24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle açıklamada bulunan ADD Hatay Şube Başkanı Doç.Dr. Kezban Kuran;Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ulu önder ATATATÜRK kişisel özellikleri, siyasal ve askeri yetenekleri ile insanlık tarihinde çok ender rastlanan karizmatik bir lider örneğidir. O, aynı zamanda eşsiz bir eğitimciydi. Tüm hayatı boyunca eğitime ve eğitimcilere önem vermiş, yeni Türkiye’nin kurulmasında kendisine en yakın yardımcı olarak öğretmenleri görmüş ve her fırsatta öğretmenleri ve öğretmenlik mesleğini yüceltmiştir. 25 Ağustos 1924 te toplanan Muallimler Birliği kongresinde “Öğretmenler, yeni nesli siz fedakâr öğretmenler yetiştireceksiniz. Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakârlığınız derecesiyle uygun bulunacaktır.. Cumhuriyet sizden fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister” diyerek belirtmiştir. 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle açıklamada bulunan ADD Hatay Şube Başkanı Doç.Dr. Kezban Kuran;Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ulu önder ATATATÜRK kişisel özellikleri, siyasal ve askeri yetenekleri ile insanlık tarihinde çok ender rastlanan karizmatik bir lider örneğidir. O, aynı zamanda eşsiz bir eğitimciydi. Tüm hayatı boyunca eğitime ve eğitimcilere önem vermiş, yeni Türkiye’nin kurulmasında kendisine en yakın yardımcı olarak öğretmenleri görmüş ve her fırsatta öğretmenleri ve öğretmenlik mesleğini yüceltmiştir. 25 Ağustos 1924 te toplanan Muallimler Birliği kongresinde “Öğretmenler, yeni nesli siz fedakâr öğretmenler yetiştireceksiniz. Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakârlığınız derecesiyle uygun bulunacaktır.. Cumhuriyet sizden fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister” diyerek belirtmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün Çağdaş Türkiye’nin yaratılmasında Eğitimi itici bir güç olarak görmüş ve yeni Cumhuriyetin temellerinin sağlam bir düzeye oturtulmasında eğitimin en önemli etken olduğunu bildiği içindir ki zamanın Mili Eğitim Bakanlarını seçerken çok dikkatli davranmıştır. Bakanların en çok güvendiği yakın arkadaşlarından olmasını istemiştir. Atatürk’ün Milli Eğitim Bakanlığını yapmış 15 kişi arasında Mustafa Necati, Hamdullah Suphi, Vasıf Çınar, Şükrü Saraçoğlu, Dr. Reşit Galip, Hikmet Bayır gibi büyük devlet adamlarının bulunması bunun bir örneğidir. Atatürk dönemi Milli Eğitim Bakanlarının en belirgin özelliklerinden birisi, öğretmene saygı duymaları ve öğretmenlerin toplum içinde layık oldukları saygınlığı devam ettirmeleri için gereken çabayı göstermeleridir. Bu saygınlığın uygulamalarından birisi devlet protokolünde öğretmenlere en yüksek mülki amirden sonra yer verilmesi ve şeref tribünlerinde öğretmenlerin tümünün yer almasının sağlanmasıdır. Eğitimin temel görevinin devletin varlığını sürdürmek olduğunu bilen ulu önder Bursa’da 27 Ekim 1922 günü yaptığı konuşmada “Çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz öğrenimin sınırı ne olursa olsun onlara temel olarak 1-Ulusuna 2-Türkiye Devletine 3- Türkiye Büyük Millet Meclisine düşman olanlarla savaşma gereğini öğreteceğiz” demiştir. Bu gerçeği çok iyi bilen Atatürk dönemi hükümetleri daha okulu bitirdiği gün öğretmenine sahip çıkmış ve onu yurdun en ücra köşelerine bile göreve gönderirken devlet olarak daima öğretmenin yanında olduğunu belirtmiştir. Biz bu gün Atatürk’ ve ilkelerini tam anlayıp en ücra köylerimizdeki büyük halk topluluklarına anlatamadık. Biz Atatürk’ iyi anlatamayınca cahil halka başka şeyler anlatıldı. Kırsal kesimlerde doktor bulamayan halk, tekkeden türbeden ve muskadan medet ummaya başladı. Okul bulamayan halk çocuklarını tekkelere, kuranın anlamını bilmeden onu ezberleten kurslara gönderdi. Çocuklarımız cahil din adamlarının elinde ümmetçilik, şeriatçılık özlemi içinde yetiştirildi. Cumhuriyet yerine şeriat devleti kurma çabaları artırıldı. Atatürk düşmanlığı körüklendi. Bunun önüne ancak bilim ve teknolojide diğer çağdaş ülkelerin düzeyine çıkmak ile geçilebilir. Bunun için eğitim programlarımızın, eğitim planlarımızın bilimsel araştırmalara dayanması, okullarımızın çağ dışı bilgilerden arındırılması, Atatürk’ü ve ilkelerini anlayan ve iyi anlatan aydın ve çağdaş öğretmenler yetiştirilmesi gerekiyor. Bunun için öğretmen eğitimine önem verilmesi, mevcut öğretmenlerimizin de meslekte ilerleme ve gelişmelerini sağlayacak olanaklar sunulması son derece önemli. Onun senede bir gün anılması, övülerek göklere çıkarılması yetmez. “Ben bir öğretmenim: Şu vatana sevdalanarak çıktım yola. Edirne'den Kars'a, İzmir'den Van'a Hudutlar dar geldi bu kutsal sevdama. Doktor değilim, hâkim, avukat değilim. Patron, fabrikatör, bakan, başbakan değilim. Ben, ben bir öğretmenim. Doktoru da, hâkimi de, bakanı da, başbakanı da ben yetiştirdim. Ben Toros dağlarında yol veren oldum bazı zaman, Erzurum'un soğuğunda titredim. Her 10 Kasım gelince taa yüreğimden yandım. Ata'mın izinden giden, ben bir öğretmenim. Ben bir öğretmenim. Bozok yaylasında çiçek açtım bazı zamanlar, Trakya'da güneş oldum karanlık geceler üstüne. Harran Ovası çatlayıp kurumasın diye Urfa'da baraj olup aktım. Geriliğe ve gericiliğe meydan okuyorum yeni nesiller iyi yetişsin diye.” düşünen ve çalışan öğretmenlerimize selam olsun. Bu duygularla ebediyete göçmüş öğretmenlerimizi saygı ile anıyor, tüm öğretmenlerimizin, öğretmenler gününü kutluyoruz. Yeni atanan ve atanacak olan öğretmenlerimize, başarılar diliyor, yolları açık olsun diyoruz.(Haber Merkezi)
Güncel
Yayınlanma: 23 Kasım 2017 - 16:13
Devlet Eğitim İle Yükselir
24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle açıklamada bulunan ADD Hatay Şube Başkanı Doç
Güncel
23 Kasım 2017 - 16:13