Eskiden hiç korku yoktu mesela, oyun oynarken annemiz çağırınca gecikme korkusundan başka, eve gelince de “ellerini yıka, üstünü değiştir çabuk’’ stresli bir anne sesi yoktu, çeşit çeşit yemekler de yoktu, ayrı ayrı tabaklar da, pahalı kaşık çatallar, desenli peçeteler de yoktu. Ayrı tabaktan yenmezdi, çünkü aynı tabaktan yemeği yemek büyüklerimize göre bereketti. Bu kadar süs püs yoktu ama huzur vardı, sıcaklık bereket vardı, yemeğini bitirince de karşıdaki yatakta uyuyup kalma mutluluğunu, babamızın paltosu tamamlardı, hele ki ona sinmiş o güven ve güç kokusu yok mu, hiçbir pahalı eşya onun bir ipliği bile olamaz. Tüm dünya markaları bir araya gelse yine o paltoyu tasarlayamaz. Eski evimizi, baba ocağını hiç kimse inşa edemez. Şimdi büyük binalarda oturuluyor ama ne sıcaklık ne huzur var, herkesin marka delisi olduğu günümüzde bana Hz. Mevlana’nın sözünü hatırlatıyor “Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok, nice elbiseler gördüm içinde insan yok’’ diye. Eskiden şarkılar bile bu kadar acıtmazdı bizi, kardeşlik satılmazdı, kimse çok küsmezdi, insanlar öldürülmezdi, dostluk kutsaldı… Eskiden Ramazanlar bolluk içinde olmazdı pek hazırlık yapılırdı tabi ama ne varsa onla tutulurdu oruç, ne huzur doluydu o Ramazanlar, şimdi sofralarda bir kuş sütü eksik yine de lezzet yok…
Yazarlar
Yayınlanma: 05 Nisan 2019 - 16:57
Değerlerimiz 2
Eskiden hiç korku yoktu mesela, oyun oynarken annemiz çağırınca gecikme korkusundan başka, eve gelince de “ellerini yıka, üstünü değiştir çabuk’’ stresli bir anne sesi yoktu, çeşit çeşit yemekler de y
Yazarlar
05 Nisan 2019 - 16:57