Kader, Allah tarafından yaratılmış her canlının, geçmişteki, gelecekteki ve şu an içinde bulunduğu her durumun ve davranışın Allah’ın bilgisi ve kontrolünde olması demektir. İnsanın yaşayacağı her olay, daha o doğmadan, Allah Katında belirlenmiş, planlanmış ve Levh-i Mahfuz’da kaydedilmiştir. Allah, “Hiç şüphesiz, Biz herşeyi kader ile yarattık” (Kamer Suresi, 49) ayetiyle her şeyi bir kader dahilinde yarattığını bize bildirmektedir. İnsan, Allah’ın kendisi için dilemediği hiçbir şey yaşamaz. Her şeyin Allah’ın dilemesiyle olduğu “Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. (Tekvir Suresi, 29)ayetiyle de haber verilmektedir.
İnsan, Allah’a kulluk yapması için yaratılmıştır. Kulluk görevi vardır, fakat Allah bizleri imtihan eder; ama Rabbimiz imtihanda bizim ne yaptığımızı kontrol ettikten sonra bizim ne olduğumuzu anlamaz. Zaten yapacağımız şeyleri Allah bize sonsuz öncede yaptırmıştır. Allah ne yaptığımızı bilmektedir. Allah’ın batınındaki asıl amacı bizim kendi kendimizi tanımamızdır; yapıp ettiklerimize şahit olmamızdır.
İnsanın Allah Katı’nda belirlenmiş kaderinin dışına çıkması söz konusu değildir. Bazı insanların yaşadıkları olaylar karşısında, “kaderimi yendim” ya da “kaderimi değiştirdim” şeklindeki cahilce sözleri de kaderleri dahilinde söyledikleri sözlerdir. İnsanın yaşadığı her şey, “…Allah’ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir” (Ahzab Suresi, 38) ayetinde bildirildiği gibi Yüce Allah’ın emridir. Bu yüzden tüm insanlar ve yaratılmış her canlı Allah’ın belirlediği kadere teslim olmak durumundadırlar.
Bir başka ayette ise Allah, tüm insanların Rabbimiz’in belirlediği kader doğrultusunda bir yaşam sürdüklerini şu şekilde haber vermektedir:
“Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü; attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Müminleri Kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.” (Enfal Suresi, 17)
Geçmişte yaşamış, gelecekte yaşayacak ve şu an yaşamakta olan tüm insanlar ve yaşanan olaylar, tamamen Allah’ın gücü ve kontrolü altındadırlar. Söz ettiğimiz ‘geçmiş, gelecek ve şu an’ ise bizim için geçerli kavramlardır. Allah Katında zaman yoktur ve bütün olaylar tek bir anda gerçekleşmektedir ve o da ‘şu an’dır. Yaşanan hiçbir an, hiçbir kare, hiçbir olay yok olmamıştır. Örneğin; izlediğimiz her film, film şeridine kaydedilmiştir ve bu filmin bizim görmediğimiz kareleri, onların olmadığı anlamına gelmez. Bizim “geçmişte yaşanmış” veya “gelecekte yaşanacak” dediğimiz olaylar için de aynı şey geçerlidir. İnsan yaşadığı her anı, Halik -herşeyin varlığı ve varlığı boyunca görüp geçireceği halleri, hadiseleri tespit ve tayin eden ve ona göre yaratan- olan Allah’ın uygun gördüğü an geldiğinde bir filmin kareleri gibi izler.
Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi, kader konusunu, gemide giden bir insanın yükünü omzuna alıp taşımasına benzetmektedir. Oysa yere bıraksa, geminin zaten o yükü götürmekte olduğunu, ama durduk yere yükü üstüne alarak kendine eziyet ettiğini söylemektedir.” Bediüzzaman’ın benzetmesindeki gibi, her iş Allah’ın belirlediği gibi gerçekleşmektedir ancak insanlar boşuna tedirgin olup acı çekmektedirler.
İnsan, Allah’a kulluk yapması için yaratılmıştır. Kulluk görevi vardır, fakat Allah bizleri imtihan eder; ama Rabbimiz imtihanda bizim ne yaptığımızı kontrol ettikten sonra bizim ne olduğumuzu anlamaz. Zaten yapacağımız şeyleri Allah bize sonsuz öncede yaptırmıştır. Allah ne yaptığımızı bilmektedir. Allah’ın batınındaki asıl amacı bizim kendi kendimizi tanımamızdır; yapıp ettiklerimize şahit olmamızdır.
İnsanın Allah Katı’nda belirlenmiş kaderinin dışına çıkması söz konusu değildir. Bazı insanların yaşadıkları olaylar karşısında, “kaderimi yendim” ya da “kaderimi değiştirdim” şeklindeki cahilce sözleri de kaderleri dahilinde söyledikleri sözlerdir. İnsanın yaşadığı her şey, “…Allah’ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir” (Ahzab Suresi, 38) ayetinde bildirildiği gibi Yüce Allah’ın emridir. Bu yüzden tüm insanlar ve yaratılmış her canlı Allah’ın belirlediği kadere teslim olmak durumundadırlar.
Bir başka ayette ise Allah, tüm insanların Rabbimiz’in belirlediği kader doğrultusunda bir yaşam sürdüklerini şu şekilde haber vermektedir:
“Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü; attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Müminleri Kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.” (Enfal Suresi, 17)
Geçmişte yaşamış, gelecekte yaşayacak ve şu an yaşamakta olan tüm insanlar ve yaşanan olaylar, tamamen Allah’ın gücü ve kontrolü altındadırlar. Söz ettiğimiz ‘geçmiş, gelecek ve şu an’ ise bizim için geçerli kavramlardır. Allah Katında zaman yoktur ve bütün olaylar tek bir anda gerçekleşmektedir ve o da ‘şu an’dır. Yaşanan hiçbir an, hiçbir kare, hiçbir olay yok olmamıştır. Örneğin; izlediğimiz her film, film şeridine kaydedilmiştir ve bu filmin bizim görmediğimiz kareleri, onların olmadığı anlamına gelmez. Bizim “geçmişte yaşanmış” veya “gelecekte yaşanacak” dediğimiz olaylar için de aynı şey geçerlidir. İnsan yaşadığı her anı, Halik -herşeyin varlığı ve varlığı boyunca görüp geçireceği halleri, hadiseleri tespit ve tayin eden ve ona göre yaratan- olan Allah’ın uygun gördüğü an geldiğinde bir filmin kareleri gibi izler.
Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi, kader konusunu, gemide giden bir insanın yükünü omzuna alıp taşımasına benzetmektedir. Oysa yere bıraksa, geminin zaten o yükü götürmekte olduğunu, ama durduk yere yükü üstüne alarak kendine eziyet ettiğini söylemektedir.” Bediüzzaman’ın benzetmesindeki gibi, her iş Allah’ın belirlediği gibi gerçekleşmektedir ancak insanlar boşuna tedirgin olup acı çekmektedirler.