Günümüzde herkesin olduğunu idea ettiği, olmaya çalıştığı, olmak zorundaymış gibi davrandığı, özgüven sahibi olmak için kitaplar okuduğu, videolar peşinde koştuğu olmazsa olmalarındandır
Kimi için yüksek bir ses özgüveni ifade ederken, kimi için küçük bir iltifat ile karşısındakini mutlu etmek ile var olan bir duygu…
Belki de özgüven isminin arkasına sığındığımız bir özgüvensiz özgüvenin peşindeyiz. Zamanla değil bir anda olan diye uğraştığımız. Kendimizi bulmadan onun peşinden koştuğumuz için özgüvensiz. Tek bir kelime ile dağılan, yıkılan, yargılarımız ile var olan, kalıplara sığdırdığımız özgüvenlere sahip olduğumuz için dağılmaya müsait olan, varlığının bir anda geldiği gibi yokluğunun da bir anda olduğu bir konu..
Özgüven derken aslında bir popülarite peşindeyiz… Herkesin sahip olduğunu isteme merakımız belki de bizi o arayışlara yöneltiyor.
Kendini sevmekle başlamaz mı aslında, kendine saygı duymakla. Kendine saygı duyan, kendini seven bir insan elbette karşısındaki insanın eksiklerini görüp kendini koca koca yerlere koymak yerine karşısındaki insanları olduğu gibi kabul edip ona göre şekil alabilir. Özgüven saygı duyulmak istemenin de getirdiği bir şey. Saygı duyulmak istersin ona göre işini, eşini, yaşamını seçersin. Saygı duyulmayı istediğin kadar saygı gösterdiğinde de taşların yerine oturmaya başladığını görürsün. Zamanla olacak, yerine gelecek olan bu şeyi bizler çağın getirisi mi dersiniz, koca bir ihtiyaç mı bilemem ama çabucak istiyoruz, zamanın olmadığını düşünerek bir an evvel olsun istiyoruz, özgüveni istiyoruz, belki de çoğumuz ne olduğunu bilmiyoruz..
Kimi için yüksek bir ses özgüveni ifade ederken, kimi için küçük bir iltifat ile karşısındakini mutlu etmek ile var olan bir duygu…
Belki de özgüven isminin arkasına sığındığımız bir özgüvensiz özgüvenin peşindeyiz. Zamanla değil bir anda olan diye uğraştığımız. Kendimizi bulmadan onun peşinden koştuğumuz için özgüvensiz. Tek bir kelime ile dağılan, yıkılan, yargılarımız ile var olan, kalıplara sığdırdığımız özgüvenlere sahip olduğumuz için dağılmaya müsait olan, varlığının bir anda geldiği gibi yokluğunun da bir anda olduğu bir konu..
Özgüven derken aslında bir popülarite peşindeyiz… Herkesin sahip olduğunu isteme merakımız belki de bizi o arayışlara yöneltiyor.
Kendini sevmekle başlamaz mı aslında, kendine saygı duymakla. Kendine saygı duyan, kendini seven bir insan elbette karşısındaki insanın eksiklerini görüp kendini koca koca yerlere koymak yerine karşısındaki insanları olduğu gibi kabul edip ona göre şekil alabilir. Özgüven saygı duyulmak istemenin de getirdiği bir şey. Saygı duyulmak istersin ona göre işini, eşini, yaşamını seçersin. Saygı duyulmayı istediğin kadar saygı gösterdiğinde de taşların yerine oturmaya başladığını görürsün. Zamanla olacak, yerine gelecek olan bu şeyi bizler çağın getirisi mi dersiniz, koca bir ihtiyaç mı bilemem ama çabucak istiyoruz, zamanın olmadığını düşünerek bir an evvel olsun istiyoruz, özgüveni istiyoruz, belki de çoğumuz ne olduğunu bilmiyoruz..