Kısa bir süre öncesinde kurulan Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), korona virüs sürecinin ekonomik alanda yarattığı sıkıntılara yönelik reçetesini kamuoyu ile paylaştı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve kurmayları tarafından hazırlanan ekonomik çözüm önerilerinin yer aldığı dosyayı, Adalet eski Bakanı ve DEVA Partisi Genel Sekreterİ Sadullah Ergin , Hatay halkıyla paylaştı.
Ergin şu açıklamalara yer verdi, “Ülkemizde koronavirüs salgının ortaya çıkmasının hemen ardından 17 Mart 2020 tarihinde bir basın açıklaması yaparak salgının özellikle ekonomimiz üzerindeki etkilerini sınırlandırmaya yönelik önerilerimizi kamuoyu ile paylaşmıştık.
Bu çerçevede, krizle mücadelede en temel önceliğin, insanımızın sağlığının ve yaşam hakkının korunması olması gerektiğini vurgulamıştık. Bu krizle mücadelede hayatlarını risk altına atarak çok zor koşullarda
ve büyük fedakârlıklarla çalışan sağlık personelinin yaşamlarının korunması, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, maddi ve manevi her türlü ihtiyaçlarının süratle karşılanmasının da en temel önceliklerden birisi olması gerektiğinin altını çizmiştik.
Geçen bir ay içerisinde Hükümet ve ilgili kurumlar krizle mücadeleye ilişkin tedbirlerini açıkladılar. Son olarak, 16 Nisan 2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen 18 maddelik bir yasa ile ilave tedbirler yürürlüğe konuldu.
ÖNERDİĞİMİZ MADDELERİN YER ALMASI MUTLULUK VERİCİ
Likiditeye erişim, kredi kanallarının açık tutulması, firmalar üzerindeki mali yükümlülüklerin ertelenmesi,
İşsizlik Fonu imkânlarının ve kısa çalışma ödeneğinin kullanılması gibi önerdiğimiz tedbirlerin bir bölümünün hükümet ve diğer kurumlarca açıklanan paketlerin içinde yer alması memnuniyet vericidir.
Ancak, açıklanan paketler doğru alanlara odaklanma ve büyüklük bakımından oldukça yetersiz kalmıştır.
Hükümetin açıkladığı paketin Millî gelire oranı (yüzde 2) diğer ülkelerin açıkladığı tedbirlerle karşılaştırıldığında oldukça düşük düzeydedir. Üstelik bunun önemli bir kısmı nakit ve gerçek anlamda destek değildir. Emekli ikramiyeleri gibi zaten yapılacak ödemelerin destek kapsamında sayılması doğru değildir. Açıklanan pakette konut alımında kredilendirme oranının artırılması, uçak biletlerindeki KDV oranın düşürülmesi gibi krizle mücadelede etkisi önemsiz veya çelişkili tedbirlerin yer alması Hükümetin konuya yaklaşımına ve alınan diğer tedbirlere olan güveni sarsmıştır. Türkiye’de ekonomik tedbirler parça parça açıklanmaktadır. Ekonomik tedbirlerin başta ilgili sivil toplum örgütleri, akademik dünya olmak üzere toplumun bütün kesimleri ile istişare yaparak bütün hâlinde planlanması ve bir zaman çizelgesi dâhilinde uygulanacak desteklerin aşama ve paketleri kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Tedbirler sektörel ayrım gözetilmeksizin bütün sektörler ve işletmeler için yapılmalıdır.
Zira krizden birkaç sektör hariç bütün sektörler farklı düzeyde de olsa etkilenmekte olup bütün sektörlerin ve en küçüğünden en büyüğüne tüm işletmelerimizin ayakta kalmaları birinci önceliğimiz olmalıdır.
Bu krizle mücadelede likidite, kredi ve vergi erteleme önlemleri önemli olmakla birlikte, krizin sadece bu önlemlerle aşılamayacağı açıktır.Bu krizin ekonomi üzerindeki etkileri ile mücadelede en temel öncelik iş, istihdam ve gelir kayıplarının
önüne geçmek olmalıdır. Bu çerçevede:
İşsizlik Fonundan yararlanma ile kısa çalışma ödeneğinden yararlanma koşulları ve yaralanma süresi ile
yararlanma miktarlarında ilave esnekliklere gidilmelidir.
Mevcut şartları taşımayanlar ile istihdama yeni girmiş kişilerin istihdamının korunabilmesi ve
çalışanların gelir kaybını önlemesi açısından kısa çalışma ödeneği yararlanma şartları işsizlik
sigortası şartlarından ayrılmalıdır.
Kısa çalışma ödeneğinde yararlanılacak miktarın alt sınırın (işçinin son on iki aylık maaş ortalamasının yüzde 60’ı) ilk üç ay için yüzde 100’e sonraki üç ay için yüzde 80’e çıkarılmalıdır.
Kısa çalışma yapılan süre işsizlik ödeneğinden mahsup edilmemelidir. Mevcut uygulamada bu
durumu belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkilidir. Kişinin hak kaybına uğramaması için kısa çalıma
ödeneğinden yararlanılan sürelerin işsizlik ödeneğinden mahsup edilmemesi sağlanmalıdır.
Son yapılan yasal düzenlemeyle işten çıkarma yasağı ile birlikte ücretsiz izne çıkarma imkânı
verilmesi olumludur. Bunun 15 Mart sonrasında işten çıkarılan ve işsizlik ödeneğinden ve kısa
çalışma ödeneğinden yararlanmayanlara sağlanması da olumlu bir adımdır. Diğer yandan sağlanacak destek mevcut yoksulluk, açlık sınırı göz önüne alındığında ve kısmi çalışma ödeneği ile İşsizlik
Sigortası Fonundan sağlanan destek ile karşılaştırıldığında düşüktür. Devletin ödemeyi taahhüt
ettiği tutar 1.177-TL’dir. 2020 için belirlenen asgari ücret ise 2.324-TL’dir. Asgari ücretin bile yetersizliği tartışılırken 1.177-TL’nin çok yetersiz olduğu açıktır. İlave olarak, bu desteğin çalışanlara daha
fazla imkân sağlayacak seçeneklerden kaçınma yolu olarak istismar edilmemesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.
FATURALAR ERTELENMELİDİR
Daha önce yaptığımız öneriler içinde yar alan elektrik, su ve doğalgaz faturalarının ertelenmesi uygulaması hayata geçirilmelidir. Faturaların geçen ayların ortalaması şeklinde alınmasının, açık olmayan iş yerleri için sebep olduğu zorluk ve sorunlar giderilmelidir. Açıklanan paketlerde nakit akışı, krediler, vergi ve diğer mali yükler konusunda tedbirler yer almaktadır. Türkiye’de çeklerin ödeme sistemindeki önemi dikkate alındığında, krizden yoğun olarak etkilenen sektörlerdeki firmaların çeklerinin ödemelerinde aksaklıkları önleyecek mekanizmaların geliştirilmesi de önem taşımaktadır. Açıklanan paketlerde nakit akışı, krediler, vergi ve diğer mali yükler konusunda tedbirler yer almaktadır. Türkiye’de çeklerin ödeme sistemindeki önemi dikkate alındığında, krizden yoğun olarak etkilenen sektörlerdeki firmaların çeklerinin ödemelerinde aksaklıkları önleyecek mekanizmaların geliştirilmesi de önem taşımaktadır. Üreticilerimizin bahar ve yaz dönemi için dikim yapacakları bugünlerde, Bakanlıkça Tarım Kredi Kooperatiferi ve diğer üretici birlikleri üzerinden tohum, ilaç, gübre, elektrik ve akaryakıt gibi girdiler için destekler artırılarak sürdürülmeli ve ödemeleri de geciktirilmemelidir. Üretici ve gıda sanayi ciddi bir mali darboğazda. Çiftçiler hâlen geçen yılın üretiminin desteklerini tam olarak alamadılar. Dolayısıyla 2019 yılı destekleme ödemelerinin tamamı acilen ödenmeli, 2020 destekleri avans olarak verilmelidir. Çiftçilerimizin borçlarını geri ödeme konusunda ilave kolaylıklara gidilmelidir. Tarımsal işletmelere kolay erişilebilir, ipoteksiz, KGF benzeri faizsiz ya da çok düşük faizli ve kredi taksit ödemelerinin bir üretim sezonu sonrası başlayacağı biçimde tarımda “Üretime Devam Kredisi” hızla hayata geçirilmelidir.
Ülke ekonomisinde önemli bir yeri olan, yüzlerce yan sektöre iş hacmi yaratan ve önemli bir istihdam kaynağı olan sektörün ciddi anlamda desteklenmesi gerekmektedir. Demokrasi ve Atılım Partisi olarak aşağıdaki önlemlerin ivedilikle hayata geçirilmesini öneriyoruz:
Tüm sektörün (otel, acente, havayolu şirketleri) mevcut borçlarının yapılandırarak minimum 36 ay olacak şekilde uzun vadeye yayılmalıdır. Turizm çalışanlarının işsiz kalmaması ve kalifiye işgücünün kaybedilmemesi açısından yıl sonuna kadar devlet tarafından ücret desteği sağlanmalıdır.
Turizme ilişkin tüm vergi, stopaj, ecrimisil bedelleri yıl sonuna kadar alınmamalıdır.
Seyahat acentalarının önceden ödemiş olduğu havayolu bilet, tren, konaklama ve benzeri ödemelerinin iptaller nedeniyle iadeleri sağlanmalıdır.(Hanifi Eker)
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve kurmayları tarafından hazırlanan ekonomik çözüm önerilerinin yer aldığı dosyayı, Adalet eski Bakanı ve DEVA Partisi Genel Sekreterİ Sadullah Ergin , Hatay halkıyla paylaştı.
Ergin şu açıklamalara yer verdi, “Ülkemizde koronavirüs salgının ortaya çıkmasının hemen ardından 17 Mart 2020 tarihinde bir basın açıklaması yaparak salgının özellikle ekonomimiz üzerindeki etkilerini sınırlandırmaya yönelik önerilerimizi kamuoyu ile paylaşmıştık.
Bu çerçevede, krizle mücadelede en temel önceliğin, insanımızın sağlığının ve yaşam hakkının korunması olması gerektiğini vurgulamıştık. Bu krizle mücadelede hayatlarını risk altına atarak çok zor koşullarda
ve büyük fedakârlıklarla çalışan sağlık personelinin yaşamlarının korunması, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, maddi ve manevi her türlü ihtiyaçlarının süratle karşılanmasının da en temel önceliklerden birisi olması gerektiğinin altını çizmiştik.
Geçen bir ay içerisinde Hükümet ve ilgili kurumlar krizle mücadeleye ilişkin tedbirlerini açıkladılar. Son olarak, 16 Nisan 2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen 18 maddelik bir yasa ile ilave tedbirler yürürlüğe konuldu.
ÖNERDİĞİMİZ MADDELERİN YER ALMASI MUTLULUK VERİCİ
Likiditeye erişim, kredi kanallarının açık tutulması, firmalar üzerindeki mali yükümlülüklerin ertelenmesi,
İşsizlik Fonu imkânlarının ve kısa çalışma ödeneğinin kullanılması gibi önerdiğimiz tedbirlerin bir bölümünün hükümet ve diğer kurumlarca açıklanan paketlerin içinde yer alması memnuniyet vericidir.
Ancak, açıklanan paketler doğru alanlara odaklanma ve büyüklük bakımından oldukça yetersiz kalmıştır.
Hükümetin açıkladığı paketin Millî gelire oranı (yüzde 2) diğer ülkelerin açıkladığı tedbirlerle karşılaştırıldığında oldukça düşük düzeydedir. Üstelik bunun önemli bir kısmı nakit ve gerçek anlamda destek değildir. Emekli ikramiyeleri gibi zaten yapılacak ödemelerin destek kapsamında sayılması doğru değildir. Açıklanan pakette konut alımında kredilendirme oranının artırılması, uçak biletlerindeki KDV oranın düşürülmesi gibi krizle mücadelede etkisi önemsiz veya çelişkili tedbirlerin yer alması Hükümetin konuya yaklaşımına ve alınan diğer tedbirlere olan güveni sarsmıştır. Türkiye’de ekonomik tedbirler parça parça açıklanmaktadır. Ekonomik tedbirlerin başta ilgili sivil toplum örgütleri, akademik dünya olmak üzere toplumun bütün kesimleri ile istişare yaparak bütün hâlinde planlanması ve bir zaman çizelgesi dâhilinde uygulanacak desteklerin aşama ve paketleri kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Tedbirler sektörel ayrım gözetilmeksizin bütün sektörler ve işletmeler için yapılmalıdır.
Zira krizden birkaç sektör hariç bütün sektörler farklı düzeyde de olsa etkilenmekte olup bütün sektörlerin ve en küçüğünden en büyüğüne tüm işletmelerimizin ayakta kalmaları birinci önceliğimiz olmalıdır.
Bu krizle mücadelede likidite, kredi ve vergi erteleme önlemleri önemli olmakla birlikte, krizin sadece bu önlemlerle aşılamayacağı açıktır.Bu krizin ekonomi üzerindeki etkileri ile mücadelede en temel öncelik iş, istihdam ve gelir kayıplarının
önüne geçmek olmalıdır. Bu çerçevede:
İşsizlik Fonundan yararlanma ile kısa çalışma ödeneğinden yararlanma koşulları ve yaralanma süresi ile
yararlanma miktarlarında ilave esnekliklere gidilmelidir.
Mevcut şartları taşımayanlar ile istihdama yeni girmiş kişilerin istihdamının korunabilmesi ve
çalışanların gelir kaybını önlemesi açısından kısa çalışma ödeneği yararlanma şartları işsizlik
sigortası şartlarından ayrılmalıdır.
Kısa çalışma ödeneğinde yararlanılacak miktarın alt sınırın (işçinin son on iki aylık maaş ortalamasının yüzde 60’ı) ilk üç ay için yüzde 100’e sonraki üç ay için yüzde 80’e çıkarılmalıdır.
Kısa çalışma yapılan süre işsizlik ödeneğinden mahsup edilmemelidir. Mevcut uygulamada bu
durumu belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkilidir. Kişinin hak kaybına uğramaması için kısa çalıma
ödeneğinden yararlanılan sürelerin işsizlik ödeneğinden mahsup edilmemesi sağlanmalıdır.
Son yapılan yasal düzenlemeyle işten çıkarma yasağı ile birlikte ücretsiz izne çıkarma imkânı
verilmesi olumludur. Bunun 15 Mart sonrasında işten çıkarılan ve işsizlik ödeneğinden ve kısa
çalışma ödeneğinden yararlanmayanlara sağlanması da olumlu bir adımdır. Diğer yandan sağlanacak destek mevcut yoksulluk, açlık sınırı göz önüne alındığında ve kısmi çalışma ödeneği ile İşsizlik
Sigortası Fonundan sağlanan destek ile karşılaştırıldığında düşüktür. Devletin ödemeyi taahhüt
ettiği tutar 1.177-TL’dir. 2020 için belirlenen asgari ücret ise 2.324-TL’dir. Asgari ücretin bile yetersizliği tartışılırken 1.177-TL’nin çok yetersiz olduğu açıktır. İlave olarak, bu desteğin çalışanlara daha
fazla imkân sağlayacak seçeneklerden kaçınma yolu olarak istismar edilmemesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.
FATURALAR ERTELENMELİDİR
Daha önce yaptığımız öneriler içinde yar alan elektrik, su ve doğalgaz faturalarının ertelenmesi uygulaması hayata geçirilmelidir. Faturaların geçen ayların ortalaması şeklinde alınmasının, açık olmayan iş yerleri için sebep olduğu zorluk ve sorunlar giderilmelidir. Açıklanan paketlerde nakit akışı, krediler, vergi ve diğer mali yükler konusunda tedbirler yer almaktadır. Türkiye’de çeklerin ödeme sistemindeki önemi dikkate alındığında, krizden yoğun olarak etkilenen sektörlerdeki firmaların çeklerinin ödemelerinde aksaklıkları önleyecek mekanizmaların geliştirilmesi de önem taşımaktadır. Açıklanan paketlerde nakit akışı, krediler, vergi ve diğer mali yükler konusunda tedbirler yer almaktadır. Türkiye’de çeklerin ödeme sistemindeki önemi dikkate alındığında, krizden yoğun olarak etkilenen sektörlerdeki firmaların çeklerinin ödemelerinde aksaklıkları önleyecek mekanizmaların geliştirilmesi de önem taşımaktadır. Üreticilerimizin bahar ve yaz dönemi için dikim yapacakları bugünlerde, Bakanlıkça Tarım Kredi Kooperatiferi ve diğer üretici birlikleri üzerinden tohum, ilaç, gübre, elektrik ve akaryakıt gibi girdiler için destekler artırılarak sürdürülmeli ve ödemeleri de geciktirilmemelidir. Üretici ve gıda sanayi ciddi bir mali darboğazda. Çiftçiler hâlen geçen yılın üretiminin desteklerini tam olarak alamadılar. Dolayısıyla 2019 yılı destekleme ödemelerinin tamamı acilen ödenmeli, 2020 destekleri avans olarak verilmelidir. Çiftçilerimizin borçlarını geri ödeme konusunda ilave kolaylıklara gidilmelidir. Tarımsal işletmelere kolay erişilebilir, ipoteksiz, KGF benzeri faizsiz ya da çok düşük faizli ve kredi taksit ödemelerinin bir üretim sezonu sonrası başlayacağı biçimde tarımda “Üretime Devam Kredisi” hızla hayata geçirilmelidir.
Ülke ekonomisinde önemli bir yeri olan, yüzlerce yan sektöre iş hacmi yaratan ve önemli bir istihdam kaynağı olan sektörün ciddi anlamda desteklenmesi gerekmektedir. Demokrasi ve Atılım Partisi olarak aşağıdaki önlemlerin ivedilikle hayata geçirilmesini öneriyoruz:
Tüm sektörün (otel, acente, havayolu şirketleri) mevcut borçlarının yapılandırarak minimum 36 ay olacak şekilde uzun vadeye yayılmalıdır. Turizm çalışanlarının işsiz kalmaması ve kalifiye işgücünün kaybedilmemesi açısından yıl sonuna kadar devlet tarafından ücret desteği sağlanmalıdır.
Turizme ilişkin tüm vergi, stopaj, ecrimisil bedelleri yıl sonuna kadar alınmamalıdır.
Seyahat acentalarının önceden ödemiş olduğu havayolu bilet, tren, konaklama ve benzeri ödemelerinin iptaller nedeniyle iadeleri sağlanmalıdır.(Hanifi Eker)