Bu yıl ‘Değişim Burada Başlıyor’ sloganıyla düzenlenen ZeroBuild Summit’22 - Uluslararası Sıfır Enerji Binalar Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen “2053’e Kadar Karbon Nötr Şehirler Kurmanın Yolları” başlıklı oturumda, enerji tasarrufu için en hızlı hareketin binalar özelinde başlatılması gerektiği ifade edilirken, bu sürece hız katacak mercilerin belediyeler olacağına, meteoroloji ve iklim verilerinin kullanımının önemine dikkat çekildi.Ankara Büyükşehir Belediyesi, Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanı Mutlu GÜRLER’in moderatörlüğünde düzenlenen “2053’e Kadar Karbon Nötr Şehirler Kurmanın Yolları” oturumunda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Prof. Dr. Ayşen ERDİNÇLER ve Mersin Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Dr. Bülent HALİSDEMİR belediyelerde yapılan, yapılması gereken projelere dair bilgi ve örnekler verdiler. Meteorolojist ve İklim Bilimci, Metosfer Dr. Levent YALÇIN, “Türkiye’nin belki de en büyük verisi meteoroloji, iklim verisi iken bina ve şehir planlamasında bu verileri neredeyse hiç kullanmıyoruz. Hâlbuki iklim değişikliğini bu kadar konuşurken, yerel yönetimlerin bırakın bugüne, gelecek projeksiyonuna göre planlama yapmaları gerekiyor” dedi.
“Ortalama sıcaklığı son 50 yılda 1.2 derece artan ülkemizde iklim değişikliği her gün daha fazla konuşulurken, şehirlerin dünyamızın geleceği olan karbonsuzlaştırılması konusunda bizim yol haritamız ne olacak?” sorusunu masaya yatıran konuşmacılar, yerel yönetimlerin iklim değişikliği ve sıfır enerji politikaları ile özellikle yerel yönetimlere düşen sorumlulukları konuştu.
Zero karbon olmanın yolu, iddialı hedefler koymak
Oturumda şehirlerin, karbon salınımının yüzde 80’inden sorumlu olduklarını belirten İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Prof. Dr. Ayşen ERDİNÇLER, “Şehirler hem olayın sebebi hem mağduru durumundalar. Paris İklim Anlaşması’nda küresel sıcaklık artışının 1,5 ila 2 derece ile sınırlandırılması hedeflenmiş durumda. Bu anlaşmanın ön önemli kısmı, yerel yönetimlerin öneminin vurgulanmış olması” diyerek eğer mücadele etmek istiyorsak bu işin yerel yönetimler olmadan yapılamayacağının altını çizdi.
Bugüne kadar hiç bu kadar hızlı bir sıcaklık artışı olmadığını açıklayan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC), eğer bu sıcaklık 2 dereceyi aşarsa yıkıcı sonuçları beraberinde getireceğini belirttiğine dikkat çeken ERDİNÇLER sözlerine şu şekilde devam etti: “Tüm bu yaklaşımlara ek olarak pandemi bize çok şey öğretti. Şehirler acil durumlar için ne kadar hazır? Ne kadar hızlı aksiyon alabildik? Bu süreçte iklim uyum süreçleri içerisinde ne kadar hazır olduğumuzu, ne kadar hızlı aksiyon alabildiğimizi gördük. Yerel yönetimler ya da şehirler olarak iklim değişikliğinden kaynaklı ne gibi sorunlar bizi bekliyor, sormamız gerekiyor”.Yerel SECAP süreçlerinde enerji dönüşümünün önemi ve İBB enerji çalışmalarına yönelik bilgi veren Prof. Dr. Ayşen ERDİNÇLER, “Nüfus ve göçler çok hızlı artıyor. Dolayısıyla insani faaliyetlerden dolayı da inanılmaz fazla sera gazı salıyoruz. Dolayısıyla bölgesel sıcaklık yükselmeleri görüyoruz; yağış rejimlerinde ciddi biz düzensizlik var, aşırı iklim olayları görmeye başlıyoruz. Halk sağlığı ve gıda güvenliği konuları ortaya çıkıyor ki şuan bütün dünya bunu konuşuyor ve tabi bunların getirmiş olduğu sosyal ve ekonomik problemler var” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iklim konusunda etkin bir ağ olan C40 Şehirler İklim Liderliği Grubu’na Türkiye’den üye olan ilk ve tek belediye olduğunu belirten ERDİNÇLER, İBB’nin 2030 yılında sera gazını yüzde 52, 2040’da yüzde 80 ve 2050 yılında yüzde 100 azaltmayı hedeflediğini ifade etti. Zero karbon olmanın yolu iddialı hedefler koymak diyen ERDİNÇLER, “Tüm binalarda enerji verimliliğini artıracak önlemlerin teşviki şart. Bu bütün şehri, hatta Türkiye’yi ilgilendiren bir konu. Bölge ölçeğinde yeni temiz enerji geliştirme, yenilenebilir enerjinin kullanımı, enerji ve su tasarrufu çok önemli” diyerek sözlerini tamamlandı.
Mersin’den Türkiye’de ilk olacak İklim ve Çevre Bilim Merkezi müjdesi
Oturumda, “Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin Karbon Nötr Şehir Olma Yolundaki Çalışmaları”nı aktaran Mersin Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Dr. Bülent HALİSDEMİR konuşmasının başında, 2019 yılında İklim Değişikliği ve Temiz Enerji Şube Müdürlüğü kurduklarını belirtirken, iklim değişikliğinden en çok etkilenen şehirlerden birinin kıyı şeridinin genişliği nedeniyle Mersin olduğunu hatırlattı.
Halisdemir, pandemi verileri ile hareket etmemek adına 2019 yılı verileri ile hazırlanan envanter çalışmasında, sera gazı emisyonunu analiz ettiklerini ve bu analizde en çok sera gazı emisyonunun sabit enerji sektöründen kaynaklı olduğunun ortaya çıktığını, ardından da ulaşım, EPÜK, tarım ve atık alanlarının geldiğini belirtti.(Hbr Mrk)
“Ortalama sıcaklığı son 50 yılda 1.2 derece artan ülkemizde iklim değişikliği her gün daha fazla konuşulurken, şehirlerin dünyamızın geleceği olan karbonsuzlaştırılması konusunda bizim yol haritamız ne olacak?” sorusunu masaya yatıran konuşmacılar, yerel yönetimlerin iklim değişikliği ve sıfır enerji politikaları ile özellikle yerel yönetimlere düşen sorumlulukları konuştu.
Zero karbon olmanın yolu, iddialı hedefler koymak
Oturumda şehirlerin, karbon salınımının yüzde 80’inden sorumlu olduklarını belirten İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Prof. Dr. Ayşen ERDİNÇLER, “Şehirler hem olayın sebebi hem mağduru durumundalar. Paris İklim Anlaşması’nda küresel sıcaklık artışının 1,5 ila 2 derece ile sınırlandırılması hedeflenmiş durumda. Bu anlaşmanın ön önemli kısmı, yerel yönetimlerin öneminin vurgulanmış olması” diyerek eğer mücadele etmek istiyorsak bu işin yerel yönetimler olmadan yapılamayacağının altını çizdi.
Bugüne kadar hiç bu kadar hızlı bir sıcaklık artışı olmadığını açıklayan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC), eğer bu sıcaklık 2 dereceyi aşarsa yıkıcı sonuçları beraberinde getireceğini belirttiğine dikkat çeken ERDİNÇLER sözlerine şu şekilde devam etti: “Tüm bu yaklaşımlara ek olarak pandemi bize çok şey öğretti. Şehirler acil durumlar için ne kadar hazır? Ne kadar hızlı aksiyon alabildik? Bu süreçte iklim uyum süreçleri içerisinde ne kadar hazır olduğumuzu, ne kadar hızlı aksiyon alabildiğimizi gördük. Yerel yönetimler ya da şehirler olarak iklim değişikliğinden kaynaklı ne gibi sorunlar bizi bekliyor, sormamız gerekiyor”.Yerel SECAP süreçlerinde enerji dönüşümünün önemi ve İBB enerji çalışmalarına yönelik bilgi veren Prof. Dr. Ayşen ERDİNÇLER, “Nüfus ve göçler çok hızlı artıyor. Dolayısıyla insani faaliyetlerden dolayı da inanılmaz fazla sera gazı salıyoruz. Dolayısıyla bölgesel sıcaklık yükselmeleri görüyoruz; yağış rejimlerinde ciddi biz düzensizlik var, aşırı iklim olayları görmeye başlıyoruz. Halk sağlığı ve gıda güvenliği konuları ortaya çıkıyor ki şuan bütün dünya bunu konuşuyor ve tabi bunların getirmiş olduğu sosyal ve ekonomik problemler var” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iklim konusunda etkin bir ağ olan C40 Şehirler İklim Liderliği Grubu’na Türkiye’den üye olan ilk ve tek belediye olduğunu belirten ERDİNÇLER, İBB’nin 2030 yılında sera gazını yüzde 52, 2040’da yüzde 80 ve 2050 yılında yüzde 100 azaltmayı hedeflediğini ifade etti. Zero karbon olmanın yolu iddialı hedefler koymak diyen ERDİNÇLER, “Tüm binalarda enerji verimliliğini artıracak önlemlerin teşviki şart. Bu bütün şehri, hatta Türkiye’yi ilgilendiren bir konu. Bölge ölçeğinde yeni temiz enerji geliştirme, yenilenebilir enerjinin kullanımı, enerji ve su tasarrufu çok önemli” diyerek sözlerini tamamlandı.
Mersin’den Türkiye’de ilk olacak İklim ve Çevre Bilim Merkezi müjdesi
Oturumda, “Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin Karbon Nötr Şehir Olma Yolundaki Çalışmaları”nı aktaran Mersin Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Dr. Bülent HALİSDEMİR konuşmasının başında, 2019 yılında İklim Değişikliği ve Temiz Enerji Şube Müdürlüğü kurduklarını belirtirken, iklim değişikliğinden en çok etkilenen şehirlerden birinin kıyı şeridinin genişliği nedeniyle Mersin olduğunu hatırlattı.
Halisdemir, pandemi verileri ile hareket etmemek adına 2019 yılı verileri ile hazırlanan envanter çalışmasında, sera gazı emisyonunu analiz ettiklerini ve bu analizde en çok sera gazı emisyonunun sabit enerji sektöründen kaynaklı olduğunun ortaya çıktığını, ardından da ulaşım, EPÜK, tarım ve atık alanlarının geldiğini belirtti.(Hbr Mrk)