Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulan ve bugün TBMM Sanayi ve Ticaret, Enerji ve Tabii Kaynaklar Komisyonu’nda görüşülmesine başlanan "Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"ne karşı, çevreci kuruluşların tepkileri giderek artıyor.
Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunulan yeni Maden Kanunu Teklifi'nin doğa koruma mevzuatını zayıflatacağını ve kritik ekosistemleri madencilik ile enerji projelerine açacağını belirtti. Kılıç, teklifin zeytinlikler, meralar, ormanlar, sulak alanlar ve kıyılar gibi doğal alanlar üzerinde ciddi tehdit oluşturduğunu vurguladı.
Kılıç, söz konusu teklifle ilgili endişelerini şöyle sıraladı: “Teklif, yasalaşması durumunda, doğayı, kültürü ve tarımı koruyan mevcut yasaları etkisiz hale getirir ve maden projelerine neredeyse koşulsuz onay verilmesinin önünü açılır. Projeler hakkında Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) kararı alınmadan teşvik, onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulmasına imkan tanır. ÇED sürecinde 4 ay içinde görüş bildirmeyen kurumların görüşleri olumlu kabul edilir. Devlet ormanlarında 36 ay süreyle bedelsiz madencilik izni getirilir. Maden arama faaliyetleri için verilen izinlerin işletme faaliyetleri için de geçerli olmasını sağlar.”
Dicle Tuba Kılıç, bu koşullarda gerçekleştirilecek maden ve enerji projelerinin ekonomik, sosyal ve ekolojik yıkımlara neden olacağını öne sürerek, geri dönüşü mümkün olmayacak tahribatların önüne geçmek amacıyla, bu kanun teklifinin geri çekilmesini talep ettiklerini sözlerine ekledi.
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç da, yeni torba yasa teklifinin doğa koruma politikalarını zayıflatarak vahşi madenciliğin önünü açacağını ve çevresel etki değerlendirme (ÇED) süreçlerini işlevsiz hale getireceğini belirtti.
Orman, tarım ve içme suyu havzaları gibi alanların maden ruhsatları tehdidi altında olduğunu ifade eden Ataç, yeni düzenlemenin doğal ve tarihi sit alanları gibi korunan bölgeleri de tehdit ettiğine dikkati çekti.
Ataç, bu alanlarda başvurulara 3-4 ay içinde yanıt verilmemesi halinde izin verilmiş sayılması hükmünün endişe verici olduğunu kaydetti ve aynı zamanda ÇED süreçlerinin zayıflatıldığını, "ÇED Olumlu" kararı beklenmeden projelere teşvik verilebileceğini dile getirdi.
Deniz Ataç, yasa teklifinin doğal varlıkları ve üretim kapasitesini geri dönüşü olmayan bir yola sürükleyebileceği uyarısında bulunarak, zeytinliklerin, ormanların, meraların ve su varlıklarının kaybedildiğinde geri kazanılamayacağını vurguladı.
(Haber Merkezi)
ABDULVAHİT GÜRASLAN