Efsaneleşmiş aşklar vardır, gerçek mi, rivayet mi olduğu belirsiz, artık hangi ülkenin olduğu önemsiz, sahiplendiğimiz, kendi kültürümüzü kattığımız büyük aşklar… Yüzyıllar ötesinde kuruldukları tahtlarından hiç inmeyen, aşklarını saygı duyulan, adları şiirlerle, romanlarla edebiyatımıza; deyimlerle konuşma dilimize girmiş “unutulmamayı başarmış” sevdalılar…
Aşkından yanıp kül olan Kerem ile Aslı, Şirin’e kavuşmak için dağlar delen Ferhat, Yusuf için her şeyden, kocasından vazgeçen Züleyha, aralarına “karaçalı” giren Tahir ile Zühre ve Leyla ile Mecnun… Bunlar hep imkansız aşklardır. Yusuf’a geç de olsa kavuşan Züleyha dışında, hepsinin sonunda ayrılık, ölüm vardır… İçlerinde farklı bir gelişim göstermiş olan Leyla ile Mecnun’da, sevdalısından ayrı düşen Mecnun’un aşkı, dünyevi zevklerden sıyrılıp ilahi aşka dönüşmüştür.
Hamdi’nin, bir hamsesinde Leyla vü Mecnun mesnevisi vardır. Türk edebiyatında bu konuda mesnevi yazan diğer iki önemli şairimiz Ali Şir Nevayi ve Fuzuli’ dir.
Aşkından yanıp kül olan Kerem ile Aslı, Şirin’e kavuşmak için dağlar delen Ferhat, Yusuf için her şeyden, kocasından vazgeçen Züleyha, aralarına “karaçalı” giren Tahir ile Zühre ve Leyla ile Mecnun… Bunlar hep imkansız aşklardır. Yusuf’a geç de olsa kavuşan Züleyha dışında, hepsinin sonunda ayrılık, ölüm vardır… İçlerinde farklı bir gelişim göstermiş olan Leyla ile Mecnun’da, sevdalısından ayrı düşen Mecnun’un aşkı, dünyevi zevklerden sıyrılıp ilahi aşka dönüşmüştür.
Hamdi’nin, bir hamsesinde Leyla vü Mecnun mesnevisi vardır. Türk edebiyatında bu konuda mesnevi yazan diğer iki önemli şairimiz Ali Şir Nevayi ve Fuzuli’ dir.