Her Müslüman sabah aksam tövbe ve istigfara devam etmelidir. “Ey iman edenler, Allâh’a nasuh (gayet ciddi) tövbe ediniz” mealindeki Tahrim suresinin 8. Ayet-i kerimesiyle tövbe farz kılınmıstır.
Tövbe: Kusuruna, günahlarına kalbiyle pişman olup bir daha yapmamaya azmetmektir.
Ýstigfar: ‘Estagfirullâh el-azim ellezi lâ ilâhe illâ hü-vel-Hayyül-Kayyûmü ve etûbü ileyh' diyerek
Allah'tan günahının bagıslanmasını niyaz etmektir. Kulda su üç sey bulundugunda hakiki tövbe etmis
olur: Birincisi; isledigi günahın zararının, dünyada ve ahirette sevip arzu ettigi her seye perde oldugunu
bilmek. Ýkincisi; isledigi günahlardan dolayı kalbinde elem, acı hissetmek.
Üçüncüsü, böyle günahları terk etmeye azmettikten sonra hemen o günaha karsılık olacak iyilikler
yaparak günahlar sebebi ile kaçırdıgı hayırları tedarik etmeye, kazanmaya gayret etmek. Yoksa kalbi gafil olup günahına da pisman olmadan sırf dili ile tövbe ve istigfarın faydası olmaz. Ancak ahirete inanan ve günahların ahirette zarar verecegine tam iman edenlerin tövbesi makbul olur.
Ýmam-ı Azam (rah.), vasiyetnamesinde istiğfarı tavsiye etmis ve aksam sabah seyyidül-istigfar okumanın cennete girmeye vesile oldugunu rivayet etmistir. (Serhu Dürri Yekta) Seyyidül-Ýstigfar: “Allâhümme