En güzelini Devlet Bahçeli söyledi gecenin geç saatlerinde.
“Herkes kazandım diyorsa Türkiye kazanmıştır.”
Bu seçim muhteşem bir sonuç verdi ve halk mesajını çok net iletti.
Öncelikle Londra, Washington ve Tel Aviv merkezli şer odaklarına “Boşuna ümide kapılmayın, hükümet ve Cumhur ittifakına desteğimiz tamdır. Ak Parti’ye % 47, Cumhur ittifakına da Ülke bazında % 52 oy vererek meşruiyet sorunu yaratmadım ve hükümetin yoluna devam etmesini sağladım” demiştir.
İkinci mesajını ise Ak Parti’ye vermiştir.
“Kendi elinle aday yapıp yol ortasında hiçbir gerekçe ileri sürmeden nobran bir şekilde istifaya zorladığın başkanların alınış şekli beni rencide etmiştir. Bu nedenle özellikle Ankara, İstanbul ve Bursa gibi büyük metropollerde sana mesaj vermek istiyorum” demiş ve Ankara’yı elinden almıştır.
Özellikle Ankara’da son dakikada yargı alanına girecek olan bir olayı siyasi tartışma vesilesi yapması halkın hoşuna gitmemiş, buna yanıtını sandıkta vermiştir.
Gelelim Hatay’a…
Öncelikle yaklaşık 100 bin oy fark atarak seçimi alan Lütfü Savaş’ı tebrik ediyorum.
Burada da Hatay Ak Parti teşkilatının ve 5 milletvekilinin alması gereken dersler olduğunu sanıyorum.
Düğmenin en baştan yanlış iliklendiğine, Hatay’ın özel dengelerinden bihaber bir ekibin aday seçiminde etkin olduğuna, halkın gönlünden ziyade cebi kabarık olan adayların tercih sebebi olduğuna inanıyorum.
Milletvekili seçiminde zaten temsiliyet verilmeyerek kalbi kırılmış Antakya gibi bir Hatay metropolünün yok sayılması, Hatay’ın küçük bir ilçesinin temsil kabiliyetinin abartılması bu neticeyi baştan haber vermiştir.
Mevcut aday adaylarının en zayıf halkası olmasına rağmen İbrahim Güler’in yarışı göğüslemesi Genel Merkez bazında işlerin nasıl yürütüldüğü konusunda şüpheleri de beraberinde getirmiştir.
Mevcut 5 vekilin halkla istişare etmeleri gerekirken yarı resmi Sivil Toplum kuruluşlarının ve sermaye çevrelerinin sözlerine kulak kabartmaları, onların etkin hale sokulması sonuç üzerinde etkili olmuş, kanaat önderlerinin sesleri devre dışı bırakılmıştır.
Yoksul mahallere adeta güç gösterisi yaparak lüks araçlar eşiğinde propagandaya gelinmesi, O insanlarla kurulacak empatiyi önlemiş, fildişi kuleler halkı görmeyi engellemiştir.
Hasbi insanlar yerine hesabi insanlar etrafı doldurmuş, adayın çevresi gelecek hesapları yapan insanlarla kuşatılmıştır.
Tüm samimi ikazlar ihanetle yaftalanmış, aşırı bir özgüven içerisinde gönül insanlığı es geçilmiştir.
Başkanlıkta 100 bin olan fark, meclis üyeliklerinde 3 bine iniyorsa bu mesajı iyi kavramak gerekmektedir.
Burada başarısız olan sadece İbrahim Güler değildir. Bu sonuçta katkısı olan 5 Ak Parti milletvekili artı bir MHP milletvekili’dir. Hatay’ın dengelerini görmemişler ve genel merkezlerine göstermemişlerdir.
Şimdi herkesin nerede yanlış yaptık diye oturup düşünme zamanıdır.
“Herkes kazandım diyorsa Türkiye kazanmıştır.”
Bu seçim muhteşem bir sonuç verdi ve halk mesajını çok net iletti.
Öncelikle Londra, Washington ve Tel Aviv merkezli şer odaklarına “Boşuna ümide kapılmayın, hükümet ve Cumhur ittifakına desteğimiz tamdır. Ak Parti’ye % 47, Cumhur ittifakına da Ülke bazında % 52 oy vererek meşruiyet sorunu yaratmadım ve hükümetin yoluna devam etmesini sağladım” demiştir.
İkinci mesajını ise Ak Parti’ye vermiştir.
“Kendi elinle aday yapıp yol ortasında hiçbir gerekçe ileri sürmeden nobran bir şekilde istifaya zorladığın başkanların alınış şekli beni rencide etmiştir. Bu nedenle özellikle Ankara, İstanbul ve Bursa gibi büyük metropollerde sana mesaj vermek istiyorum” demiş ve Ankara’yı elinden almıştır.
Özellikle Ankara’da son dakikada yargı alanına girecek olan bir olayı siyasi tartışma vesilesi yapması halkın hoşuna gitmemiş, buna yanıtını sandıkta vermiştir.
Gelelim Hatay’a…
Öncelikle yaklaşık 100 bin oy fark atarak seçimi alan Lütfü Savaş’ı tebrik ediyorum.
Burada da Hatay Ak Parti teşkilatının ve 5 milletvekilinin alması gereken dersler olduğunu sanıyorum.
Düğmenin en baştan yanlış iliklendiğine, Hatay’ın özel dengelerinden bihaber bir ekibin aday seçiminde etkin olduğuna, halkın gönlünden ziyade cebi kabarık olan adayların tercih sebebi olduğuna inanıyorum.
Milletvekili seçiminde zaten temsiliyet verilmeyerek kalbi kırılmış Antakya gibi bir Hatay metropolünün yok sayılması, Hatay’ın küçük bir ilçesinin temsil kabiliyetinin abartılması bu neticeyi baştan haber vermiştir.
Mevcut aday adaylarının en zayıf halkası olmasına rağmen İbrahim Güler’in yarışı göğüslemesi Genel Merkez bazında işlerin nasıl yürütüldüğü konusunda şüpheleri de beraberinde getirmiştir.
Mevcut 5 vekilin halkla istişare etmeleri gerekirken yarı resmi Sivil Toplum kuruluşlarının ve sermaye çevrelerinin sözlerine kulak kabartmaları, onların etkin hale sokulması sonuç üzerinde etkili olmuş, kanaat önderlerinin sesleri devre dışı bırakılmıştır.
Yoksul mahallere adeta güç gösterisi yaparak lüks araçlar eşiğinde propagandaya gelinmesi, O insanlarla kurulacak empatiyi önlemiş, fildişi kuleler halkı görmeyi engellemiştir.
Hasbi insanlar yerine hesabi insanlar etrafı doldurmuş, adayın çevresi gelecek hesapları yapan insanlarla kuşatılmıştır.
Tüm samimi ikazlar ihanetle yaftalanmış, aşırı bir özgüven içerisinde gönül insanlığı es geçilmiştir.
Başkanlıkta 100 bin olan fark, meclis üyeliklerinde 3 bine iniyorsa bu mesajı iyi kavramak gerekmektedir.
Burada başarısız olan sadece İbrahim Güler değildir. Bu sonuçta katkısı olan 5 Ak Parti milletvekili artı bir MHP milletvekili’dir. Hatay’ın dengelerini görmemişler ve genel merkezlerine göstermemişlerdir.
Şimdi herkesin nerede yanlış yaptık diye oturup düşünme zamanıdır.