAĞI HİSSİNİ İÇEREN DERİN BİR KORKU!
Nomofobinin, ‘no mobile phone phobia’ teriminin kısaltması olduğunu ve akıllı telefonundan ayrı kalma veya telefonun şarjının bitmesi korkusunu ifade eden yaygın bir kaygı türünü tanımlamak için kullanıldığını aktaran Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Bu durum, sadece basit bir endişeden ziyade, kişinin dış dünyayla olan bağlantısının tamamen kesileceği hissini içeren derin bir korku olarak tanımlanır.” dedi. Özellikle dijital dünyanın merkezinde olan genç nesillerin, sosyal etkileşimlerinin çoğunu telefon üzerinden yürüttükleri için bu durumu daha yoğun yaşadıklarına dikkat çeken Aydın, “Benzer şekilde, bağımlılık eğilimi olan bireyler ve genel anksiyete düzeyi yüksek kişiler de kontrolü kaybetme korkusu nedeniyle şarj kaygısına daha yatkın olabilirler. Sosyal medya kullanımının yoğun olduğu kişilerde de önemli gelişmeleri veya etkileşimleri kaçırma korkusu, nomofobiyi tetikleyebilir. Bu, telefonun sadece bir iletişim aracı olmaktan çıkıp, kimlik ve sosyal statü algısının bir parçası haline geldiğinin bir göstergesidir.” şeklinde konuştu.
TELEFONUN ŞARJI AZALDIĞINDA BEYİN ‘SAVAŞ YA DA KAÇ’ TEPKİSİNİ BAŞLATIYOR!
Telefonun şarjı azaldığında vücudun verdiği tepkilerin, beynin bir tehdit algılamasıyla yakından ilişkili olduğunu aktaran Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, şöyle devam etti: “Bilimsel olarak, bu durum, beynin stresle başa çıkma hormonu olan kortizol salgılamasına neden olur. Telefonun şarjı kritik seviyelere indiğinde, bilinçdışı bir tehlike sinyali alır ve ‘savaş ya da kaç’ mekanizması devreye girer. Bu durum, kalp çarpıntısı, hızlanmış nabız, ellerde ve avuç içlerinde terleme ve hatta titreme gibi fiziksel belirtilerle kendini gösterir. Bu semptomlar, vücudun potansiyel bir tehlikeye karşı hazırlık yapmasının doğal bir sonucudur. Bazı araştırmalar, nomofobinin yarattığı stresin, kişinin aslında var olmayan bir telefon titreşimini veya sesini duyması gibi ‘sanal kalp atışı’ fenomenine yol açabileceğini de göstermektedir. Bu da beynin yarattığı kaygıya ne kadar derin tepkiler verdiğinin bir kanıtıdır.”
UZUN VADEDE RUH SAĞLIĞI ÜZERİNDE YIKICI ETKİLERE YOL AÇABİLİR!
Nomofobinin, kısa süreli bir endişeden çok daha fazlası olduğuna vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Uzun vadede ruh sağlığı üzerinde yıkıcı etkilere yol açabilir.” dedi. Sürekli olarak telefon şarjını kontrol etme ve pil ömrüyle ilgili endişe duyma döngüsünün, bireyde kronik stres ve anksiyete seviyesini yükselteceğini dile getiren Aydın, “Bu durum, zamanla panik bozukluğu veya genel anksiyete bozukluğu gibi daha ciddi psikolojik sorunlara evrilebilir. Ayrıca, telefonla olan bu yoğun bağ, gerçek dünyadaki yüz yüze etkileşimlerin azalmasına neden olarak sosyal izolasyonu ve ilişkilerde bozulmayı beraberinde getirir. Geceleri bile telefonun şarjının bitmesinden korkma, uyku düzenini bozarak uykusuzluğa yol açabilir. Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde, kişinin yaşam kalitesi, iş veya okul performansı ve genel mutluluk seviyesi olumsuz yönde etkilenebilir.” açıklamasını yaptı.
NOMOFOBİYİ YENMEK İÇİN BİLİNÇLİ TEKNOLOJİ KULLANIMI ŞART…
Bu kaygıyı azaltmak için bireylerin hangi alışkanlıkları değiştirmeleri gerektiğine değinen Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Bu değişikliklerin başında bilinçli teknoloji kullanımı yer alır. Bireyler, yemek yerken veya arkadaşlarıyla vakit geçirirken telefonu bir kenara bırakarak dijital detoks yapmayı deneyebilir.” dedi.
Haber Merkezi
Yorumlar
Kalan Karakter: