Eğitimci Yazar Ömer Faruk Korkmaz, Beyzade Fm'de Mehmet Harputluoğlu'nun sunduğu "Ufuk Çizgisi" programının canlı yayın konuğu oldu.
Bölgemizi ziyaretlerindeki maksadın Habib-i Neccar Hazretleri'nin makamını ibret vesilesi ile görmek olduğunu belirten Ömer Faruk Korkmaz Hoca, “Habbi-i Neccarın makamını ziyaret ettiğimde şunu düşündüm, burada “Tevhid'in, istikametin, Cenab-ı Hakk'ın gök kubbe altındaki değişmeyen yolunu, Adem Aleyhisselamdan Hz. Peygamber Aleyhisselatu vesselama kadar intikal etmiş İslam'ın, Tevhid'in haykırışına müşahede ettik. Bu konuda Yasin suresinde de “bir adam şehrin ucundan koşarak geldiğini” Tevhidi haykırıldığını anlıyoruz. Bizde buna müşahede ettik” dedi.
Daha sonra feraset konusu üzerine duran Ömer Faruk Korkmaz Hoca şunları söyledi;
Feraset; “Başımıza gelecek olan felaketleri önlemenin adıdır. İnsan, önüne çıkan hadiseler karşısında feraset sahibi olması gerekir.
Birçok olayın önceden ne olabileceğini, düşünmesi gerekir. Bir hadise olduktan sonra ne yapacağız değil öncesinde istikbali görebilecek, meseleyi yakalayabilmek bir Müslüman’da takva ile birlikte sahip olması gereken hasletlerdendir. Anacak biz bu kavramı yani feraseti bugün kaybettik. Onun için kıvranıyoruz. Yani önyargılarımız var, bir şekilde Hakkı görmek istemiyoruz. Doğal bir sonuç olarak bir hadise meydana geldiğinde o hadise bizi felakete sürüklüyor. Sonrasında yakınmak fayda vermez” diye konuştu.
AKIL BİR İŞİN SONUNU DÜŞÜNMEKTİR
Programın son bölümünde Merhum Necmettin Erbakan Hoca’dan örnek veren Ömer Faruk Korkmaz Hoca, "Akıl, bir işin sonunu düşünmektir”. Yani kârını, zararını çok iyi hesap ederek bir işe girişmektir. Çünkü son pişmanlık fayda etmeyecektir. “ah keşke” sözleri, akılsızlığın neticesidir.”
Bundan dolayı öngörü/feraset her şeyden önce lider de olmalıdır, yöneticilerde olmalıdır, makam- mevki sahiplerinde olmalıdır. Çünkü yetki onlardadır”.
KABİL DEĞİL HABİL OLACAĞIZ
Fussilet Suresi 34. Ayeti hatırlatan Korkmaz, Rabbimiz; “Elbette İyilikle kötülük asla bir olmaz. Sen insanlara en güzel üslupla muamele et. Kötülükleri en güzel şekilde karşıla O zaman bakarsın ki aranızda düşmanlık bulunan kimse bile, sanki sıcak ve sadık bir dost oluvermiştir”.
Bugün zulüm görüyor, eziliyor olabilirsin. Kardeşin kardeşine zulmettiği, kanını akıtacak kadar cahilleştiği bir dönemde sakın Kabil olmayın, Habil olun. Habil gibi olacağız ve diyeceğiz ki “Şayet sen beni öldürmek, istiyorsan, ben senin işini Allah’a ısmarlarım ve böyle bir cinayet işlemekten Allah’a sığınırım”. Netice olarak böyle günaha vebale imza atmayacağız asla zalim olmayacağız. Haksızlıklar karşısında hakkı haykırıp hakkımızı arayacağız, fakat mesela zulüm boyutuna geldiği zaman mesela karşımızdakine gaddarca hareketle karşılamak gibi bir boyuta geldiğinde, erdem, ahlak bizde kalacak. Hz. Peygamber bunu yaparak birçok insanı kazanmış, hidayete erişmelerine vesile olmuştur. Mazlumluğumuz, güç elimize geçince bizi zalim yapmamalı.
DÜNYAYA HÜKMEDERKEN BUGÜN MAHALLE KADAR HÜKMÜMÜZ KALMADI
Geçmişte İslam ümmeti asırlar boyu dünyada adaletin temsilcisi olmuş. Ulema ilimle iştigal etmiş vakarını kormuş halk ise onlara gereken hürmeti zirve noktasında göstermiş, kesinlikle ulema taba çatışması olmamıştı. Dünyaya örnek olabilecek devletler kurmuşuz, süper güç olmuşuz, bu şekilde bugüne kadar İslam bize intikal etmiş fakat ne zamanki batıdan bize intikal eden çatışma kültürü zihnimizi bunaltınca, ortada kavga kargaşa yokken bazı taleplerle çatışma kültürünü yaşamaya başladık. Huzur ortamı gitti kendi içimizde büyük bir kargaşa çıkarıp birbirimize düşmüşüz kavga eder vaziyete gelmişiz.
Peygamberimizin buyurduğu gibi; “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” hadis-i şerifinde buyrulduğu gibi olduk. Müslüman fakat, modernizmden etkilenmiş, batılı bir zihniyete büründüğümüz için artık dünyada mahallede kadar hükmümüz kalmadı” şeklinde konuştu.
Bölgemizi ziyaretlerindeki maksadın Habib-i Neccar Hazretleri'nin makamını ibret vesilesi ile görmek olduğunu belirten Ömer Faruk Korkmaz Hoca, “Habbi-i Neccarın makamını ziyaret ettiğimde şunu düşündüm, burada “Tevhid'in, istikametin, Cenab-ı Hakk'ın gök kubbe altındaki değişmeyen yolunu, Adem Aleyhisselamdan Hz. Peygamber Aleyhisselatu vesselama kadar intikal etmiş İslam'ın, Tevhid'in haykırışına müşahede ettik. Bu konuda Yasin suresinde de “bir adam şehrin ucundan koşarak geldiğini” Tevhidi haykırıldığını anlıyoruz. Bizde buna müşahede ettik” dedi.
Daha sonra feraset konusu üzerine duran Ömer Faruk Korkmaz Hoca şunları söyledi;
Feraset; “Başımıza gelecek olan felaketleri önlemenin adıdır. İnsan, önüne çıkan hadiseler karşısında feraset sahibi olması gerekir.
Birçok olayın önceden ne olabileceğini, düşünmesi gerekir. Bir hadise olduktan sonra ne yapacağız değil öncesinde istikbali görebilecek, meseleyi yakalayabilmek bir Müslüman’da takva ile birlikte sahip olması gereken hasletlerdendir. Anacak biz bu kavramı yani feraseti bugün kaybettik. Onun için kıvranıyoruz. Yani önyargılarımız var, bir şekilde Hakkı görmek istemiyoruz. Doğal bir sonuç olarak bir hadise meydana geldiğinde o hadise bizi felakete sürüklüyor. Sonrasında yakınmak fayda vermez” diye konuştu.
AKIL BİR İŞİN SONUNU DÜŞÜNMEKTİR
Programın son bölümünde Merhum Necmettin Erbakan Hoca’dan örnek veren Ömer Faruk Korkmaz Hoca, "Akıl, bir işin sonunu düşünmektir”. Yani kârını, zararını çok iyi hesap ederek bir işe girişmektir. Çünkü son pişmanlık fayda etmeyecektir. “ah keşke” sözleri, akılsızlığın neticesidir.”
Bundan dolayı öngörü/feraset her şeyden önce lider de olmalıdır, yöneticilerde olmalıdır, makam- mevki sahiplerinde olmalıdır. Çünkü yetki onlardadır”.
KABİL DEĞİL HABİL OLACAĞIZ
Fussilet Suresi 34. Ayeti hatırlatan Korkmaz, Rabbimiz; “Elbette İyilikle kötülük asla bir olmaz. Sen insanlara en güzel üslupla muamele et. Kötülükleri en güzel şekilde karşıla O zaman bakarsın ki aranızda düşmanlık bulunan kimse bile, sanki sıcak ve sadık bir dost oluvermiştir”.
Bugün zulüm görüyor, eziliyor olabilirsin. Kardeşin kardeşine zulmettiği, kanını akıtacak kadar cahilleştiği bir dönemde sakın Kabil olmayın, Habil olun. Habil gibi olacağız ve diyeceğiz ki “Şayet sen beni öldürmek, istiyorsan, ben senin işini Allah’a ısmarlarım ve böyle bir cinayet işlemekten Allah’a sığınırım”. Netice olarak böyle günaha vebale imza atmayacağız asla zalim olmayacağız. Haksızlıklar karşısında hakkı haykırıp hakkımızı arayacağız, fakat mesela zulüm boyutuna geldiği zaman mesela karşımızdakine gaddarca hareketle karşılamak gibi bir boyuta geldiğinde, erdem, ahlak bizde kalacak. Hz. Peygamber bunu yaparak birçok insanı kazanmış, hidayete erişmelerine vesile olmuştur. Mazlumluğumuz, güç elimize geçince bizi zalim yapmamalı.
DÜNYAYA HÜKMEDERKEN BUGÜN MAHALLE KADAR HÜKMÜMÜZ KALMADI
Geçmişte İslam ümmeti asırlar boyu dünyada adaletin temsilcisi olmuş. Ulema ilimle iştigal etmiş vakarını kormuş halk ise onlara gereken hürmeti zirve noktasında göstermiş, kesinlikle ulema taba çatışması olmamıştı. Dünyaya örnek olabilecek devletler kurmuşuz, süper güç olmuşuz, bu şekilde bugüne kadar İslam bize intikal etmiş fakat ne zamanki batıdan bize intikal eden çatışma kültürü zihnimizi bunaltınca, ortada kavga kargaşa yokken bazı taleplerle çatışma kültürünü yaşamaya başladık. Huzur ortamı gitti kendi içimizde büyük bir kargaşa çıkarıp birbirimize düşmüşüz kavga eder vaziyete gelmişiz.
Peygamberimizin buyurduğu gibi; “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” hadis-i şerifinde buyrulduğu gibi olduk. Müslüman fakat, modernizmden etkilenmiş, batılı bir zihniyete büründüğümüz için artık dünyada mahallede kadar hükmümüz kalmadı” şeklinde konuştu.