Hatay’ın Altınözü ilçesine bağlı Seferli Mahallesi’nde bulunan zeytinyağı fabrikasından çıkan kara su hiçbir işleme tabi tutulmadan doğaya salınmaya devam ediyor.
Çevre felaketine neden olan, aktığı yeri adeta bataklığa çeviren zeytin kara suyunu olduğu gibi doğaya bırakan işletmelere tepki gösteren vatandaşlar, konuya çözüm bulunmasını istiyor. Arıtmasının zorluğu ve yüksek maliyeti nedeni ile genellikle zeytinyağı üreticileri tarafından derelere ve tarım arazilerine bırakılan karasu, çevreye zararı büyük. Her yıl olduğu gibi bu yılda zeytin sezonunun başlaması ile haber merkezimize ihbarlar gelmeye başladı. Çevreye duyarlı vatandaşlar, karasuyu dereye salan, tarım alanlarına döken tesisleri resmi kurumlara ve basın organlarına ihbar etmeye başladı. Seferli Mahallesi’nde aktığı yeri bataklığa çeviren kara suya engel olunmasını isteyen duyarlı vatandaşlar yetkilileri de göreve davet ettiler.
ZEYTİN KARASUYU’NUN ZARARLARI
Zeytin karasuyunun içeriğinde bulunan maddelerden dolayı geleneksel yöntemlerle arıtılması oldukça zor olmaktadır. Zeytin karasuyu evsel nitelikli atık su ile karşılaştırıldığında, evsel nitelikli atık sudan 200 kat daha fazla KOI, 205 kat daha fazla BOİ ve 240 kat daha fazla yağ ve gres içermektedir. Zeytin karasuyunun bu özelliklerinden dolayı 1 m3’ü yaklaşık olarak 200 m3 evsel nitelikli atık suya, 200 m3 evsel nitelikli atık su ise yaklaşık 1.333 kişilik bir nüfusun atık suyuna eşdeğer olmaktadır. Zeytin karasuyunun etkilerini şöyle sıralayabiliriz: Yüksek organik madde içeriğinden dolayı; deniz ve nehirler gibi alıcı su kaynaklarındaki çözünmüş oksijeni çok hızlı tüketir. Suda yaşayan tüm makro ve mikroorganizmalar yaşamlarını sürdüremezler. Karasuyun koyu rengi de suyun parlak görünümünü bozar ve güneş ışığının suya geçişini önleyerek fotosentez yapan su bitkilerinin ve yosunların üremelerini engeller. Karasuyun içerdiği yağ da su yüzeyinde film tabaka oluşturur ve havadan suya oksijen transferini engeller. Zamanla suyun içinde yalnız anaerobik (havasız) mikroorganizmalar gelişerek kokuşma başlar. Asidik özellikte olmasından, yüksek tuz ve fenolik maddeler içermesinden dolayı toprak kirliliğine de neden olur.
2000 KONTROLSÜZ İŞLETME DOĞAYI KİRLETİYOR
Ülkemizde irili ufaklı 2000’e yakın işletme faaliyette, Eylül ve Şubat ayları arasında yapılan zeytinyağı üretimi, geleneksel olarak zeytinlerin pres makinalarında sıkıştırılması ya da kontinü santrifüjleme sistemleri ile gerçekleştirilmektedir. Her iki yöntem sonucunda da katı(prina) ve sıvı(karasu) olmak üzere iki tip atık oluşmaktadır. Türkiye genelinde bulunan zeytin işleme tesislerinden yılda 150 bin ton zeytin karasuyunun doğaya bırakıldığı raporlarda yer almaktadır. Bu da tehlikenin büyüklüğü hakkında bize bilgi vermektedir.
Haber Merkezi
ABDULVAHİT GÜRASLAN