Hatay öylesine önemli özelliklere sahip bir yerlesim yeri ki, her dönemde çesitli devletlerin ilgi odagı olmustur. 15 medeniyete ev sahipligi yapmıs olan Hatay’ın her karıs topragının altında bu medeniyetlerin
hatıraları gömülü. 1932 yılında bir Amerika sirketinin Arkeolojik çalısmalarıyla yer altında
bulunan Hitit ve Roma dönemlerine ait eserlerin ortaya çıkmaya baslamıs. Yapılan anlasma gereği çıkarılan bu eserlerden çift olanlardan birini sirket bir digeri de muhafaza için müzeye teslim
edilecek idi. Ancak Roma dönemine ait mozaiklerin tasınmaları zor ve masraflı oldukları için birçogu yerlerinde bırakılmıs tasınabilen ve degerli olan eserlerin birçogu da kimler tarafından ve nereye götürüldügü meçhul kalmıs. Zamanın kültür müstesarlıgı görevinde bulunan Ferderik ZÝYREK’te çıkan eserlerin bir kısmının müzede oldugunu beyan etmisse de çogunun kayıtlarda olmadıgı görülmüstür.
“Müze dedikleri yer, eskiden müzenin yerinde bulunan Antakyasultani mektebin in odaları” Fransız ve Amerikalıların arastırmaları,1932- 1938 tarihleri arasında, Hatay’ın Fransız manda idaresinde bulundugu dönemlerde yapılmıstır. Hatay’da kurtulus mücadelesi sürerken bukonular gündeme gelmemis, ta ki Hatay devleti kuruluncaya kadar. Hatay devletinin kurulmasıyla bu önemli konu ele alınmıs ve 22-12-1938
tarihinde Hatay devleti meclisinde bir araştırma komisyonu kurulmustur. Komisyonun yaptıgı
arastırmalarda eserlerin birçogunun, Amerikan ve Fransız arastırmacıları tarafından kaçırıldıgı
tespit edilmistir. Meclis üyeleri netice olarak “simdiye kadar olanlar olmus, gidenler gitmis,
bunu halen kurcalamak lazım degil, bundan sonrasına bakalım ve onları muhafaza edelim” diyerek konu kapatılmıştır.