6 Şubat depremleri sonrasında konutlarının ağır hasarlı olduğu tespit edilen depremzedeler DASK’a başvuru yapmış ve bir kısım ödeme almışlardı.
Ancak bu ödemelerin 25 Kasım 2022 tarihinde yayımlanan yeni tarife üzerinden değil, eski tarife üzerinden yapılması sebebiyle birtakım uyuşmazlıklar yaşanmıştı. Bu uyuşmazlıkların yargıya taşınması sonucu hukuk dünyası ikiye ayrılmış ve konuya ilişkin birçok görüş gündeme gelmişti. Yargıya yansıyan davalardan birinin temyiz edilmesi sonrası Yargıtay, bu konudaki ilk incelemesini tamamlayarak kararını verdi. Ancak bu karar yalnızca depremzedeleri hayal kırıklığına uğratmakla kalmadı, aynı zamanda gerekçesiz ve dayanaksız olması ile hukukçuları da belirsizlik içerisinde bıraktı. Konuyla ilgili Avukat Çağdaş Karaoğlan, açıklamalarda bulundu.
IŞIK TUTACAK YETERLİLİKTE DEĞİL
Kararın emsal dosyalar için ışık olması gerektiğini, bu sebeple birçok avukatın ve vatandaşın emsal karar beklediğini belirten Karaoğlan, “Yargıtay tarafından verilen karar maalesef uyuşmazlığın esasını açıklığa kavuşturur nitelikte olmamıştır. Kararın gerekçesinde ne tarife değişikliğinin ilgililere yazılı olarak bildirilmediğine ilişkin, ne de DASK faaliyet raporlarında ek prim alınmaksızın güncel tarifenin uygulanacağına dair duyuruların yanıltıcı nitelikte olduğuna ilişkin hiçbir hususa değinilmemiştir. Bu hali ile karar, zaten mağdur olan depremzedeleri bir kez daha mağdur etmekle kalmamış, hukuki açıdan da tatmin edici olmaktan çok uzak kalmıştır” dedi. Kararda DASK tarafından yayımlanan önceki yıllara ait faaliyet raporlarında ek prim ödenmeksizin güncel tarifenin uygulanacağının açıkça belirtilmesi, güncel tarifenin yayımlandığı resmi gazetede dahi ek prim alınması gerektiğine dair hiçbir bilgilendirmede bulunulmaması, Türk Ticaret Kanununda yer alan açık düzenlemeye rağmen ek prime ilişkin yazılı bildirimde bulunulmaması gibi birçok hususun değerlendirilmediğini, bu sebeple de kararın son derece yetersiz ve üzücü olduğunu belirten Karaoğlan, “Yine aynı doğrultuda verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararında da davacıya sms (kısa mesaj) ile bilgilendirme yapılmış olduğundan bahisle ret kararı verildiğine değinen Karaoğlan, kısa mesajın davacıya ait numaraya gönderilip gönderilmediği, mesajın ulaşıp ulaşmadığının dahi incelenmeden bu şekilde karar verilmesinin de son derece hatalı olduğunun altını çizdi. DASK tarafından, daha evvel kazanılmış ve kesinleşmiş olan davalar için yapılması gereken ödemeler konusunda da Yargıtay Kararının beklendiği açıklanmıştı. Bu haliyle daha evvel kesinleşmiş olan kararlar hakkında başkaca bir kanun yolu bulunmadığından, bu davalara ilişkin ödemelerin de yapılmaya başlanacağı öngörülüyor. DASK’ın saygın bir devlet kurumu olduğunu belirten Avukat Karaoğlan, mevcut ödemeler konusunda da hak sahiplerinin müsterih olması gerektiğini, gecikmeler olsa dahi kararlara uyulmaması gibi bir durumun mümkün olmadığını sözlerine ekledi.
Haber: Hasan YETMEZ
ABDULVAHİT GÜRASLAN