BİRAZ DAHA DİŞİMİZİ SIKACAĞIZ
Ülkenin zor bir süreçten geçtiği hepimizin malumu
Yayınlanma :
10.01.2017 17:28
Güncelleme :
25.11.2025 15:36
Bir taraftan 15 Temmuzda maruz kaldığımız vahşi darbe teşebbüsünün travmasını atlatmaya çalışıyoruz.
Bunun için devlet içerisinde yuvalanmış darbeci veya darbeci sampatizanı olan unsurlardan devlet temizlenmeye çalışılıyor.
Özellikle güvenlik ve yargı camiası içerisine yuvalanmış ve devlet için tehlike unsuru olan bu yapı koğuşturuluyor, devlet yapısından uzaklaştırılıyor.
Karşımızda gizliliği kendine şiar edinmiş ve daha ziyade istihbarat terör örgütü niteliği ağır basan bir yapı var.
Bu yapı hem soğuk savaş taktiklerini çok iyi biliyor, hem de kendisi ve diğer terör unsurlarına kripto güçleri vasıtasıyla istihbarat sağlayarak ülkeyi kaos planlarının hedefi haline getiriyor.
Elbette ki yargı, askeriye ve emniyet içerisinde yapılan bu temizlik faaliyetleri kısa zaman aralıkları içerisinde boşluklar oluşturabilmekte, o boşluklardan Türkiye karşıtları istifade için azami gayret göstermekteler.
Ancak bu temizlik her ne kadar bir takım boşluklar oluştursa da kurumların kendine güvenini arttırmış, başarısını da geçmişe oranla katlamasını bilmiştir.
Bir taraftan Fırat Kalkanı harekatıyla kendimize yeni güvenlik alanları açmakta, diğer taraftan içteki saldırılara ve terör eylemlerine karşı mukavemet gücümüzü artırmaktayız.
Bu kadar saldırı gelişmiş bir Avrupa ülkesinin başına gelseydi acaba kaç tanesi kendinde dayanma gücü bulabilirdi.
Ben bu durumu devrim sonrası İran’ın durumuna benzetiyorum.
Henüz devrim yeni yapılmış, İran’da ordu dağılmış ve ABD Büyük şeytan ilan edilmiştir.
Yıllarca İran’ın şah döneminde etinden ve sütünden yararlandığı, petrolünü sudan ucuz elde ettiği ülke artık ABD karşıtlarının eline geçmiş, kendi büyükelçiliğini bile koruyamaz hale düşmüştür.
Ancak ne hikmetse devrim sonrası birdenbire Halkın Mücahitleri diye bir örgüt peydah olmuş, ülkenin muhtelif yerlerinde üstüste bombalar patlamaya, onlarca canı almaya başlamıştır.
Hiçbir yer masum kalmamış, camiler, toplanma alanları, halkın yoğun olduğu yerler bu terör eylemlerinden nasibini almaya başlamıştır.
Bundan da netice alamayacağını gören İran’dan menfaati kesilen güçler henüz ordusunu oluşturamamış, güvenlik zaafiyeti en üst noktada olan İran’a, bir bahane ile Saddam Hüseyin Irak’ını saldırtmış ve bir milyon insana malolan ve 8 yıl devam eden Irak-İran savaşını başlatmışlardır.
Sonuç ne mi olmuştur?
İran belki o yıllarda çok bedel ödemiş, çok canlar kaybetmiştir.
Ama halkının destek ve birliği sayesinde o günleri atlatmış kendi bağımsızlığını bedel ödeyerek kazanmıştır.
Her ne kadar şimdilerde İran’da karşı devrim kazandığı tartışmaları var isede İran’ın devrim tarihi bizim şu anki Cumhurbaşkanımızın deyimiyle “İstiklal mücadelemize” benzemekte.
Yıllarca Türkiye’nin etinden ve sütünden yararlanan ülkeler bizleri kendimizi yönetir durumda bırakmak istememekteler.
Daha bir süre bombalar patlayabilir, üzerimize vesayeti alan Fetö, Pkk, Pyd ve İşid gibi örgütleri salabilirler.
Birliğimiz ve beraberliğimizi bozmadığımız müddetçe tüm bunlar vız gelir tırıs gider. Gecenin en karanlık vakti aydınlığa en yakın vakittir.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: