“Karar: “Gereği düşünüldü: Şüpheliye atılı bulunan, “Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik Etme” suçunun niteliği, şüphelinin atılı suçu işlediğine… Uçak içi fotoğrafının yayınlanmasının uçak ile irtibatlı kişilerce çekilebileceği… Maddeleri gereğince TUTUKLANMASINA.."
Bildiğiniz gibi son yıllarda Mısır, ülkemizde önemli gündem maddelerinden birisidir. Her seçimin can simididir. Meydanlarda, mitinglerde “Rabia” işaretleri yapılır. Bu işaret o kadar sahiplenilmiştir ki partinin sembolü bile dört parmaktır.
Meydanlarda direnişin sembolü olarak “ahi ente hurrun” ezgisi söylenir, müzikleri çalınır. Darbeci Sisi’ye Eyy! diye başlayan nutuklar atılır.
Bunlar perdede izlediklerimizdir. Bir de perdenin görünmeyen kısmına bakalım: Somali’de yaşayan Müslüman Kardeşler üyesi 29 yaşındaki bir genç, adı: Muhammed Abdulhafız Ahmed Hüseyin. Darbe dönemi suçlamalarıyla hakkında idam cezası verilmiş, buna rağmen kendisi İstanbul havalimanında yakalanıp Mısır’a gönderilmiştir. Muhammed Abdulhafız'ın uçakta elleri arkadan kelepçeli fotoğrafını çektiği iddiasıyla da temizlik işçisi Muhammed Emin Çelik “Halkı Kin Ve Düşmanlığa Alenen Tahrik” suçlamasıyla tutuklandı. Olay burada kapanmamış ve konu ile ilgili kamuoyunda oluşan yoğun tepkiler üzerine “günah keçisi” sekiz polis açığa alınmıştır.
Bu güne kadar kim hangi konuda suç işlemişse cezaevine gönderilirken görüntüleri kendileri çekip servis edince suç değil, ama seçim dönemi “oy kaybına sebebiyet vereceği” düşünülerek, tepkiyle karşılanacakları endişesiyle fotoğraf çekmek suç!
Bu durum ikiyüzlü bir tavrın daniskasıdır. Demek ki artık ülke o kadar özgürlüklerden kısıtlanmış hale geldi ki fotoğraf çekmek bile hapse atılmayı gerektiren bir suç haline geldi.
Yavuz hırsız o kadar baskın ki idama mahkûm bir Müslüman gencin darbeci Sisi’ye iadesi tartışılamaz oldu. Geçmişte Mısır’da darbeye karşı yapılan eylemlerine yönelik saldırılarda hayatını kaybeden Müslüman Kardeşler liderlerinden Muhammed Biltaci'nin 17 yaşındaki kızı Esma'nın ölüm haberini okurken ağlandığını da biliyoruz. Ki gayet insani bir tepkiydi.
Peki, soruyoruz; İdama gönderilen Muhammed için kim gözyaşı dökecek? Her şey oy kaygısına, koltuk sevdasına ve yönetme hırsına dönünce ne hallere geliniyor.
Şimdi; seçim arifesinde yıkama-yağlamacıların bu duruma nasıl bir yorum getireceklerini heyecanla bekliyoruz. Eleştirilerini değil tabi, bu konudaki üstün maharetlerinin ne seviyelere gelmiş olduğunu.
Korkarız, bu adaletsizlikleri, zulümleri yapanların bir gün başlarına aynı şeyler geldiği zaman, kaldırdıkları bu özgürlük haklarının iptali nedeniyle kendilerini savunmak isteyen halk da bu korku ile hiç savunamayacaktır. Bir gün adalet herkese lazım olur!
Bereket, tutuklu serbest bırakıldı. Sevinemiyoruz. Çünkü samimiyetten ziyade kamuoyundan gelen yoğun baskı sonucu yine tribünlere oynandı.
Oysaki ne güzel demişti Hz. Ömer “Adalet mülkün temelidir”.
Yazık!
Bildiğiniz gibi son yıllarda Mısır, ülkemizde önemli gündem maddelerinden birisidir. Her seçimin can simididir. Meydanlarda, mitinglerde “Rabia” işaretleri yapılır. Bu işaret o kadar sahiplenilmiştir ki partinin sembolü bile dört parmaktır.
Meydanlarda direnişin sembolü olarak “ahi ente hurrun” ezgisi söylenir, müzikleri çalınır. Darbeci Sisi’ye Eyy! diye başlayan nutuklar atılır.
Bunlar perdede izlediklerimizdir. Bir de perdenin görünmeyen kısmına bakalım: Somali’de yaşayan Müslüman Kardeşler üyesi 29 yaşındaki bir genç, adı: Muhammed Abdulhafız Ahmed Hüseyin. Darbe dönemi suçlamalarıyla hakkında idam cezası verilmiş, buna rağmen kendisi İstanbul havalimanında yakalanıp Mısır’a gönderilmiştir. Muhammed Abdulhafız'ın uçakta elleri arkadan kelepçeli fotoğrafını çektiği iddiasıyla da temizlik işçisi Muhammed Emin Çelik “Halkı Kin Ve Düşmanlığa Alenen Tahrik” suçlamasıyla tutuklandı. Olay burada kapanmamış ve konu ile ilgili kamuoyunda oluşan yoğun tepkiler üzerine “günah keçisi” sekiz polis açığa alınmıştır.
Bu güne kadar kim hangi konuda suç işlemişse cezaevine gönderilirken görüntüleri kendileri çekip servis edince suç değil, ama seçim dönemi “oy kaybına sebebiyet vereceği” düşünülerek, tepkiyle karşılanacakları endişesiyle fotoğraf çekmek suç!
Bu durum ikiyüzlü bir tavrın daniskasıdır. Demek ki artık ülke o kadar özgürlüklerden kısıtlanmış hale geldi ki fotoğraf çekmek bile hapse atılmayı gerektiren bir suç haline geldi.
Yavuz hırsız o kadar baskın ki idama mahkûm bir Müslüman gencin darbeci Sisi’ye iadesi tartışılamaz oldu. Geçmişte Mısır’da darbeye karşı yapılan eylemlerine yönelik saldırılarda hayatını kaybeden Müslüman Kardeşler liderlerinden Muhammed Biltaci'nin 17 yaşındaki kızı Esma'nın ölüm haberini okurken ağlandığını da biliyoruz. Ki gayet insani bir tepkiydi.
Peki, soruyoruz; İdama gönderilen Muhammed için kim gözyaşı dökecek? Her şey oy kaygısına, koltuk sevdasına ve yönetme hırsına dönünce ne hallere geliniyor.
Şimdi; seçim arifesinde yıkama-yağlamacıların bu duruma nasıl bir yorum getireceklerini heyecanla bekliyoruz. Eleştirilerini değil tabi, bu konudaki üstün maharetlerinin ne seviyelere gelmiş olduğunu.
Korkarız, bu adaletsizlikleri, zulümleri yapanların bir gün başlarına aynı şeyler geldiği zaman, kaldırdıkları bu özgürlük haklarının iptali nedeniyle kendilerini savunmak isteyen halk da bu korku ile hiç savunamayacaktır. Bir gün adalet herkese lazım olur!
Bereket, tutuklu serbest bırakıldı. Sevinemiyoruz. Çünkü samimiyetten ziyade kamuoyundan gelen yoğun baskı sonucu yine tribünlere oynandı.
Oysaki ne güzel demişti Hz. Ömer “Adalet mülkün temelidir”.
Yazık!