BETON DALGASI MAXİM PARK'I YUTUYOR! HALKIN TEPKİSİ DURMUYOR...

Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan Maxim Park’ın imara açılmasına yönelik planlar, son günlerde kentte geniş yankı uyandırdı. Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından gündeme getirilen düzenleme kapsamında, uzun yıllardır halkın nefes alma ve sosyalleşme alanı olarak kullandığı Maxim Park’ın yapılaşmaya konu edilmesi öngörülüyor. Ancak söz konusu alanın Asi Nehri yatağına oldukça yakın bir bölgede, kısmen dolgu zemin üzerinde yer alması, şehircilik açısından tartışmaları da beraberinde getirdi. Antakya halkının önemli bir kısmı bu girişimin hem çevresel hem de sosyal sonuçlar doğurabileceği görüşünde birleşiyor.Vatandaşlar, yeşil alanların kent yaşamı için taşıdığı öneme vurgu yaparak parkın mevcut haliyle korunmasını talep ediyor. Parkın, özellikle deprem sonrasında psikolojik olarak yıpranmış toplumun dinlenme, nefes alma ve sosyalleşme ihtiyacını karşıladığını belirten mahalle sakinleri, bu alanın betonlaşmaya açılmasının kent kimliğine zarar vereceğini ifade ediyor. Bölgede başlatılan imza kampanyasında, “Doğal alanlarımızı koruyalım”, “Maxim Park yeşil kalsın” gibi ifadelerle halkın tepkisi dile getiriliyor. Kampanya kısa sürede sosyal medya üzerinden geniş bir destek bulurken, kent sakinleri yerel yöneticilere çağrıda bulunarak kararın yeniden gözden geçirilmesini istiyor.Diğer yandan belediye cephesinden henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak yerel kaynaklara göre, parkın bulunduğu alanın bir bölümünün “kentsel gelişim alanı” olarak değerlendirilmesi yönünde planlama çalışmaları devam ediyor. Şehir plancıları, bu tür kararların yalnızca ekonomik değil, çevresel ve toplumsal etkilerinin de dikkate alınması gerektiğini belirtiyor. Dolgu zemin üzerine yapılacak yeni inşaatların, olası zemin hareketleri ve su taşkınları açısından risk oluşturabileceğine dikkat çekiliyor.Kamuoyunda oluşan tepkinin büyümesiyle birlikte, birçok sivil toplum kuruluşu ve çevre gönüllüsü de konuya dahil oldu. Uzmanlar, kent merkezindeki mevcut yeşil alanların korunmasının, hem ekolojik denge hem de toplumsal dayanıklılık açısından önem taşıdığını vurguluyor. Ayrıca, yerel yönetimlerin planlama süreçlerinde halkın görüşünü almasının, kararların meşruiyeti ve kent huzuru açısından kritik bir unsur olduğu ifade ediliyor.Maxim Park tartışması, Hatay’da yalnızca bir imar planı meselesi olmanın ötesine geçmiş durumda. Bu süreç, kentsel dönüşüm, doğal alanların korunması ve şehir yaşamının dengesi üzerine yeniden düşünülmesi gereken bir döneme işaret ediyor. Antakya halkı, kent belleğinde önemli bir yeri olan bu alanın geleceği konusunda söz sahibi olmak istiyor. Yerel yönetimin ise önümüzdeki günlerde atacağı adımlar, hem Maxim Park’ın hem de Hatay’daki çevre politikalarının geleceği açısından belirleyici olacak gibi görünüyor.

ABDULVAHİT GÜRASLAN