Cahiliye toplumundaki en yaygın inanışlardan biri, “kalp temizliğinin yeterli olacağı” düşüncesidir. Bu kişiler, dinden çok uzak yaşadıkları halde, kalplerindeki bu ‘ temizlik’ nedeniyle kendilerinin doğru yolda olduğuna inanırlar. Kendilerince iyi insanlardır ve kimseye bir zararları yoktur. Bu durumda, eğer ahiret hayatı ile karşılaşsalar bile, cenneti hak etmek için önlerinde hiçbir engel olmadığını düşünürler. Ancak bu mantığa Kuran’dan hiçbir delil gösteremezler. Çünkü bu tamamen kendilerine ait bir inançtan ibarettir. Kuran’da onların bu sapkın inançları şöyle ifade edilmiştir:
Oysa ona dokunan bir zarardan sonra tarafımızdan bir rahmet taddırsak, mutlaka: “Bu benim (hakkım)dır. Ve ben kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum; eğer Rabbime döndürülsem bile, muhakkak O’nun Katı’nda benim için daha güzel olanı vardır.” der. Ama andolsun Biz, o kafirlere yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun onlara, en kaba bir azabtan taddıracağız. Fussilet Suresi, 50
Ayette görüldüğü gibi, kendilerini bu şekilde avutan insanların samimi bir imanları ve kıyamet gününe dair kesin bir kanaatleri yoktur. Kendilerince, “cennetlik olduklarına inanma” gibi bir psikoloji geliştirerek vicdanlarını rahatlatmaktadırlar. Cehenneme girebilecekleri akıllarına geldiğinde kıyametin kopmayacağını düşünür, öldükten sonra mezarda çürüyüp yok olmaktan korktukları için de diriltilip cennete sokulacaklarını düşünürler.
Toplumun koyduğu kurallara göre ‘iyi bir insan’ olduğunu iddia eden bir kişinin, Allah’ın sınırlarını koruyarak ve sadece O’nun hoşnutluğunu gözeterek yaşayan bir insanla ahirette aynı konumda olacağını ve Allah’ın takva sahibi kulları için hazırladığını bildirdiği cennetinde sonsuza kadar yaşayacağını düşünmesi akıl ve mantık dışı bir inanıştır. Birçok ayetten bu gerçeği anlamak mümkündür:
Yoksa kötülüklere batıp-yara alanlar, kendilerini iman edip salih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı mı sandılar? Hayatları ve ölümleri bir mi (olacak)? Ne kötü hüküm veriyorlar. Casiye Suresi, 21
Kuran’da, cahiliye toplumunun benimsemiş olduğu bu ‘kalp temizliği’ safsatasından söz edilmez. Gerçek kalp temizliği; insanı Allah’tan uzaklaştıran engellerin kalpten arındırılması durumudur. Cahiliye kıstaslarına göre; hırsızlık yapan bir insan da kendisine göre masum olabilir. Çünkü kalbi tertemizdir (!) ve yaptığı bu çirkin davranışı da sadece ihtiyaçtan yapıyordur. Ancak çok açıktır ki, bu kişi hatalı bir mantık içindedir.
Allah, cennet ile müjdelediği kullarının özelliklerini de Kuran’da bildirmiştir. Allah, Cennet’i, Kendisini çok seven ve çok korkan takva sahibi kullarına vaadettiğini pek çok ayetle haber vermiştir. Allah’ı çok seven ve O’ndan çok korkan bir insanın tavrı da kişinin, Allah’ın isteklerini uygulamadaki titizliğiyle kendini belli eder. Allah, Kuran’da pek çok ayette, namazı kılan, diğer tüm farzları yerine getiren, çok şükreden, çok bağışlanma dileyen, malını ve canını Allah yoluna adayan mümin kullarının cennete gideceğini açıklamıştır.
Kısacası; cahiliye sistemi tamamen sapkın temellere dayanır ve Kuran’a göre hiçbir geçerliliği yoktur. Cennete girebilmenin ölçüsü herşeyden önce Allah’tan başka hiç kimseden korkmamak, Allah’ı çok sevmek, O’ndan başka dost ve yardımcı olmadığını bilmek ve Allah’ın emirlerini samimiyetle uygulamaktır.Cennet de, bütün bu özellikleri taşıyan takva sahipleri için hazırlanmıştır.
Oysa ona dokunan bir zarardan sonra tarafımızdan bir rahmet taddırsak, mutlaka: “Bu benim (hakkım)dır. Ve ben kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum; eğer Rabbime döndürülsem bile, muhakkak O’nun Katı’nda benim için daha güzel olanı vardır.” der. Ama andolsun Biz, o kafirlere yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun onlara, en kaba bir azabtan taddıracağız. Fussilet Suresi, 50
Ayette görüldüğü gibi, kendilerini bu şekilde avutan insanların samimi bir imanları ve kıyamet gününe dair kesin bir kanaatleri yoktur. Kendilerince, “cennetlik olduklarına inanma” gibi bir psikoloji geliştirerek vicdanlarını rahatlatmaktadırlar. Cehenneme girebilecekleri akıllarına geldiğinde kıyametin kopmayacağını düşünür, öldükten sonra mezarda çürüyüp yok olmaktan korktukları için de diriltilip cennete sokulacaklarını düşünürler.
Toplumun koyduğu kurallara göre ‘iyi bir insan’ olduğunu iddia eden bir kişinin, Allah’ın sınırlarını koruyarak ve sadece O’nun hoşnutluğunu gözeterek yaşayan bir insanla ahirette aynı konumda olacağını ve Allah’ın takva sahibi kulları için hazırladığını bildirdiği cennetinde sonsuza kadar yaşayacağını düşünmesi akıl ve mantık dışı bir inanıştır. Birçok ayetten bu gerçeği anlamak mümkündür:
Yoksa kötülüklere batıp-yara alanlar, kendilerini iman edip salih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı mı sandılar? Hayatları ve ölümleri bir mi (olacak)? Ne kötü hüküm veriyorlar. Casiye Suresi, 21
Kuran’da, cahiliye toplumunun benimsemiş olduğu bu ‘kalp temizliği’ safsatasından söz edilmez. Gerçek kalp temizliği; insanı Allah’tan uzaklaştıran engellerin kalpten arındırılması durumudur. Cahiliye kıstaslarına göre; hırsızlık yapan bir insan da kendisine göre masum olabilir. Çünkü kalbi tertemizdir (!) ve yaptığı bu çirkin davranışı da sadece ihtiyaçtan yapıyordur. Ancak çok açıktır ki, bu kişi hatalı bir mantık içindedir.
Allah, cennet ile müjdelediği kullarının özelliklerini de Kuran’da bildirmiştir. Allah, Cennet’i, Kendisini çok seven ve çok korkan takva sahibi kullarına vaadettiğini pek çok ayetle haber vermiştir. Allah’ı çok seven ve O’ndan çok korkan bir insanın tavrı da kişinin, Allah’ın isteklerini uygulamadaki titizliğiyle kendini belli eder. Allah, Kuran’da pek çok ayette, namazı kılan, diğer tüm farzları yerine getiren, çok şükreden, çok bağışlanma dileyen, malını ve canını Allah yoluna adayan mümin kullarının cennete gideceğini açıklamıştır.
Kısacası; cahiliye sistemi tamamen sapkın temellere dayanır ve Kuran’a göre hiçbir geçerliliği yoktur. Cennete girebilmenin ölçüsü herşeyden önce Allah’tan başka hiç kimseden korkmamak, Allah’ı çok sevmek, O’ndan başka dost ve yardımcı olmadığını bilmek ve Allah’ın emirlerini samimiyetle uygulamaktır.Cennet de, bütün bu özellikleri taşıyan takva sahipleri için hazırlanmıştır.