Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Sistem oturdukça Türkiye Yüzyılı inşası hız kazanacak”Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin 7’nci yılına dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, 2018 yılında yürürlüğe giren yeni sistemin, geçen zaman içinde kökleşmeye başladığını ve bu sürecin Türkiye'nin hedeflerine ulaşmasında belirleyici olacağını ifade etti. Peki, bu sistem gerçekten Türkiye’yi daha hızlı ve etkin yönetebilen bir yapıya mı dönüştürdü?
Cumhurbaşkanı, açıklamasında özellikle sistemin kriz dönemlerinde gösterdiği performansa vurgu yaptı. Pandemi, depremler, bölgesel savaşlar ve sel felaketleri gibi olağanüstü süreçlerde, hızlı karar alma ve uygulama kabiliyetinin bu yönetim modelinin avantajlarından biri olduğunu dile getirdi. Ancak kamuoyunun aklında şu soru var: Sistemin bu tür acil durumlarda etkinliği sürdürülebilir mi ve kurumlar arası koordinasyon gerçekten sağlam mı?“Türkiye Yüzyılı” hedefinin altını çizen Erdoğan, bu vizyonun sadece bir söylem değil, yapısal dönüşümle desteklenen bir inşa süreci olduğunu belirtti. Yeni sistemin oturdukça bu dönüşümün daha da hızlanacağını söyledi. Ancak toplumun bir kesimi şu soruyu sormaya devam ediyor: Türkiye Yüzyılı sadece siyasi bir vizyon mu, yoksa tüm toplumsal kesimlerin dâhil olduğu kapsayıcı bir kalkınma planı mı?Erdoğan, sistemin halk tarafından 2017 referandumu ile onaylandığını, 2023 seçimlerinin de bu onayı tazelediğini ifade etti. Eski parlamenter sisteme dönüş taleplerini ise “geçmişin başarısız hatıraları” olarak tanımladı. Peki, muhalefetin parlamenter sisteme dönüş önerileri neden toplumun bir kesiminde hâlâ karşılık buluyor?Son olarak, Erdoğan sistemin eksik yönlerine karşı kapalı olmadıklarını belirtti. "Devletin millete daha iyi hizmet etmesi için tüm fikir ve önerilere açığız," dedi. Bu açıklama, sistemin revizyonuna mı, yoksa reformlara açık bir sürece mi işaret ediyor? Eleştiriler ne ölçüde dikkate alınacak, uygulamaya ne zaman yansıyacak?Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları, hem destekleyenler hem de eleştirenler açısından yeni soruları da beraberinde getirdi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ikinci dönemi, Türkiye siyaseti açısından yalnızca bir yönetim modeli değil, aynı zamanda toplumsal uzlaşının nasıl sağlanacağına dair önemli bir sınav niteliği taşıyor.ABDULVAHİT GÜRASLAN
