Maddi gelirimiz yeterli düzeyde ise bunun bir kısmını düzenli olarak hayır işlerine kanalize ettiğimizde elde ettiğimiz kendimizi olumlama duygusunun yerini tutabilecek başka hiçbir duygu yoktur.
Mutlu insanlar daha açık, daha rahat, daha verici ve yaşamla daha uyum içindedirler. Yaşam sanki onlar için bir aynadır. Sevgi ve anlayış dolu yüreklerinin her yere yansıdığı bir ayna… Mutsuz insanlar ise pek açık değillerdir, sık sık gergin olurlar, içe dönüklüğe eğilimlidirler. Daha mutlu olmanın bir yolu yaşama kendinden bir şeyler katmayı yani vermeyi öğrenmektir. Yaşamın en olumlu ve doğal amacı, kaynaktan almayı ve yaşamın süreçlerine neşeyle katılarak kaynağa vermeyi öğrenmektir. Yaşama sevinci ve bereket, ‘özgürce akmak’ demektir. Ummanda çoğalmaktır. Ayrıca kendiliğimizden ve içimizden geldiği şekliyle şuurumuzdan, bilgimizden, sevgimizden verebilir, ilgimizle o olayı destekleyebiliriz. Her zaman maddi imkânlarımız verici yönümüzü geliştirmeye uygun olmayabilir. Ama her insanın diğerlerine verebileceği tek şey, ‘Gülümseme’ dir. Olumlamanın en açık, en sade, en net ifadesi. Sıradan sıcacık bir gülümseyiş hiç ummadığımız iyiliklere yol açıp bizi bir anda bir meleğe dönüştürebilir. (Tabii sadece o an için) Toplum bireyleri tarafından hayalperestlik, gerçekçi olmamak ya da saflıkla suçlansak bile neye mal olursa olsun olumlu olmaya çalışmaktan vazgeçmemek aslında her insanın asli yaşam görevidir… Mevlana’nın “sen yalnız sen değilsin, sen her şeysin” dediği bilincin ortaya çıkması. Giderek yalnızlaştığımız dünyada bu perspektife ne çok ihtiyacımız var!
Mutlu insanlar daha açık, daha rahat, daha verici ve yaşamla daha uyum içindedirler. Yaşam sanki onlar için bir aynadır. Sevgi ve anlayış dolu yüreklerinin her yere yansıdığı bir ayna… Mutsuz insanlar ise pek açık değillerdir, sık sık gergin olurlar, içe dönüklüğe eğilimlidirler. Daha mutlu olmanın bir yolu yaşama kendinden bir şeyler katmayı yani vermeyi öğrenmektir. Yaşamın en olumlu ve doğal amacı, kaynaktan almayı ve yaşamın süreçlerine neşeyle katılarak kaynağa vermeyi öğrenmektir. Yaşama sevinci ve bereket, ‘özgürce akmak’ demektir. Ummanda çoğalmaktır. Ayrıca kendiliğimizden ve içimizden geldiği şekliyle şuurumuzdan, bilgimizden, sevgimizden verebilir, ilgimizle o olayı destekleyebiliriz. Her zaman maddi imkânlarımız verici yönümüzü geliştirmeye uygun olmayabilir. Ama her insanın diğerlerine verebileceği tek şey, ‘Gülümseme’ dir. Olumlamanın en açık, en sade, en net ifadesi. Sıradan sıcacık bir gülümseyiş hiç ummadığımız iyiliklere yol açıp bizi bir anda bir meleğe dönüştürebilir. (Tabii sadece o an için) Toplum bireyleri tarafından hayalperestlik, gerçekçi olmamak ya da saflıkla suçlansak bile neye mal olursa olsun olumlu olmaya çalışmaktan vazgeçmemek aslında her insanın asli yaşam görevidir… Mevlana’nın “sen yalnız sen değilsin, sen her şeysin” dediği bilincin ortaya çıkması. Giderek yalnızlaştığımız dünyada bu perspektife ne çok ihtiyacımız var!