Yeni krizimiz ezan. Öncelikle şu hususu belirtmeliyiz ki; bu ülkede az ya da çok herkes ezana saygı gösterir. Bununla birlikte ezan/İslam/inanç/ahlâk düşmanı insanlar da olabilir ki var da.
Bu ülkede yüksek sesle müzik dinleyen, düğün dernekte davul/müzik çalıp halay çekip eğlenen insanların birçoğunun ezan sesini duyunca saygı gösterdiğini de biliyoruz. Ezan sesini duymayan veya duymamazlıktan gelenlerin varlığını da biliyoruz. Bunları bir kenara not edelim ve gelelim sadede.
On yedincisi düzenlenen feminist yürüyüşte İslami hassasiyeti olanlar için kabul etmesi güç, hatta imkânsız birçok pankart afiş ve slogan bulunuyordu. Ancak bütün bunlara rağmen “ezana hakaret etmediklerini” deklare eden, orada yalnızca güvenlik güçlerinin müdahalesini ıslıkladığını söyleyenlere itibar etmek durumundayız.
Beyan esastır. Kalplerini açıp bakamayacağımıza
göre ezan ile protesto ıslığının eş zamanlılığını kötü bir tesadüften başka bir şey olmadığını kabullenmek durumundayız. Bunun dışında bu yürüyüşe katılan kişilerin dünya görüşlerine ve ahlak anlayışlarına katılmayız. Bu ayrı bir konudur.
Görevimiz kendi inancımız ve geleneklerimiz açısından aykırı gördüğümüz fiilleri, gayet ilkeli ve güzel bir üslupla düzeltme yoluna gitmektir. O insanlar ile doğru bir iletişim kurup empati yapmalarını sağlayabiliriz.
Ağız dolusu galiz ifadelerle, “Bunlar din, iman, vatan, ezan, bayrak düşmanı teröristlerdir” demenin kimseye faydası olmadığı açıktır. Hele dini mübini İslam’a zerre kadar katkısı yoktur.
Geçmiş seçim dönemlerinde yarayışlı bir malzeme olarak kullanılan ve nicedir “görüntüleri var yayınlayacağız” denilen Kabataş olayının düzmece olduğu ortaya çıktı.
Görünen o ki Kabataş argümanı dikiş tutmaz duruma gelmiş ve son kullanma süresini doldurmuştur. Olmadığı da kabak gibi ortaya çıktığına göre yeni bir şey bulmak elzemdir.
Ve… Bu ihtiyaca binaen.
“Ezanı ve mukaddesatı savunmak” üzerinden tezviratlar yapılmaya başlanmıştır. Bunu yapanlara şunu söylemek gerekiyor; “İnsanlara cop veya şiddet kullanılması sizin değerlerinize herhangi bir zarar vermiyor mu? Gösteriyi düzenleyenlerin açıkça ezanla durumun ilgisi yoktur demeleri hiç mi ilgilendirmiyor? Kaldı ki video ezan öncesini kapsayacak şekilde izlenirse şiddet uygulanmasına yönelik tepki olduğu aşikârken bu öfke nöbeti neden?”
Medyada trol seviyesindeki kişiler tarafından bile “ezana yönelik bir saygısızlık olmadığı” ifade edilmesine rağmen, miting meydanlarında esas konu olmaya devam edeceğe benziyor.
Birileri bunlara, “Dini, ezanı, Kur’an’ı kullana kullana yıprattınız, insanları dinden imandan soğuttunuz” demeli artık.
Bir şeyi gözden kaçırıyorsunuz sizden istenen kitabı kullanmak değil, kitaba uymaktır.
Sizden istenen ezanı seçim meydanlarına malzeme yapmak değil, ezanda ortaya konulan tevhit inancını kabul ederek en büyük olanın Allah olduğunu ve yönetimde de tasarrufta da adalet ve merhamet ile hükmetmeniz gerektiği gerçeğini kabul etmektir.
Dini kullanmak yerine, iş ve işlemlerde rüşveti, adam kayırmayı, adaleti hiçe saymayı ortadan kaldırmaktır.
“Bir topluma olan kininiz sizi adaletli olmaktan alıkoymasın” ayetine binaen rakipleriniz bile olsa adaletten ve Hak’tan sapmamanızdır.
Davalı bir Yahudi bile olsa doğruyu söyleyip Müslüman’ı cezalandıran Peygamberin ümmeti olmak iddiası sadece bir hayale dönüştürülmemelidir.
*
Gençlerin, kadınların şuanda geldikleri yeri ve düşüncelerini beğenmiyorsanız buna sizin “nasıl bir katkınız olmuş olabilir?” diye düşünmek zorundasınız.
Çıkardığınız kanunlara, AB ile yaptığınız tek taraflı kabule dayalı anlaşmalara, sizin zamanınızda TV’lerde boy gösteren dizilere ve programlara bakın.
Yönettiğiniz eğitim sistemiyle gençliği getirdiğiniz hale bakın. Yirmi yıla yakındır görevde olduğunuza göre siz hükümete geldiğinizde 1 yaşında olan çocuklar şuan üniversitede.
Tüketici, günü yaşayan, pop kültürünün esiri olmuş; bilimden, üretimden ve yazmaktan/okumaktan bihaber milyonlarca genç.
İyi bakın efendiler, bu sizin eseriniz.
Sahip olduğunuz medya gücü sayesinde gerçekleri saklayabildiğinizi zannediyorsunuz ama bilesiniz ki “güneş balçıkla sıvanmaz”.
Siyasi güç,
Medya gücü,
Bürokratik güç,
Ekonomik güç, elinizde iken bile herkesi “beka sorunu” ile tehdit ediyorlar.
Bir oy uğruna ne değerler feda ediliyor.
Bir de çıkmış, “Saadet Partisi’nin destek verdiği mitingde” diye başlayan haberler yapıyorlar. Korkunun ecele faydası yok. Saadet, alternatif arayanların alternatifi, çare arayanların çaresi olmaya geliyor.
Bu ülkede yüksek sesle müzik dinleyen, düğün dernekte davul/müzik çalıp halay çekip eğlenen insanların birçoğunun ezan sesini duyunca saygı gösterdiğini de biliyoruz. Ezan sesini duymayan veya duymamazlıktan gelenlerin varlığını da biliyoruz. Bunları bir kenara not edelim ve gelelim sadede.
On yedincisi düzenlenen feminist yürüyüşte İslami hassasiyeti olanlar için kabul etmesi güç, hatta imkânsız birçok pankart afiş ve slogan bulunuyordu. Ancak bütün bunlara rağmen “ezana hakaret etmediklerini” deklare eden, orada yalnızca güvenlik güçlerinin müdahalesini ıslıkladığını söyleyenlere itibar etmek durumundayız.
Beyan esastır. Kalplerini açıp bakamayacağımıza
göre ezan ile protesto ıslığının eş zamanlılığını kötü bir tesadüften başka bir şey olmadığını kabullenmek durumundayız. Bunun dışında bu yürüyüşe katılan kişilerin dünya görüşlerine ve ahlak anlayışlarına katılmayız. Bu ayrı bir konudur.
Görevimiz kendi inancımız ve geleneklerimiz açısından aykırı gördüğümüz fiilleri, gayet ilkeli ve güzel bir üslupla düzeltme yoluna gitmektir. O insanlar ile doğru bir iletişim kurup empati yapmalarını sağlayabiliriz.
Ağız dolusu galiz ifadelerle, “Bunlar din, iman, vatan, ezan, bayrak düşmanı teröristlerdir” demenin kimseye faydası olmadığı açıktır. Hele dini mübini İslam’a zerre kadar katkısı yoktur.
Geçmiş seçim dönemlerinde yarayışlı bir malzeme olarak kullanılan ve nicedir “görüntüleri var yayınlayacağız” denilen Kabataş olayının düzmece olduğu ortaya çıktı.
Görünen o ki Kabataş argümanı dikiş tutmaz duruma gelmiş ve son kullanma süresini doldurmuştur. Olmadığı da kabak gibi ortaya çıktığına göre yeni bir şey bulmak elzemdir.
Ve… Bu ihtiyaca binaen.
“Ezanı ve mukaddesatı savunmak” üzerinden tezviratlar yapılmaya başlanmıştır. Bunu yapanlara şunu söylemek gerekiyor; “İnsanlara cop veya şiddet kullanılması sizin değerlerinize herhangi bir zarar vermiyor mu? Gösteriyi düzenleyenlerin açıkça ezanla durumun ilgisi yoktur demeleri hiç mi ilgilendirmiyor? Kaldı ki video ezan öncesini kapsayacak şekilde izlenirse şiddet uygulanmasına yönelik tepki olduğu aşikârken bu öfke nöbeti neden?”
Medyada trol seviyesindeki kişiler tarafından bile “ezana yönelik bir saygısızlık olmadığı” ifade edilmesine rağmen, miting meydanlarında esas konu olmaya devam edeceğe benziyor.
Birileri bunlara, “Dini, ezanı, Kur’an’ı kullana kullana yıprattınız, insanları dinden imandan soğuttunuz” demeli artık.
Bir şeyi gözden kaçırıyorsunuz sizden istenen kitabı kullanmak değil, kitaba uymaktır.
Sizden istenen ezanı seçim meydanlarına malzeme yapmak değil, ezanda ortaya konulan tevhit inancını kabul ederek en büyük olanın Allah olduğunu ve yönetimde de tasarrufta da adalet ve merhamet ile hükmetmeniz gerektiği gerçeğini kabul etmektir.
Dini kullanmak yerine, iş ve işlemlerde rüşveti, adam kayırmayı, adaleti hiçe saymayı ortadan kaldırmaktır.
“Bir topluma olan kininiz sizi adaletli olmaktan alıkoymasın” ayetine binaen rakipleriniz bile olsa adaletten ve Hak’tan sapmamanızdır.
Davalı bir Yahudi bile olsa doğruyu söyleyip Müslüman’ı cezalandıran Peygamberin ümmeti olmak iddiası sadece bir hayale dönüştürülmemelidir.
*
Gençlerin, kadınların şuanda geldikleri yeri ve düşüncelerini beğenmiyorsanız buna sizin “nasıl bir katkınız olmuş olabilir?” diye düşünmek zorundasınız.
Çıkardığınız kanunlara, AB ile yaptığınız tek taraflı kabule dayalı anlaşmalara, sizin zamanınızda TV’lerde boy gösteren dizilere ve programlara bakın.
Yönettiğiniz eğitim sistemiyle gençliği getirdiğiniz hale bakın. Yirmi yıla yakındır görevde olduğunuza göre siz hükümete geldiğinizde 1 yaşında olan çocuklar şuan üniversitede.
Tüketici, günü yaşayan, pop kültürünün esiri olmuş; bilimden, üretimden ve yazmaktan/okumaktan bihaber milyonlarca genç.
İyi bakın efendiler, bu sizin eseriniz.
Sahip olduğunuz medya gücü sayesinde gerçekleri saklayabildiğinizi zannediyorsunuz ama bilesiniz ki “güneş balçıkla sıvanmaz”.
Siyasi güç,
Medya gücü,
Bürokratik güç,
Ekonomik güç, elinizde iken bile herkesi “beka sorunu” ile tehdit ediyorlar.
Bir oy uğruna ne değerler feda ediliyor.
Bir de çıkmış, “Saadet Partisi’nin destek verdiği mitingde” diye başlayan haberler yapıyorlar. Korkunun ecele faydası yok. Saadet, alternatif arayanların alternatifi, çare arayanların çaresi olmaya geliyor.
