Ölüm, kendisinden kaçan, korkan ve öleceğini hiç düşünmeyen herkese, kısacası bütün insanlara gelecektir. Ancak Allah’tan uzak yaşayan insanlarla, iman eden insanların ölüm anında yaşayacakları olaylar çok farklı olacaktır. İman etmeyenler hiç beklemedikleri bir anda ölümle yüz yüze gelince büyük bir korkuya kapılacaklar ve canları büyük bir acıyla alınacaktır. İnkar eden insanların canlarının alınışı Kuran’da şöyle tarif edilmektedir:
Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak? Muhammed Suresi, 27
Çok kısa süren dünya hayatının ardından ahirete giden inkarcıların şaşkınlığı da aynı olacaktır. Çok uzun süreceğini zannettikleri dünya hayatı onları aldatmıştır. Daha uzun yıllar yaşayacaklar ve ölüm onlara çok uzak gibi bir hisse kapılmışlardır. Oysa ölümlerinin ardından diriltildiklerinde, dünyada aslında çok az bir süre kaldıklarını anlayacaklardır. Bu durum Kuran’da şöyle anlatılır:
Dedi ki: “ Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız? “
Dedi ki: “ Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor.”
Dedi ki: “ Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz”
Müminun Suresi, 112-114
Bu kişi ahirette, Allah’ın emir ve yasaklarından yüz çevirerek, hırsla elde etmek için uğraştığı herşeyin önemini yitirdiğini görür. Hayatı boyunca en çok değer verdiği ailesi, arkadaşları, kariyeri, arabası, evi, hepsi tamamen değersizleşir. Bu durumda inkar eden kişi tüm hayatını boşa geçirdiğini ve Allah’ı hoşnut etmek için hiçbir şey yapmadığını fark ederek müthiş bir pişmanlık duyar. Korku ve pişmanlık içinde azaptan kurtulabilmek için çareler arar ve kendi çocuğu da dahil olmak üzere bütün sevdiklerini feda etmek ister. Allah Kuran’da, iman etmeyen insanın kıyamet gününde içinde bulunduğu ruh halini şöyle tarif etmektedir:
(Böyle bir günde) Hiçbir yakın dost bir yakın dostu sormaz. Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir suçlu-günahkar, o günün azabına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek ister; kendi eşini ve kardeşini, ve onu barındıran aşiretini de; yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa. Hayır; (hiçbiri kabul edilmez). Doğrusu o (cehennem), cayır cayır yanmakta olan ateştir. Mearic Suresi, 10-15
Ayette açıkça ifade edildiği gibi inkar eden insan, azaptan kurtulmak için, canını verecek kadar çok sevdiği yakınlarını, tutkuyla bağlı olduğu tüm dünya nimetlerini vermek isteyecektir. Ancak dünyada sahip olduklarının kendisine bir yararı olmayacak, sonsuza kadar kalmak üzere cehennem halkı arasına katılmaktan kurtulamayacaktır. Allah’ın sınırlarını çiğneyerek yaşamış insanların sonsuz yurtları, maddi ve manevi türlü acılar tadacakları cehennemdir. Kendisini yaratan ve ona ‘işitme, görme duyuları ve kalp’ veren Allah’a karşı, hayatını nankörlük ve isyan içinde geçiren kimse, bu büyük suçun karşılığında büyük ve sonsuz azabı hak etmiştir. Allah sonsuz adildir ve adaletinin gereği olarak cehennemi yaratmıştır.
İman etmeyen insanlar, cehennemden hayali bir kavrammış gibi ya espriyle, ya da fıkralarda söz ederler. Oysa cehennem asla hayali bir kavram değildir, bu dünyadan daha gerçektir. Çünkü dünya sonunda yok olacaktır, oysa cehennem sonsuza kadar sürecektir. Bu insanlar, Allah’ın üstün gücünü kavrayamadıkları için öldükten sonra kendilerini bekleyen bu azabın şiddetini düşünmezler. Oysa bu azabın şiddeti Kuran’ın pek çok ayetinde tarif edilmektedir.
Hesaba çekildikten sonra, defterlerini sol yanlarından alanlar, cehenneme ‘bölük bölük’ sevkedilirler. Yüzüstü sürüklenerek ve aşağılanarak cehenneme girerler ve kazandıkları günahların derecesine göre değişik azap tabakalarına yerleştirilirler.
Cehennemdekiler dehşet veren görüntüler görürler, korkunç uğultular, inlemeler duyarlar, en iğrenç kokuları algılarlar, en tiksinti verici tadları ve en dayanılmaz acıları hissederler, yanar, şiddetli acılar içinde kıvranır, bir türlü ölmezler. Ve azap hiç ‘hafifletilmez’.
“Artık o gün hiç kimse (Allah’ın) vereceği azab gibi azablandıramaz. Onun vuracağı bağı hiç kimse vuramaz.” Fecr Suresi,25-26
Sonsuz adalet sahibi Yüce Allah Kuran’da, Cennetten, Rablerinden korkup sakınanlar için bir şölen olarak söz ettiği gibi, cehennemden de şölen olarak söz eder. Bu, inkar edenler için hazırlanmış gerçekten hayal edilemeyecek kadar görkemli bir şölendir. Dünya hayatının sona ermesi, hesap gününde kurulan terazide dünyada yaptıkları amellerin karşılığı olarak kötülüklerin ağır gelmesi ve imtihanın kaybedilmesinin şölenidir bu!.Vakıa Suresinin 56 ve 93. Ayetlerinde bu şölen şöyle ifade edilir;
“İşte bu, onların din (hesap ve ceza) gününde şölenleridir.” (Vakıa Suresi, 56)
“Artık (onun için) alabildiğine kaynar sudan bir şölen vardır.” (Vakıa Suresi, 93)
Cehennemde manevi azaplar da vardır. Aşağılanma, horlanma, rezil olma, çaresizlik ve pişmanlık. Kendini Allah’a teslim eden ve sadece O’nun rızasını ve rahmetini arayan insanlar dışında kalan herkes ahirette büyük bir pişmanlık yaşayacaktır. Ve bu pişmanlığın asla telafisi de olmayacaktır.
Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak? Muhammed Suresi, 27
Çok kısa süren dünya hayatının ardından ahirete giden inkarcıların şaşkınlığı da aynı olacaktır. Çok uzun süreceğini zannettikleri dünya hayatı onları aldatmıştır. Daha uzun yıllar yaşayacaklar ve ölüm onlara çok uzak gibi bir hisse kapılmışlardır. Oysa ölümlerinin ardından diriltildiklerinde, dünyada aslında çok az bir süre kaldıklarını anlayacaklardır. Bu durum Kuran’da şöyle anlatılır:
Dedi ki: “ Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız? “
Dedi ki: “ Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor.”
Dedi ki: “ Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz”
Müminun Suresi, 112-114
Bu kişi ahirette, Allah’ın emir ve yasaklarından yüz çevirerek, hırsla elde etmek için uğraştığı herşeyin önemini yitirdiğini görür. Hayatı boyunca en çok değer verdiği ailesi, arkadaşları, kariyeri, arabası, evi, hepsi tamamen değersizleşir. Bu durumda inkar eden kişi tüm hayatını boşa geçirdiğini ve Allah’ı hoşnut etmek için hiçbir şey yapmadığını fark ederek müthiş bir pişmanlık duyar. Korku ve pişmanlık içinde azaptan kurtulabilmek için çareler arar ve kendi çocuğu da dahil olmak üzere bütün sevdiklerini feda etmek ister. Allah Kuran’da, iman etmeyen insanın kıyamet gününde içinde bulunduğu ruh halini şöyle tarif etmektedir:
(Böyle bir günde) Hiçbir yakın dost bir yakın dostu sormaz. Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir suçlu-günahkar, o günün azabına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek ister; kendi eşini ve kardeşini, ve onu barındıran aşiretini de; yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa. Hayır; (hiçbiri kabul edilmez). Doğrusu o (cehennem), cayır cayır yanmakta olan ateştir. Mearic Suresi, 10-15
Ayette açıkça ifade edildiği gibi inkar eden insan, azaptan kurtulmak için, canını verecek kadar çok sevdiği yakınlarını, tutkuyla bağlı olduğu tüm dünya nimetlerini vermek isteyecektir. Ancak dünyada sahip olduklarının kendisine bir yararı olmayacak, sonsuza kadar kalmak üzere cehennem halkı arasına katılmaktan kurtulamayacaktır. Allah’ın sınırlarını çiğneyerek yaşamış insanların sonsuz yurtları, maddi ve manevi türlü acılar tadacakları cehennemdir. Kendisini yaratan ve ona ‘işitme, görme duyuları ve kalp’ veren Allah’a karşı, hayatını nankörlük ve isyan içinde geçiren kimse, bu büyük suçun karşılığında büyük ve sonsuz azabı hak etmiştir. Allah sonsuz adildir ve adaletinin gereği olarak cehennemi yaratmıştır.
İman etmeyen insanlar, cehennemden hayali bir kavrammış gibi ya espriyle, ya da fıkralarda söz ederler. Oysa cehennem asla hayali bir kavram değildir, bu dünyadan daha gerçektir. Çünkü dünya sonunda yok olacaktır, oysa cehennem sonsuza kadar sürecektir. Bu insanlar, Allah’ın üstün gücünü kavrayamadıkları için öldükten sonra kendilerini bekleyen bu azabın şiddetini düşünmezler. Oysa bu azabın şiddeti Kuran’ın pek çok ayetinde tarif edilmektedir.
Hesaba çekildikten sonra, defterlerini sol yanlarından alanlar, cehenneme ‘bölük bölük’ sevkedilirler. Yüzüstü sürüklenerek ve aşağılanarak cehenneme girerler ve kazandıkları günahların derecesine göre değişik azap tabakalarına yerleştirilirler.
Cehennemdekiler dehşet veren görüntüler görürler, korkunç uğultular, inlemeler duyarlar, en iğrenç kokuları algılarlar, en tiksinti verici tadları ve en dayanılmaz acıları hissederler, yanar, şiddetli acılar içinde kıvranır, bir türlü ölmezler. Ve azap hiç ‘hafifletilmez’.
“Artık o gün hiç kimse (Allah’ın) vereceği azab gibi azablandıramaz. Onun vuracağı bağı hiç kimse vuramaz.” Fecr Suresi,25-26
Sonsuz adalet sahibi Yüce Allah Kuran’da, Cennetten, Rablerinden korkup sakınanlar için bir şölen olarak söz ettiği gibi, cehennemden de şölen olarak söz eder. Bu, inkar edenler için hazırlanmış gerçekten hayal edilemeyecek kadar görkemli bir şölendir. Dünya hayatının sona ermesi, hesap gününde kurulan terazide dünyada yaptıkları amellerin karşılığı olarak kötülüklerin ağır gelmesi ve imtihanın kaybedilmesinin şölenidir bu!.Vakıa Suresinin 56 ve 93. Ayetlerinde bu şölen şöyle ifade edilir;
“İşte bu, onların din (hesap ve ceza) gününde şölenleridir.” (Vakıa Suresi, 56)
“Artık (onun için) alabildiğine kaynar sudan bir şölen vardır.” (Vakıa Suresi, 93)
Cehennemde manevi azaplar da vardır. Aşağılanma, horlanma, rezil olma, çaresizlik ve pişmanlık. Kendini Allah’a teslim eden ve sadece O’nun rızasını ve rahmetini arayan insanlar dışında kalan herkes ahirette büyük bir pişmanlık yaşayacaktır. Ve bu pişmanlığın asla telafisi de olmayacaktır.