Düşünüldüğü zaman aslında ifade edebilme hususunda kelime dağarcığı da büyük rol oynuyor. Karşımızdaki insana kendimizi ifade ederken kullandığımız kelimeler, yanlış kurulan cümleler iletişimize çok farklı boyutlar kazandırırken belki de kendimizi anlatamamamıza sebep oluyor ki ondandır hep “daha çok oku” çağrıları. Kelime haznemiz ancak ve ancak daha çok okumayla genişlemektedir…
Duygusal olarak bakıldığında ise o an içinde bulunduğumuz duygu hali bizlere yanlış kelimeler seçtirebilir o yüzdendir ki insanın kendini kontrol etmesi, düşünerek konuşması, sevincini, üzüntüsünü doğru kelimeler, jest ve mimiklerle anlatması talep edilmektedir.
Hayatımızın vazgeçilmezi, insan ilişkilerinin temeli olan iletişim üzerinden yazarken, konuşurken hep şu söylenir, kendini doğru ifade edebilme, dinleme yeteneğinin var olması, empati kurabilmek yani “başkasının ayakkabısını giyebilmek” doğru iletişimin temel taşları aslında. Aktarım yapabilmektir iletişim. Birikimlerimizi aktarırız, duygu, düşünce ve bilgilerimizi aktarırız. Özüne inildiğin de ise iletişimde anlaşma vardır. Anlaşmak için iletişim kurarız, aktarmak için genele bakıldığında ise yaşayabilmek için iletişim içerisindeyiz. Günümüze ise iletişim ağlarımız o kadar genişledi ki emojilerle anlaşıyor, dünyanın öbür ucu ile aynı anda iletişime geçebiliyoruz.
Bu kadar imkan ve olanağın için de doğru iletişim kurmaya özen göstermeli ve kurduğumuz iletişim hayatımıza, o anımıza yön verdiğinin farkında olarak karşımızdakini dinleyerek bazen karşımızdaki insana kendimizi dinleterek hep söylediğimiz doğru iletişim olgusuna hayat vermeliyiz. Doğru iletişim kurmayı öğrenmeli, önyargılarla, dinlemeyi bilmemekle iletişimimize engeller koymaktan vazgeçmeliyiz ve doğru iletişimi öğretmeliyiz…
Öyle ki iletişim bize yön veren, bizi biz yapan ve kopamayacağımız bir olgu ondandır ki herkes doğru iletişim kurmak hususuna dikkat çeker, bu konu üzerine kişisel gelişim kitapları yazılır ve okullarda ders olarak okutulur.
İletişimsiz bir dünya bizler için var olmayacaksa eğer bizlere düşen doğru iletişim kurmayı öğrenmek, dinlemek ve kendimizi dinlettirmektir. İfade etmek, anlatabilmek, kendini doğru anlatmak hayatımıza başka başka renkler katacaktır aslında.
Duygusal olarak bakıldığında ise o an içinde bulunduğumuz duygu hali bizlere yanlış kelimeler seçtirebilir o yüzdendir ki insanın kendini kontrol etmesi, düşünerek konuşması, sevincini, üzüntüsünü doğru kelimeler, jest ve mimiklerle anlatması talep edilmektedir.
Hayatımızın vazgeçilmezi, insan ilişkilerinin temeli olan iletişim üzerinden yazarken, konuşurken hep şu söylenir, kendini doğru ifade edebilme, dinleme yeteneğinin var olması, empati kurabilmek yani “başkasının ayakkabısını giyebilmek” doğru iletişimin temel taşları aslında. Aktarım yapabilmektir iletişim. Birikimlerimizi aktarırız, duygu, düşünce ve bilgilerimizi aktarırız. Özüne inildiğin de ise iletişimde anlaşma vardır. Anlaşmak için iletişim kurarız, aktarmak için genele bakıldığında ise yaşayabilmek için iletişim içerisindeyiz. Günümüze ise iletişim ağlarımız o kadar genişledi ki emojilerle anlaşıyor, dünyanın öbür ucu ile aynı anda iletişime geçebiliyoruz.
Bu kadar imkan ve olanağın için de doğru iletişim kurmaya özen göstermeli ve kurduğumuz iletişim hayatımıza, o anımıza yön verdiğinin farkında olarak karşımızdakini dinleyerek bazen karşımızdaki insana kendimizi dinleterek hep söylediğimiz doğru iletişim olgusuna hayat vermeliyiz. Doğru iletişim kurmayı öğrenmeli, önyargılarla, dinlemeyi bilmemekle iletişimimize engeller koymaktan vazgeçmeliyiz ve doğru iletişimi öğretmeliyiz…
Öyle ki iletişim bize yön veren, bizi biz yapan ve kopamayacağımız bir olgu ondandır ki herkes doğru iletişim kurmak hususuna dikkat çeker, bu konu üzerine kişisel gelişim kitapları yazılır ve okullarda ders olarak okutulur.
İletişimsiz bir dünya bizler için var olmayacaksa eğer bizlere düşen doğru iletişim kurmayı öğrenmek, dinlemek ve kendimizi dinlettirmektir. İfade etmek, anlatabilmek, kendini doğru anlatmak hayatımıza başka başka renkler katacaktır aslında.