Evrenin iki zıt gücü iyi ve kötü. Evren, bu iki zıt gücün birliği olarak var olmasını sürdürürken, bazen iyi bazen de kötü evreni yöneten güç olmaktadır. Yaşanılan zamanda egemen olan güç, aynı zamanda insana ve yaşadığı dünyaya yön verir. Evren-Dünya ve insan üçlüsü birbiriyle çok sıkı ilişki halindedir. Bu nedenle kendi içinde hem iyiyi hem de kötüyü diyalektize eder. İyilik kavram itibarıyla kötünün zıttı olarak akla gelir ve bu iki olgu birlikte değerlendirilir. İyilik, insanın dileklerine uygun, karşılık beklemeden yapılan yardım, ihsan, kayra, inayet, kerem anlamına gelir. Kötülük, şer, fenalık; İstenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, korku ve endişe veren, kaba ve kırıcı, kişi ve toplum üzerinde olumsuz etkileri olan, insanın gereksinimine, çıkar ve dileklerine aykırı olan, kişiye zarar verici sayılan, iyinin karşıtı anlamına gelir. Kötü genellikle iyinin zıttı olarak betimlenir. Kötülük, iyilik anlaşılsın pekişsin diye vardır. Gölgesiz güneşin, karanlıksız aydınlığın olmadığı gibi... Kötülüğü dengeleyen yegâne karşılık iyiliktir. Terazinin iki kefesi gibi… Sosyal yaşam içersinde birlikte olmak istediklerimiz, birlikte olmak zorunda olduklarımız, yakınımızda olanlar, bizden çok uzakta olanlar… Tanıdıklarımız ve tanımak arzusunda olduğumuz insanlar… Birlikte zamanı ve hayatı paylaştıklarımız, geçmişimiz, bu günümüz, geleceğimiz, araya mesafe ve sınır koyduklarımız… Tercihlerimiz ve tercih etmediğimiz halde aynı ortamı zaruretten paylaştıklarımız. Beraberken, birlikteyken paylaştıkça ön planda tuttukların her daim yanında yanıbaşında olanlar dost maskesiyle polyanna’yı oynayanlar, iyiliklerini zaaf olarak telakki edenler, köprüyü geçtikten sonra arkasını dönüp gidenler, ebed içersinde toz zerresi gibi menfaat fırtınasında yok olup gidenlerdir. Çevremizdeki böyle insanlar antik şehirlere benzerler. Nasıl ki arkeologlar büyük bir titizlikle ve sabırla kazıları yürüterek geçmişin derinliklerinde yeni bir şehre, yeni bir kültüre ulaşır. Yüzeyin altına indikçe hep yeni bir şehirle ve kültürle karşılaşır, bu böyle sonsuza dek sürüp gider. Biz de aynı yolda birlikte yürüdüğümüz insanları arkeolog titizliğinde irdelersek derinliğe indikçe, o kişinin farklı niyetini ve yönünü görebiliriz. Kişiye en büyük zarar, yine en yakınındaki kişi tarafından gelir. İşin realiteside böyledir. Zira sizi tanımayan, sizin açıklarınızı, zaaflarınızı bilmeyen birinin, size çok da fazla zarar vermesi verebilmesi ne kadar mümkün olabilir? Ummadığınız ve beklemediğiniz kötülükler genellikle insanlara en yakınından gelir. Birinden ne kadar uzak durursan kötülüklerden de o kadar korunmuş olursun “Kartala bir ok değmiş, oda kendi yeleğinden” atasözünde ifade ettiği üzere; İnsana ne gelirse yakınında bulunandan gelir. Bir kimseye en büyük kötülüğü kendisine çok yakın olanlar yapar, yapabilir. Kötülük kimden gelirse gelsin kabullenmesi zordur. Ancak en yakınlarımızdan gördüğümüz belki en büyük kötülük değildir ama yakınımız olduğu için bize daha ağır gelir, içimizi daha fazla acıtır.”Açık kalpli, mert düşman, içinden pazarlıklı dosttan iyidir.” Bu güne kadar yaptığım iyiliklerin hiç karşılığını görmedim ön yargısıyla, iyilik yaptıklarından karşılık beklemek, yapılan iyiliği iyilik olmaktan çıkarıp, bir alış veriş anlayışını ön plana çıkarmaktır. Onun adı iyilik değildir. İyilik hasbi olarak yapılandır. Yaptığın iyilik boşa çıksa da kıymeti bilinmese de sen iyilik yapmaya devam et. “İyilik yap denize at balık bilmese de Halik bilir.” Allah katında yapılan her iyiliğin mutlaka karşılığı vardır.
Yazarlar
Yayınlanma: 21 Haziran 2019 - 17:07
İyi ve Kötü
Evrenin iki zıt gücü iyi ve kötü
Yazarlar
21 Haziran 2019 - 17:07