Müslümanın Hayatında “ZİKİR” 1
İslâm, insanları sahte ilahlardan arındırarak Allah’a kulluğa çağırma gayesiyle gelmiştir
Yayınlanma :
08.10.2018 16:13
Güncelleme :
28.11.2025 12:47
Kelimenin aslını, manalarını ve lügat tariflerini sözlüklere havale ederek biz dîni bir mefhum anlamında “zikr”i; “Allah’ın Esma-i Hüsna’sını (güzel isimlerini) yüceliğini ve ulûhiyyetini anarak O’nun ilahî hükümlerini hayatın her anında hatırdan çıkarmadan davranışları bu hükümlere göre yapmak” manasında tarif ederiz. Görüldüğü gibi zikr Allah’ın dinini gönülden kabul etmenin dil ile ikrarının yanında, davranışların bu dinin hükümlerine uygun olarak ortaya konulmasını da ifade etmektedir.
Ayet ve hadislerin işaretiyle çıkarılan sonuçlara göre, zikrin üç çeşidinin var olduğu görülür: (Birincisi) Dil ile zikr (Zikr-i lisanî): Allah (c.c) ı, Esma-i Hüsna’sı ile yadedip hamd etmek, O’nu tesbih edip Kitabını okumak ve dua etmek şeklinde yapılan zikrdir. (İkincisi) Kalbî zikr (Zikr-i Kalbî): Gönülden Allah’ı anmaktır. Zikrin bu çeşidi, Allah’ın varlığını gösteren delilleri düşünmek, O’nun tekliflerini, emir ve yasaklarını tefekkür ederek kalbi her türlü şüphelerden arındırmak ve mahlûkattaki yaratılış sırlarını temaşa ile olur.(Üçüncüsü); Bedenî zikr (Zikr-i Bedenî): Bedenin azalarını her birini memur bulundukları vazifelerle meşgul edip, nehy olundukları şeylerden uzaklaştırmaktır. Görüldüğü gibi zikirden maksat, Allah’a itaat ve kulluktur. Hem de tüm taatleri kapsayıp her türlü isyanı terk etmeyi gerektiren bir kulluk…
Mü’min önce Allah’ı ve O’nun bildirdiği hakikatleri kalben tasdik eder, sonra bunları dili ile söyleyip bütün hayatını bu hakikatlere uygun olarak sürdürür. Nitekim “onlar ayakta, oturarak ve yanları üzerine yatarak Allah’ı zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler, Rabb’imiz (derler) bunu boş yere yaratmadın, sen yücesin bizi ateş azabından koru” (Al-i İmran, 191) meâlindeki zikirle ilgili, bu ayette, “Allah’ı zikrederler” fermânı, dilin kulluğuna; “ayakta oturarak ve yanları üzerine yatarak” fermânı da organların kulluğuna; “göklerin ve yerin yaradılışı üzerine düşünürler” emr-i ilâhisi ise; kalb, akıl ve ruhun kulluğuna işaret etmektedir.
“Rabb’ini çok an, akşam sabah O’nu tesbih et” (A-i İmran, 41), “Onlar ki inanmışlardır ve kalbleri Allah’ı zikretmekle mutmain olur huzura kavuşur. İyi bilin ki kalbler ancak Allah’ı zikretmekle mutmain olur” (Ra’d, 28), “Ey mü’minler Allah’ı çok zikredin” (Ahzab, 41) meallerindeki ilahi vahyler mecmuâsı, zikrin faziletini ifade edenlerden sadece bir kaçıdır.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: