İman etmeyen insanlar da zaman zaman küçük zorluk zamanlarında itaat gösterebilirler. Zorluklara rağmen kayıtsız-şartsız ortaya konan itaat ise, müminlere has bir özelliktir. İtaatin her türlü şartta, her türlü zorlukta kayıtsız-şartsız uygulanması gerekir. Kuran’da peygamber dönemindeki münafıkların Allah yolunda girişilecek mücadeleyi zor görerek geride kaldıkları bildirilir: Hafif ve ağır savaşa kuşanıp çıkın ve Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz; bu sizin için daha hayırlıdır. Eğer yakın bir yarar ve orta bir sefer olsaydı; onlar mutlaka seni izlerlerdi. Ama zorluk onlara uzak geldi. “Eğer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte (savaşa) çıkardık.” diye sana Allah adına yemin edecekler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar. Allah onların gerçekten yalan söylediklerini biliyor. (Tevbe Suresi, 41-42) Bir grubun da, “Onlardan bir topluluk da: “Gerçekten evlerimiz açıktır” diye Peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı.” (Ahzab Suresi, 13) ayetinde bildirildiği gibi, ailelerini bahane ederek itaat etmedikleri bildirilmektedir. Allah’ın elçisine muhalif olarak (savaştan) geri kalanlar oturup-kalmalarına sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeyi çirkin görerek: “Bu sıcakta (savaşa) çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir.” Bir kavrayıp-anlasalardı. (Tevbe Suresi, 81) Yukarıdaki ayette ise, mücadele etmemek için sıcağı bahane edenlerden söz edilmektedir. Ancak ayetin devamındaki, “Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir.” ifadesi Allah’ın elçisine itaat etmeyen bu insanlar için gerçekten ürpertici sonsuz bir azabın müjdesidir. Müminin sahip olduğu en önemli özelliklerden biri, itaatini her durumda göstermesidir. Kuran’da, bu konuda gerçek müminlerle münafıklar arasındaki fark şöyle haber verilmektedir: Onlar derler ki: “Allah’a ve elçisine iman ettik ve itaat ettik” sonra bunun ardından onlardan bir grup sırt çevirir. Bunlar iman etmiş değildirler.Aralarında hükmetmesi için Allah’a ve Resulüne çağrıldıkları zaman, onlardan bir grup yüz çevirir. Eğer hak lehlerinde ise, ona boyun eğerek gelirler. Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar? Yoksa Allah’ın ve elçisinin kendilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, onlar zalim kimselerdir. (Nur Suresi, 47-48-49-50) Görülüyor ki, ayetlerde söz edilen Allah’tan ve elçisinden yüz çevirmiş bu grup, sadece kendi çıkarları söz konusu olduğunda boyun eğmektedir. Bu insanların söyledikleri sözler ile kalplerinde sakladıkları düşünceler çok farklıdır. Kalpte olmayanı ağızla söylemek samimiyetsizliktir ve çok açık bir münafık özelliğidir. Ayetin sonunda Allah, Kendisinin ve elçisinin haksızlık yapmasından endişe eden bu kişileri, zalim olarak da nitelendirmektedir. Allah’ın dışında dayanılacak, yardım istenecek başka hiç kimseye ve hiçbir güce ihtiyaç duymayan ve gerçek anlamda tevekkül etmiş müminler ise, Allah’a ve elçisine çağrıldıklarında sadece, “işittik ve itaat ettik” derler. Samimi imanları ve Allah’ın verdiği kurtuluş müjdesi nedeniyle sadece dilleriyle değil, kalben de aynı sözleri söylerler: Aralarında hükmetmesi için, Allah’a ve elçisine çağrıldıkları zaman mümin olanların sözü: “İşittik ve itaat ettik” demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır. (Nur Suresi, 51) Kim Allah’a ve Resulü’ne itaat ederse ve Allah’tan korkup O’ndan sakınırsa, işte ‘kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır. (Nur Suresi, 52) Allah, sınırlarını koruyan, Kendisine ve elçisine itaat eden müminlere güç verir ve onları dünya hayatında akıl, sağlık, güzellik, rızık, zenginlik gibi nimetlerle ödüllendirir. Bu, Kuran’da bildirilen önemli bir sırdır. Onları ahirette bekleyen sayısız nimetlerle dolu yaşam ise sonsuza kadar sürecektir.
Yazarlar
Yayınlanma: 26 Haziran 2018 - 16:14
Minafıklar
İman etmeyen insanlar da zaman zaman küçük zorluk zamanlarında itaat gösterebilirler
Yazarlar
26 Haziran 2018 - 16:14