Maalesef bir türlü kurtulamadığımız ve nerede kullanacağımızı bilmediğimiz cümlelerden bir tanesi “Bu hanıma haddini bildiriniz.” ve benzeri cümleler kalıbıdır.
Bu ifadeyi biraz hafızalarımıza tazeler isek 1997 seçimlerinde milletin iradesiyle seçilmiş ve TBMM girme hakkını kazanan Fazilet Partisinden Merve Kavakçı hanımefendiye yemin töreninde; özellikle başörtülü olduğundan dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden atılmasını isteyen dönemin başbakanı tarafından ifade edilmişti.
Ben o dönemlerde de bu ötekileştirici ifadenin Türkiye’mize yakışmadığını %99’u Müslüman olan bir ülkede; anneleri, teyzeleri, halaları, ataları, komşuları başörtülü olan sadece ve sadece inancından dolayı başını örttüğünden dolayı bu insanlara bu şekilde hitap edilmesini asla kabul etmeyenlerden birisiydim. Halen de inancım ve medeni duruşum gereği kabul etmiyorum da. Bırakınız insanlar kılık kıyafetlerinden dolayı yargılanmasınlar ve sözlü yazılı vs saldırıya uğramasınlar..
Dolayısıyla aklıma şu geliyor: “Yine birilerinin içeriden ve dışarıdan yönetmesi ile 28 Şubat post modern darbesini yaşamıştık. O dönemde de temel hak ve özgürlüklere sekte vurulmuş ve ellerinden gelse inancının gereği başörtüsü takan milletin ta kendisi olan insanları temsil makamlarına oturtmamak, hayat hakkı sunmamak ve Müslümanların kıyafetinden dolayı toplumda yerlerinin olmadığını ifade ediyorlardı.. üzüldüm…
Yakın zamanda AK Parti milletvekillerinden Özlem Zengin hanımefendiye CHP grubundan grup başkan vekili olsa gerek Engin Öz Koç’un maalesef başörtüsü, ifade özgürlüğü hazımsızlığına özenir bir tarzda bu ifadeyi kullanmasını yadırgıyorum ve eleştiriyorum.
Hem bir taraftan kendi liderleri Kemal Kılıçdaroğlu “Ben sokakta başörtülerinden, giyim kuşamlarından dolayı saldırıya uğramış olan başörtülü kadınları arayıp destek verdim, onların yanında yer alıyorum.” diyecek ama bir taraftan da Büyük Millet Meclisi'nde böyle bir hanımefendiye kılık kıyafetinden, başörtüsünden, kılık kıyafetinden dolayı böyle yersiz ve anlamsız bir duruş sergilenecek.
Sözün özeti kıymetli hemşerilerim; Devlete ihanet hariç; Biz farklı kimliklerimizle, inançlarımızla, giyim kuşam tarzlarımızla, söylemlerimizle hep beraber TÜRKİYEYİZ.
Birilerinin gereksiz ve farklılarımızın birer zenginlik olduğunu bilmemesinden kaynaklı çıkışlarına kulak vermeden hep beraber TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİMİZE SAHİP ÇIKALIM.
Türkiye’nin bugün itibariyle sahip olduğu kazanımları berhava etmeyelim. Gün birlik ve beraberlik günüdür. Her zaman ifade ettiğim gibi fitne fesat tohumu ekmek isteyenlere aramızda dolaşan provokatörlere ve Türkiye’nin güçlenmiş, kendini içte ve dışta rüştünü sahada ve masada ispatlamış şahlanan Türkiye’yi engellemek isteyenlere karşı OMUZ OMUZA VERELİM. AYNI GEMİDEYİZ UNUTMAYALIM!....
Kalın sağlıcakla… Selam ve Dua ile….
Bu ifadeyi biraz hafızalarımıza tazeler isek 1997 seçimlerinde milletin iradesiyle seçilmiş ve TBMM girme hakkını kazanan Fazilet Partisinden Merve Kavakçı hanımefendiye yemin töreninde; özellikle başörtülü olduğundan dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden atılmasını isteyen dönemin başbakanı tarafından ifade edilmişti.
Ben o dönemlerde de bu ötekileştirici ifadenin Türkiye’mize yakışmadığını %99’u Müslüman olan bir ülkede; anneleri, teyzeleri, halaları, ataları, komşuları başörtülü olan sadece ve sadece inancından dolayı başını örttüğünden dolayı bu insanlara bu şekilde hitap edilmesini asla kabul etmeyenlerden birisiydim. Halen de inancım ve medeni duruşum gereği kabul etmiyorum da. Bırakınız insanlar kılık kıyafetlerinden dolayı yargılanmasınlar ve sözlü yazılı vs saldırıya uğramasınlar..
Dolayısıyla aklıma şu geliyor: “Yine birilerinin içeriden ve dışarıdan yönetmesi ile 28 Şubat post modern darbesini yaşamıştık. O dönemde de temel hak ve özgürlüklere sekte vurulmuş ve ellerinden gelse inancının gereği başörtüsü takan milletin ta kendisi olan insanları temsil makamlarına oturtmamak, hayat hakkı sunmamak ve Müslümanların kıyafetinden dolayı toplumda yerlerinin olmadığını ifade ediyorlardı.. üzüldüm…
Yakın zamanda AK Parti milletvekillerinden Özlem Zengin hanımefendiye CHP grubundan grup başkan vekili olsa gerek Engin Öz Koç’un maalesef başörtüsü, ifade özgürlüğü hazımsızlığına özenir bir tarzda bu ifadeyi kullanmasını yadırgıyorum ve eleştiriyorum.
Hem bir taraftan kendi liderleri Kemal Kılıçdaroğlu “Ben sokakta başörtülerinden, giyim kuşamlarından dolayı saldırıya uğramış olan başörtülü kadınları arayıp destek verdim, onların yanında yer alıyorum.” diyecek ama bir taraftan da Büyük Millet Meclisi'nde böyle bir hanımefendiye kılık kıyafetinden, başörtüsünden, kılık kıyafetinden dolayı böyle yersiz ve anlamsız bir duruş sergilenecek.
Sözün özeti kıymetli hemşerilerim; Devlete ihanet hariç; Biz farklı kimliklerimizle, inançlarımızla, giyim kuşam tarzlarımızla, söylemlerimizle hep beraber TÜRKİYEYİZ.
Birilerinin gereksiz ve farklılarımızın birer zenginlik olduğunu bilmemesinden kaynaklı çıkışlarına kulak vermeden hep beraber TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİMİZE SAHİP ÇIKALIM.
Türkiye’nin bugün itibariyle sahip olduğu kazanımları berhava etmeyelim. Gün birlik ve beraberlik günüdür. Her zaman ifade ettiğim gibi fitne fesat tohumu ekmek isteyenlere aramızda dolaşan provokatörlere ve Türkiye’nin güçlenmiş, kendini içte ve dışta rüştünü sahada ve masada ispatlamış şahlanan Türkiye’yi engellemek isteyenlere karşı OMUZ OMUZA VERELİM. AYNI GEMİDEYİZ UNUTMAYALIM!....
Kalın sağlıcakla… Selam ve Dua ile….