6 Şubat depremlerinin ardından Hatay’da, küçük bir mutfakta başlayan umut hikâyesi, bugün Türkiye’nin dört bir yanında sofralara konuk oluyor. Girişimci iş kadını Meltem Meral’ın kurucusu olduğu “Meltemin Evi”, sadece doğal ürünler üreten bir marka değil; aynı zamanda kadın emeğinin, yerel lezzetlerin ve kültürel mirasın taşıyıcısı konumunda.
Deprem sonrası ailesine destek olma amacıyla başlayan bu girişim, kısa sürede büyüyerek adını duyurmayı başardı. Meltemin Evi’nin ürün yelpazesinde katkısız ve geleneksel yöntemlerle üretilen nar ekşisi, zahter, reçeller, ev yapımı salçalar gibi pek çok Hatay lezzeti yer alıyor. Tüm ürünler, el emeğiyle, kadınların alın teriyle hazırlanıyor.
Ancak Meltemin Evi’ni diğerlerinden ayıran en önemli fark, sadece ürün satmıyor oluşu. Marka, adeta bir kültür elçisi gibi çalışıyor. Yüzlerce yıllık tarifleri yaşatıyor, unutulmaya yüz tutmuş mutfak mirasını gün yüzüne çıkarıyor ve kadın emeğini görünür kılıyor. Markanın felsefesini en iyi anlatan söz ise kurucusuna ait:
UMUTLA KURULAN BİR YUVA, DAYANIŞMAYLA BÜYÜYEN BİR MARKA
Meltemin Evi, yalnızca ticari bir başarı değil; aynı zamanda deprem sonrası toparlanma sürecinde doğan ve kadın dayanışmasıyla büyüyen bir umut hikâyesi. Her kavanozda sabırla kaynatılmış narların özünden çok daha fazlası bulunuyor: bir yuvanın yeniden inşa edilme çabası, kadınların emeği ve Hatay’ın köklü ruhu.
GT ANADOLU KADINLARI PROJESİ İLE GÜCÜNE GÜÇ KATIYOR
Meltemin Evi, Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe önderliğindeki GT Anadolu Kadınları Projesi’ne dahil oldu.
Bu proje, Anadolu’da kadınların ürettiği doğal ürünleri dünya gastronomisine kazandırmayı hedefleyen stratejik ve vizyoner bir girişim olarak dikkat çekiyor.
Projeye katılım, Meltemin Evi’ni hem yerelde hem ulusal düzeyde daha görünür kılıyor ve kadın emeğinin değerini bir kez daha vurguluyor.
(Haber Merkezi)
ABDULVAHİT GÜRASLAN
