İtaat, dinin çıkarları dışında ve Allah’ın yolundan başka bir yol için olduğunda, bazı kişilere itaat müminlere açıkça yasaklanmıştır. Kuran ayetlerinde itaat edilmesi, tabi olunması kesinlikle yasaklanan kişi ve gruplar çok açık haber verilmektedir. İtaat edilmesi yasaklanan kişiler arasında, kendilerine kitap verildiği halde inkar edenler vardır:
Ey iman edenler, eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba boyun eğecek olursanız, sizi imanınızdan sonra tekrar küfre döndürürler. (Al-i İmran Suresi, 100)
İnkar edenlerin, Allah’ın dinine açtıkları savaşta en büyük düşmanları doğal olarak müminlerdir. Onların sabırları, itaatleri, tevekkülleri, kararlılıkları özetle güzel ahlakları inkar edenleri oldukça rahatsız eder. Bu nedenlerle müminlerin kendileri gibi olmalarını isterler. Allah “Onlar, kendilerinin inkara sapmaları gibi sizin de inkara sapmanızı istediler. Böylelikle bir olacaktınız.” (Nisa Suresi, 89) ayetinde bu tehlikeye müminlerin dikkatini çekmektedir. Bu nedenlerle Allah müminleri yukarıdaki ayetle uyarmaktadır.
Allah, müminlere, ahireti düşünmeyip dünya hayatına yönelmiş, Allah’tan uzak gaflet içinde yaşayan kişilere itaat etmeyi de yasaklamıştır:
Sen de sabah akşam O’nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi ‘istek ve tutkularına (hevasına)’ uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme. (Kehf Suresi, 28)
Bu insanlar, dünya hayatında elde edecekleri geçici nimetlere ve sahip oldukları her şeye hırs ve tutkuyla bağlanmışlardır. Sanki ölüm ve ahiret çok uzakmış gibi yaşamaktadırlar. Nefislerinin heva ve heveslerini tatmin etmek adına, içgüdüleriyle sürdürdükleri bu yaşam, iman etmeyen insanları sonsuz azaba sürükleyecektir.
Müminler, Kuran’da birçok ayette şeytana ve onun dostlarına karşı uyarılmışlardır. Şeytanın emrindeki kişilerin ortak özelliği Allah’tan ve O’nun dininden tamamen uzak yaşıyor olmalarıdır. Müminleri Allah’ın yolundan saptırmak için bir araya gelip, güçlerini birleştirerek, adeta şeytanın ordusunu oluşturan bu insanlar, Allah’ın diniyle ve O’nun yolundakilerle savaşırlar. Bu durum, müminlerin dünya hayatındaki imtihanlarının da bir gereğidir. Allah Kuran’da bu kişilere itaati, müşrik olma tehlikesine karşı uyararak kesinlikle yasaklamıştır.
..Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına gizli-çağrılarda bulunurlar. Onlarla itaat ederseniz şüphesiz siz de müşriklersiniz. (En’am Suresi, 121)
İnsanların çoğu, inanç ve tavırlarının nedeni sorulduğunda, çoğunluğun davranışlarını dayanak olarak gösterir. Toplumda her nedense yaygın olarak çoğunluğun yaptığının doğru olduğuna dair yanlış bir inanış yerleşmiştir. Oysa Allah, Kuran’da bu durumun tam aksini, çoğunluğun yanlış yolda olduğunu ve insanı Kendi yolundan saptırdığını bildirmektedir:
Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak ‘zan ve tahminle yalan söylerler.’ (En’am Suresi, 116)
Daha önce, inkar edenlere itaat etmenin yasaklandığından söz etmiştik. Allah Kuran’da çoğunluğun iman etmediğini; Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir. (Yusuf Suresi, 103) ayetiyle bize haber vermektedir. O halde inkarcı bir çoğunluğa uymak bir müminin şiddetle kaçınması gereken bir davranıştır.
Allah inananlara, anne ve babaları eğer inançsız insanlar ise, dünyevi konularda iyi ve güzel davranmayı, onları hoş tutmayı tavsiye etmekte, ancak din konusunda itaati yasaklamaktadır:
Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik. Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan şeyle Bana ortak koşman için sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda, onlara itaat etme. Dönüşünüz Banadır. Artık yaptıklarınızı size haber vereceğim. (Ankebut Suresi, 8)
Ayetlerden açıkça anlaşıldığı gibi anne ve babaya itaat, her konuda kayıtsız şartsız boyun eğme anlamına gelmemektedir:
Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. Hem Bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız Banadır. Bununla birlikte, onların ikisi (annen ve baban), hakkında bir bilgin olmayan şeyi Bana şirk koşman için, sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda onlara itaat etme ve dünya (hayatın) da onlara iyilikle (ma’ruf üzere) sahiplen (onlarla geçin) ve Bana ‘gönülden-katıksız olarak yönelenin’ yoluna tabi ol. Sonra dönüşünüz yalnızca Banadır, böylece Ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim. (Lokman Suresi, 14-15)
Şeytan, isyankarlığı ve enaniyeti (kibri) nedeniyle Allah’a itaat etmemiş ve Adem’e secde edilmesi emrine karşı gelmiştir. Kuran’ın “Ve meleklere: “Adem’e secde edin” dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.” (Bakara Suresi, 34) ayetinde bildirildiği gibi, kibrinden kaynaklanan bu sapkın mantığı onu küfre sürüklemiştir. Dolayısıyla kafirlerin ilki olan İblis’in yandaşlarına itaat etmek, insanı sonsuz azaba sürükleyecek yolun başlangıcıdır. Allah bu nedenle Furkan Suresi 52.ayette, kafirlere itaati yasaklamış ve ayetin devamında söz edildiği gibi küfre karşı Kuran’la cihad etmeyi emretmiştir:
Öyleyse kafirlere itaat etme ve onlara (Kur’an’la) büyük bir cihad ver. (Furkan Suresi, 52)
Ey iman edenler, eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba boyun eğecek olursanız, sizi imanınızdan sonra tekrar küfre döndürürler. (Al-i İmran Suresi, 100)
İnkar edenlerin, Allah’ın dinine açtıkları savaşta en büyük düşmanları doğal olarak müminlerdir. Onların sabırları, itaatleri, tevekkülleri, kararlılıkları özetle güzel ahlakları inkar edenleri oldukça rahatsız eder. Bu nedenlerle müminlerin kendileri gibi olmalarını isterler. Allah “Onlar, kendilerinin inkara sapmaları gibi sizin de inkara sapmanızı istediler. Böylelikle bir olacaktınız.” (Nisa Suresi, 89) ayetinde bu tehlikeye müminlerin dikkatini çekmektedir. Bu nedenlerle Allah müminleri yukarıdaki ayetle uyarmaktadır.
Allah, müminlere, ahireti düşünmeyip dünya hayatına yönelmiş, Allah’tan uzak gaflet içinde yaşayan kişilere itaat etmeyi de yasaklamıştır:
Sen de sabah akşam O’nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi ‘istek ve tutkularına (hevasına)’ uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme. (Kehf Suresi, 28)
Bu insanlar, dünya hayatında elde edecekleri geçici nimetlere ve sahip oldukları her şeye hırs ve tutkuyla bağlanmışlardır. Sanki ölüm ve ahiret çok uzakmış gibi yaşamaktadırlar. Nefislerinin heva ve heveslerini tatmin etmek adına, içgüdüleriyle sürdürdükleri bu yaşam, iman etmeyen insanları sonsuz azaba sürükleyecektir.
Müminler, Kuran’da birçok ayette şeytana ve onun dostlarına karşı uyarılmışlardır. Şeytanın emrindeki kişilerin ortak özelliği Allah’tan ve O’nun dininden tamamen uzak yaşıyor olmalarıdır. Müminleri Allah’ın yolundan saptırmak için bir araya gelip, güçlerini birleştirerek, adeta şeytanın ordusunu oluşturan bu insanlar, Allah’ın diniyle ve O’nun yolundakilerle savaşırlar. Bu durum, müminlerin dünya hayatındaki imtihanlarının da bir gereğidir. Allah Kuran’da bu kişilere itaati, müşrik olma tehlikesine karşı uyararak kesinlikle yasaklamıştır.
..Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına gizli-çağrılarda bulunurlar. Onlarla itaat ederseniz şüphesiz siz de müşriklersiniz. (En’am Suresi, 121)
İnsanların çoğu, inanç ve tavırlarının nedeni sorulduğunda, çoğunluğun davranışlarını dayanak olarak gösterir. Toplumda her nedense yaygın olarak çoğunluğun yaptığının doğru olduğuna dair yanlış bir inanış yerleşmiştir. Oysa Allah, Kuran’da bu durumun tam aksini, çoğunluğun yanlış yolda olduğunu ve insanı Kendi yolundan saptırdığını bildirmektedir:
Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak ‘zan ve tahminle yalan söylerler.’ (En’am Suresi, 116)
Daha önce, inkar edenlere itaat etmenin yasaklandığından söz etmiştik. Allah Kuran’da çoğunluğun iman etmediğini; Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir. (Yusuf Suresi, 103) ayetiyle bize haber vermektedir. O halde inkarcı bir çoğunluğa uymak bir müminin şiddetle kaçınması gereken bir davranıştır.
Allah inananlara, anne ve babaları eğer inançsız insanlar ise, dünyevi konularda iyi ve güzel davranmayı, onları hoş tutmayı tavsiye etmekte, ancak din konusunda itaati yasaklamaktadır:
Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik. Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan şeyle Bana ortak koşman için sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda, onlara itaat etme. Dönüşünüz Banadır. Artık yaptıklarınızı size haber vereceğim. (Ankebut Suresi, 8)
Ayetlerden açıkça anlaşıldığı gibi anne ve babaya itaat, her konuda kayıtsız şartsız boyun eğme anlamına gelmemektedir:
Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. Hem Bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız Banadır. Bununla birlikte, onların ikisi (annen ve baban), hakkında bir bilgin olmayan şeyi Bana şirk koşman için, sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda onlara itaat etme ve dünya (hayatın) da onlara iyilikle (ma’ruf üzere) sahiplen (onlarla geçin) ve Bana ‘gönülden-katıksız olarak yönelenin’ yoluna tabi ol. Sonra dönüşünüz yalnızca Banadır, böylece Ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim. (Lokman Suresi, 14-15)
Şeytan, isyankarlığı ve enaniyeti (kibri) nedeniyle Allah’a itaat etmemiş ve Adem’e secde edilmesi emrine karşı gelmiştir. Kuran’ın “Ve meleklere: “Adem’e secde edin” dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.” (Bakara Suresi, 34) ayetinde bildirildiği gibi, kibrinden kaynaklanan bu sapkın mantığı onu küfre sürüklemiştir. Dolayısıyla kafirlerin ilki olan İblis’in yandaşlarına itaat etmek, insanı sonsuz azaba sürükleyecek yolun başlangıcıdır. Allah bu nedenle Furkan Suresi 52.ayette, kafirlere itaati yasaklamış ve ayetin devamında söz edildiği gibi küfre karşı Kuran’la cihad etmeyi emretmiştir:
Öyleyse kafirlere itaat etme ve onlara (Kur’an’la) büyük bir cihad ver. (Furkan Suresi, 52)