Bir ülkede kaliteli egitim, okuma alıskanlıgı, düsünebilme becerisi ve kültür sadece okullarda
kazanılmaz. Günümüzde genel kültür, sanal ortamdaki bilgiler, televizyon yayınları, internetteki haberlesme, gazetelerdeki yazılar, düsünce pratikleriyle gelisir. Plastik sanatların, sinemanın, tiyatronun oldugu kadar müzelerin de toplumun ileri düzeyde yer almasında önemli katkıları vardır.
Müze ziyaretlerini içeren ve sergilenen eserlere bakmayı, anlam çıkarmayı, tarih ile baglantı kurmayı kapsayan bir “Müze Kültürü”nden rahatlıkla söz edebiliriz. Müzeler ziyaretçilerinin kültürünü renklendirir, gelistirir, yasamlarını estetik ve incelik ile donatır. Ülkemizde ise müzeler, genellikle ilgi duyulmayan,
içindekilerin farkında olmadan önünden geçip gidilen yapılardır. Kapısından girdigimiz pek söylenemez. Oysa o ortam geçmisi canlı örneklerle sunar, tarih ile günümüz dünyasının farklılıklarını, yasanılan degisimi ve gelismeleri görmemizi, anlamamızı, düsünmemizi saglar. Hatta sükretmemizi!..
Müzelerin sundugu hizmet toplama, belgeleme, arşiv olusturma, sergileme, bakım-onarım ve egitim olarak
özetlenebilir. Batı dünyasında müzecilik anlayısı hızla degismektedir. Ziyaretçilere sürekli ya da geçici sergiler ve sunumlar ile koleksiyonların hikayeleri anlatılmaktadır. Anlatımı kuvvetlendirmek, izleyiciyi
egitmek ve düsündürmek için dekor, kostüm, fotograf, maket, manken, hassas dinleti teknikleri gibi yenilikler gelistirilmekte ve uygulanmaktadır. Rehberler ya da uzmanlasmıs özel ögretmenler esliginde film gösterileri ve seminerler düzenlenmektedir.