10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Uzman Psikolog Serhat Özmen, Türkiye'de en sık karşılaşılan ruhsal sorunlar arasında depresyon, anksiyete bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk ve madde kullanım bozukluklarının yer aldığını belirtiyor. Özmen, ruh sağlığını etkileyen faktörleri genetik yatkınlık, beyin kimyasındaki değişimler, erken çocukluk deneyimleri, travmalar ve ötekilerle olan ilişkiler olarak sıralarken, toplumda ruh sağlığına dair önyargıların hâlâ devam ettiğine de dikkat çekiyor. İnsan ruhunun ne salt biyolojik bir makine, ne yalnızca toplumsal bir ürün, ne de sadece çocukluk çatışmalarının yansıması olduğunu söyleyen Özmen, ruhun bütün bunların ötesinde olduğunu vurguluyor. Ruh sağlığını kişinin kendi eksiklikleri ve öteki insanlarla kurduğu bağların dengesi olarak tanımlayan, bu noktada herkesin ruhsal sağlığı ve ba şetme biçiminin farklı olduğunu vurgulayan Özmen, “Pozitivist bakış açısıyla ruh sağlığı; ölçülebilir belirtiler, semptomlar ve biyolojik göstergeler üzerinden değerlendirilir. Yapısal bakış açısı ise ruh sağlığını yalnızca bireysel bir durum olarak değil, bireyin içinde yaşadığı aile, toplum ve kültürel bağlamlarla ilişkili bir olgu olarak görür. Analitik yaklaşımda ise bilinçdışı dinamikler, bireyin içsel çatışmaları ve geçmiş yaşantılarının bugünkü ruhsal durum üzerindeki etkileri ön plandadır. Ancak bana göre ruh sağlığı bunların sadece bir toplamı değildir; insan ne salt biyolojik bir makine, ne yalnızca toplumsal bir ürün, ne de sadece çocukluk çatışmalarının yansımasıdır. İnsan, etkileşim halinde olan çok boyutlu bir özne olarak var olur” diyor.
Ruh sağlığını etkileyen faktörlerin çok geniş bir yelpazeye sahip olduğunu belirten Özmen, “Genetik yatkınlık, beyin kimyasındaki değişimler, erken çocukluk deneyimleri, travmalar, sosyal destek sistemleri, ekonomik koşullar, iş stresi, toplumsal cinsiyet rolleri, tarihsel sirkülasyon ve kültürel beklentiler bunlardan bazılarıdır. Doğum öncesinden başlayan bu süreç, hayat boyu devam eden birçok unsurla şekillenir. Yas, ekonomik krizler, afetler, teknolojik gelişmeler ve toplumsal değişimler de insan ruhunu derinden etkiler. İnsanı bir girdabın merkezine koyduğunuzda, ruh sağlığını belirleyen her şey o girdabın içinde dinamik bir biçimde devinim halindedir” şeklinde konuşuyor.
TÜRKİYE'DE GÖRÜLEN RUHSAL ZORLUKLAR
Özmen, “En sık karşılaştığımız sorunlar arasında depresyon, anksiyete bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk ve madde kullanım bozuklukları yer alıyor. Genç nüfus yoğunluğumuz nedeniyle ergenlik dönemine özgü kimlik ve ilişki sorunları oldukça yaygın. Dijital bağımlılıklar, hiperaktivite ve duygusal ihmal de çocuklar açısından önemli sorun alanları arasında. Kendi mesleki gözlemlerime göre özellikle madde bağımlılığı, dikkat eksikliği ve ilişkisel problemler öne çıkıyor. Bunların birleşiminden doğan kumar bağımlılığı ise modern çağın en güncel ve yaygın sorunlarından biri haline geldi” ifadelerini kullanıyor. Ruh sağlığında tedavi yöntemlerinin çeşitli olduğunu belirten Özmen, şunları söylüyor: “İlaç tedavisi, psikoterapi, psikanaliz, bilişsel-davranışçı müdahaleler, grup terapileri, aile terapileri ve danışmanlık süreçleri bu yelpazenin parçalarıdır. Burada önemli bir nokta, her yöntemin kendi uzmanlık alanı içinde uygulanmasıdır. İlaç tedavisi sadece psikiyatristlerin yetki alanına girer. Terapötik süreçler ise eğitimini tamamlamış uzmanlarca yürütülmelidir. Son yıllarda bu kavramların sınırları ve uygulama biçimleri üzerine tartışmalar artmış, mevzuatlarda da düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır.”
SOSYAL MEDYANIN RUH SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Özmen, “Bir yandan sosyalleşme, kendini ifade etme ve bilgiye ulaşma imkânı sunarken, diğer yandan kıyas kültürü, sanal zorbalık ve sürekli onay arayışı gibi riskler barındırır. Son dönemde yapay zekâ da bu tartışmaya yeni bir boyut ekledi. Dünyanın farklı yerlerinde insanlar yapay zekâya bağlanabiliyor, ona aşık olabiliyor veya hayal kırıklığı yaşayabiliyor. Türkiye'de de birkaç saatini yapay zekâ ile sohbet ederek geçiren bireyler olduğunu biliyoruz. Bu gelişmeler hem heyecan verici hem de kaygı uyandırıcı. Ben şimdilik merakla gözlemleyen taraftayım ve önümüzdeki yıllarda bu etkileşimlerin insan ruhunu nasıl şekillendireceğini dikkatle takip ediyorum” şeklinde konuşuyor.
Haber Merkezi
ABDULVAHİT GÜRASLAN