Akdeniz Bölgesi’nde Hatay iline bağlı bir ilçe olan YAYLADAĞI ilçesi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Yavuz Sultan Selim Mısır seferi dönüşünde ordusu ile birlikte burada konaklamış ve bu yüzden de buraya "Ordu " ismi verilmiştir. Cumhuriyetin ilânından sonra, 1940 yılında Karadeniz’deki ordu ile ismi karıştığından Yayladağı olarak değiştirilmiştir. Bu ismi de bölgedeki Yayladağı’ndan almıştır. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde buradan, Trablus Şam’a bağlı Ordu köyü olarak söz etmektedir.
Bölgedeki ilk yerleşim Hititler döneminde olmuştur. Nitekim Keldağı üzerinde 1316 m. yükseklikteki küçük bir teras üzerinde Hititlerden kalma bir mabet olduğu sanılmaktadır. Seleukos I Nicator zamanında burada Zeus adına bir mabet yapılmıştır. Bu mabet ilk defa 1832 yılında fark edilmiş, 1928 yılında küçük çapta bir araştırmadan sonra 1963 yılında W. Djobadze burada kazı yaparak 55.50x60 m. genişliğinde avlunun güneydoğusundaki mabedi ortaya çıkarmıştır. Bu mabet, MS. V. ve VI. yüzyıllarda kullanılmış XIII. yüzyılda da kilise olmuştur.
Yayladağı’na Persler, Makedonyalılar, Roma ve Bizanslılar egemen olmuşlar. Hz. Ömer zamanında başlayan Arap akınları sırasında onların eline geçen bölge, 300 yıl kadar Arapların elinde kaldıktan sonra Bizanslılar tarafından geri alınmıştır. O dönemde Abbasiler Türk boy ve aşiretlerini buraya yerleştirerek Savcılar aşireti reisi Kasım Bey`i buraya Bey olarak atamıştır. Nitekim Kasım Bey`in Bizanslılardan alıp, camiye dönüştürdüğü Kasım Bey Camisi günümüze kadar ulaşmıştır. Kasım Bey yaptırdığı bu eserlerin idaresi için, Keşap, Kozluk, Helgin ve Şakşak gibi yerleri vakfetmiştir.
Malazgirt Zaferi’nden sonra (1071) Anadolu’yu Türkleştirme çalışmaları içerisinde Selçuklular zamanında Ordu adıyla anılan Yayladağı, Osmanlılar zamanında da Ordu Muradiye adıyla anılmıştır.