Dinden uzak yaşayan insanların hayatlarındaki sapkın mantıklardan biri de, ‘çoğunluk tarafından kabul edilen düşüncenin doğru olduğu’dur. “Bu kadar çok kişi böyle yaşadığına göre bir bildikleri vardır” ya da “yanlış olsa bu kadar insan bu fikri benimser mi?” gibi mantıklarla kendilerini kandırırlar. Dahası, bu örnek aldıkları çoğunluk içinde tanınmış veya kariyer sahibi kimseler de bulunuyorsa, mutlaka kendilerine rehber edinirler.
Bu durum, gerçekte şeytanın bir yöntemidir. Şeytan insanları saptırırken, çevresindeki diğer insanlardan örnekler göstererek, kendi davranışlarının doğru olduğuna inandırmaya çalışır. Oysa yapılan davranışın çoğunluk tarafından uygulanması, doğru olduğunu göstermez. Ayette bu sır müminlere bildirilmiş ve çoğunluğun peşinden gitmemeleri konusunda uyarılmışlardır:
Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak ‘zan ve tahminle’ yalan söylerler. Enam Suresi, 116
İnsanın apaçık düşmanı şeytan, çeşitli görünümlerde insanlara yaklaşabilir. Örneğin, arkadaşı gibi görünerek onu Kuran’a ters düşecek bir iş yapması ya da kötü bir ahlak göstermesi için çağrıda bulunabilir. Bu çağrılardan etkilenmemek ve din ahlakından taviz vermemek, ‘çoğunluk öyle yapsa bile’doğruyu seçmek, inanan insandaki aklın ve imanın göstergesidir. Rabbimiz şeytanı vesile kılarak insanı denemektedir ve tümü insanların kaderinde olan sınamalardır. Şeytanın cehenneme sürüklemek için oynadığı oyunları ve aldatıcı çağrıları farkedebilen müminlerden Kuran’da şu şekilde söz edilmektedir:
De ki: “Bize yararı ve zararı olmayan Allah’tan başka şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak yerde şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da: “Doğru yola, bize gel” diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi döndürülelim?” De ki: “Hiç şüphesiz Allah’ın yolu, asıl yoldur. Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk.” (Enam Suresi, 71)
Müminler her yol ayrımında, Kuran’daki uyarılar doğrultusunda, çoğunluğun tercih ettiği yolu değil, Rabbimiz’in çağrısına ve vicdanlarının sesine uyarak Allah’ın dosdoğru yolunu seçerler. Cahiliye toplumu bireyleri ise, çoğunluğun uygulamalarını benimser, seçtikleri yol ve yaşam tarzı hakkında tevilde bulunurlar. Oysa dünyada Allah’tan uzak yaşayan bu çoğunluk, ahirette kendilerini izleyenleri ahrette ‘yapayalnız ve yardımsız’ bırakacaktır. Her insan Rabbimizin huzuruna tek başına çıkacaktır:
Bu durum, gerçekte şeytanın bir yöntemidir. Şeytan insanları saptırırken, çevresindeki diğer insanlardan örnekler göstererek, kendi davranışlarının doğru olduğuna inandırmaya çalışır. Oysa yapılan davranışın çoğunluk tarafından uygulanması, doğru olduğunu göstermez. Ayette bu sır müminlere bildirilmiş ve çoğunluğun peşinden gitmemeleri konusunda uyarılmışlardır:
Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak ‘zan ve tahminle’ yalan söylerler. Enam Suresi, 116
İnsanın apaçık düşmanı şeytan, çeşitli görünümlerde insanlara yaklaşabilir. Örneğin, arkadaşı gibi görünerek onu Kuran’a ters düşecek bir iş yapması ya da kötü bir ahlak göstermesi için çağrıda bulunabilir. Bu çağrılardan etkilenmemek ve din ahlakından taviz vermemek, ‘çoğunluk öyle yapsa bile’doğruyu seçmek, inanan insandaki aklın ve imanın göstergesidir. Rabbimiz şeytanı vesile kılarak insanı denemektedir ve tümü insanların kaderinde olan sınamalardır. Şeytanın cehenneme sürüklemek için oynadığı oyunları ve aldatıcı çağrıları farkedebilen müminlerden Kuran’da şu şekilde söz edilmektedir:
De ki: “Bize yararı ve zararı olmayan Allah’tan başka şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak yerde şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da: “Doğru yola, bize gel” diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi döndürülelim?” De ki: “Hiç şüphesiz Allah’ın yolu, asıl yoldur. Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk.” (Enam Suresi, 71)
Müminler her yol ayrımında, Kuran’daki uyarılar doğrultusunda, çoğunluğun tercih ettiği yolu değil, Rabbimiz’in çağrısına ve vicdanlarının sesine uyarak Allah’ın dosdoğru yolunu seçerler. Cahiliye toplumu bireyleri ise, çoğunluğun uygulamalarını benimser, seçtikleri yol ve yaşam tarzı hakkında tevilde bulunurlar. Oysa dünyada Allah’tan uzak yaşayan bu çoğunluk, ahirette kendilerini izleyenleri ahrette ‘yapayalnız ve yardımsız’ bırakacaktır. Her insan Rabbimizin huzuruna tek başına çıkacaktır: