Bir görüşe göre (Emrullah Efendi, I, 3) elifin harekeli şekli kabul edilen hemzenin, mahreç bakımından ayn harfine olan yakınlığı en açık şekilde Temîm ve Esed kabilelerinin telaffuzlarında görülmüştür. Hemzeye hemen hemen ayn kuvvetinde bir tınnet veren bu iki kabile halkı bir bakıma bu fonemi ayn'a dönüştürmüştür. Yalnız bu iki kabilede görülmüş olan bu şive özelliğine "an'anetü Temîm" denilmiştir (İbn Yaîş, X, 8). Hemze elif, vav, yâ, hâ ve ayn'a; elif de vav, yâ, hemze ve nûna dönüşebilmektedir (Zemahşerî, s. 428, 431 vd.).
Bazı Arap dilcileri elif isminin vav, yâ ve hemze harfleriyle ülfet etmesi, yani onlarla değişip kaynaşması sebebiyle "vahşet"in (sertlik ve kabalık) zıddı olan "ülfet" (uyumluluk) masdarından türediği görüşündedirler. Alfabenin ilk harfi kabul edilmesi ise bütün harflerin aslı oluşu, "Allah" (الله) lafzının ilk harfini meydana getirmesi ve bütün kelimelerin bu kaynaktan çıktığının kabul edilişiyle açıklanmıştır (Fîrûzâbâdî, II, 4 vd.).
Elifin Kur'an'da ve Arap gramerinde gördüğü çeşitli görevler için ayrı ayrı adlar (elkābü'l-elifât) kullanılmıştır. Bu eliflerin üçü asıl, diğerleri onların fürûu ve tâbileri durumundadır. Asıl olanlar şunlardır: 1. el-Elifü'l-aslî. أمر - سأل - قرأ vb. fiillerdeki gibi. 2. Elifü'l-kat'. أب - إبل - أُمّ vb. isimlerle أعلم - أكرم vb. fiillerde görüldüğü gibi. 3. Elifü'l-vasl. ابن - اسم vb. isimlerde ve sülâsî fiillerin emriyle (انصر - اقطع) mâzî, humâsî, südâsî fiillerdeki gibi (استنكر - انفعل). Fîrûzâbâdî Ḳāmûsü'l-muḥîṭ'inde fürû niteliğindeki eliflerin on altı tanesini zikrederken el-Beṣâʾir adlı eserinde elif için kırk ayrı lakap sayarak her birine misaller vermiştir.
Elif Kur'an kıraatinde fethanın uzatılmasında bir ölçü birimi olarak (bir elif, iki elif miktarı) kullanılmıştır. Ayrıca tabiattaki dört ana unsurdan ateşe remiz olmuş, tasavvufta insân-ı kâmili sembolize etmiştir. Hat sanatı açısından tuğra*nın dört kısmından üçüncüsünü ve yukarıya doğru çekilen üç paralel çizginin adını teşkil eder; buna "tuğ" da denilir.
Elifin muhtelif yazı çeşitlerindeki şekilleri şöyledir:
Kalkaşendî, hat itibariyle elifin eninin boyuna nisbetle sekizde bir olabilmesi için aynı kalemle sekiz nokta boyunda çizilmesi gerektiğini İḫvânü'ṣ-Ṣafâʾ risâlelerinden naklen kaydetmektedir.
Bazı Arap dilcileri elif isminin vav, yâ ve hemze harfleriyle ülfet etmesi, yani onlarla değişip kaynaşması sebebiyle "vahşet"in (sertlik ve kabalık) zıddı olan "ülfet" (uyumluluk) masdarından türediği görüşündedirler. Alfabenin ilk harfi kabul edilmesi ise bütün harflerin aslı oluşu, "Allah" (الله) lafzının ilk harfini meydana getirmesi ve bütün kelimelerin bu kaynaktan çıktığının kabul edilişiyle açıklanmıştır (Fîrûzâbâdî, II, 4 vd.).
Elifin Kur'an'da ve Arap gramerinde gördüğü çeşitli görevler için ayrı ayrı adlar (elkābü'l-elifât) kullanılmıştır. Bu eliflerin üçü asıl, diğerleri onların fürûu ve tâbileri durumundadır. Asıl olanlar şunlardır: 1. el-Elifü'l-aslî. أمر - سأل - قرأ vb. fiillerdeki gibi. 2. Elifü'l-kat'. أب - إبل - أُمّ vb. isimlerle أعلم - أكرم vb. fiillerde görüldüğü gibi. 3. Elifü'l-vasl. ابن - اسم vb. isimlerde ve sülâsî fiillerin emriyle (انصر - اقطع) mâzî, humâsî, südâsî fiillerdeki gibi (استنكر - انفعل). Fîrûzâbâdî Ḳāmûsü'l-muḥîṭ'inde fürû niteliğindeki eliflerin on altı tanesini zikrederken el-Beṣâʾir adlı eserinde elif için kırk ayrı lakap sayarak her birine misaller vermiştir.
Elif Kur'an kıraatinde fethanın uzatılmasında bir ölçü birimi olarak (bir elif, iki elif miktarı) kullanılmıştır. Ayrıca tabiattaki dört ana unsurdan ateşe remiz olmuş, tasavvufta insân-ı kâmili sembolize etmiştir. Hat sanatı açısından tuğra*nın dört kısmından üçüncüsünü ve yukarıya doğru çekilen üç paralel çizginin adını teşkil eder; buna "tuğ" da denilir.
Elifin muhtelif yazı çeşitlerindeki şekilleri şöyledir:
Kalkaşendî, hat itibariyle elifin eninin boyuna nisbetle sekizde bir olabilmesi için aynı kalemle sekiz nokta boyunda çizilmesi gerektiğini İḫvânü'ṣ-Ṣafâʾ risâlelerinden naklen kaydetmektedir.