İYİ Parti Hatay Milletvekili Şefik Çirkin, Suriye'de yaşanan insanlık dramına ve Türkiye'nin milli güvenliğine olan etkilerine dikkat çekerek önemli açıklamalarda bulundu. Çirkin, Türkiye'nin Hatay ili başta olmak üzere bölgedeki acıları derinden hissettiğini vurgulayarak, özellikle Alevi vatandaşların bu süreçten en fazla etkilenen topluluklardan biri olduğunu belirtti.
Şefik Çirkin, yaptığı konuşmada, Suriye'de yıllardır devam eden iç savaşın kadın, çocuk, yaşlı ve genç demeden insanlık dışı katliamlara sahne olduğunu ifade etti. Yakın tarihimizin en vahşi katliamlarından birinin Suriye'de yaşandığını hatırlatan Çirkin, Türkiye'nin bu durumdan hem insani hem de güvenlik açısından doğrudan etkilendiğini vurguladı. Hatay'ın bu acıyı en derinden hisseden illerden biri olduğunu belirten Çirkin, "Kendi içimizde yaşayan yaklaşık 400 bin nüfusa sahip Alevi kardeşlerimizin bu savaş mağdurlarıyla akrabalık bağları bulunmaktadır" dedi.
SURİYE MESELESİNE FARKLI PERSPEKTİFTEN BAKILMALI
Çirkin, bazı çevrelerin Suriye krizini değerlendirirken kullandıkları dile ve bakış açılarına dikkat çekti. "Bazı kesimlerin daha söze başlarken olayları, rejim kalıntılarının ve rejim artıklarının Suriye güvenlik güçlerine saldırısıyla başlattığını görüyoruz. Bu, aslında Suriye güvenlik güçlerini temize çıkarmaya çalışan bir üsluptur ve yanlıştır" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin kırk yıldır PKK terörüyle mücadele ettiğini hatırlatan Çirkin, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne zaman askerine saldırıldığı zaman halka saldırmış, halkı katletmiştir? Böyle bir devlet olabilir mi?" diye sordu. Çirkin, "Evet, Suriye’de rejim kalıntıları olabilir, buna katılıyoruz. Ancak şu an Suriye'yi yönetenlerin kimlerin kalıntısı olduğu da sorgulanmalıdır. Bunlar da kafa kesen, kol kesen IŞİD ve El Kaide'nin kalıntıları değil mi?" diyerek konunun farklı bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğini vurguladı.
MİLLİ BİRLİK VE ALEVİ VATANDAŞLARA DESTEK ÇAĞRISI
Şefik Çirkin, Türkiye’nin iç barışının sağlanması gerektiğine ve bu süreçte Alevi vatandaşlara yönelik ayrımcı söylemlerden kaçınılması gerektiğine dikkat çekti. "Burada yaşanan acılar, vatandaşlarımızın akrabalarının acılarıdır ve bizler de onların acılarını paylaşmalıyız" diyen Çirkin, bazı basın mensuplarının ve yazarların Alevi vatandaşlara yönelik hakaret içerikli ifadeler kullandığını belirtti.
"Türk milleti Alevi kardeşlerini kucaklayacaksa bugün kucaklamalıdır. Bugün değilse ne zaman? İç barış nasıl sağlanacak? Sadece PKK ile barış yaparak mı? Aleviler de bizim insanımız değil mi?" diyerek Alevi vatandaşların dışlanmasının yanlış olduğunu dile getirdi. "Onları tahrik etmeye çalışanları kınamakla beraber, onları kucaklamak daha mantıklı, insani ve milli bir duruş değil midir?" ifadeleriyle çağrıda bulundu.
TARİHİ BİR HATIRLATMA: 1938 HATAY REFERANDUMU
Konuşmasının sonunda Çirkin, Hatay'ın Türkiye’ye katılım sürecinde Alevi vatandaşların oynadığı kritik rolü hatırlattı. 1938 yılında yapılan Hatay Referandumu’nda Fransız yetkililerin toplumu bölmek için "Alevi, Sünni, Hristiyan, Türkmen, Arap" şeklinde ayrıştırıcı ifadeler kullandığını belirtti. "Alevi vatandaşlarımıza, 'Siz Alevi değilsiniz, Hristiyan’sınız' diyerek baskı yapıldı. Vaatlerde bulunuldu, yeter ki kendilerini Hristiyan olarak yazdırsınlar. Ancak Aleviler, ‘Asla, biz elhamdülillah Müslümanız, ancak Aleviyiz’ diyerek Türkiye lehine oy kullandılar" diyerek, Alevi vatandaşların vatanseverliğini ve tarih boyunca gösterdikleri milli duruşu vurguladı. "O dönem Alevi kardeşlerimizin verdiği destek sayesinde Hatay önce bağımsız bir devlet oldu, ardından Türkiye’ye katıldı. Bugün Alevi vatandaşlarımızın vatanseverliğini sorgulayanların Fransızlardan ne farkı kaldı?" diye soran Çirkin, hükümetin konuya sadece sözlü kınamalarla değil, ciddi tedbirlerle yaklaşması gerektiğini ifade etti.
Haber: Ahmet YETİŞEN
ABDULVAHİT GÜRASLAN
