Antakya verem Savaşı Derneği Başkanı Hasan Etiz, Dünyada verem sıklığının hala tek etkene bağlı ve önlenebilir hastalıklar içinde 1. Sırada yer aldığına vurgu yaptı.
1-7 Ocak Verem Eğitim ve Propaganda Haftası dolayısıyla açıklama yapan Başkan Hasan Etiz, 2015 yılında Dünya’da 10.4 milyon yeni hasta ortaya çıkarken, 1.8 milyonunun öldüğüne dikkat çekerek, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“İnsanlık tarihi boyunca periyodik salgınlarla Dünya’yı kasıp kavuran verem hastalığı hala Dünya’nın ve Ülkemizin önemli bir halk sağlığı sorunudur. 2015 yılında Dünya’da 10.4 milyon yeni hasta ortaya çıkmış, 1.8 milyonu ölmüştür. Dünya nüfusunun üçte birinin mikrobu vücudunda taşıdığı ve bunların ortalama % 10’unun hayatlarının bir döneminde aktif verem hastalığına yakalanacakları hesaplanmaktadır. Dünyada verem sıklığı hala tek etkene bağlı ve önlenebilir hastalıklar içinde 1. sıradadır. Afrika’nın güneyinde insidans yüzbinde 300’ün üzerindedir. Rusya, Hindistan gibi sağlık sistemlerini gevşeten ülkelerde insidans hızla artmaktadır.
Ortadoğu ve Afrika’da son yıllarda yaygınlaşan savaşlar veremin ve özellikle tedaviye dirençli veremin artmasına yol açmıştır. Savaşlar mikrop taşıyan insanların bağışıklık sistemini zayıflatarak daha fazla aktif verem hastası olmasını sağlar. İkinci olarak sağlık örgütlenmesini çökerterek hastaların erken tedavisini ve dolayısıyla bulaşma zincirinin kırılmasını engeller. Dirençli verem ortaya çıkmasını sağlar. Savaşın devam ettiği ülkelerle komşu olmamız nedeniyle ciddi önlemler alınmadığı takdirde veremin ülkemizde de artışını öngörebiliriz.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verem kontrolü için 1991’de Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisini (DGTS) tüm Dünya’ya önerdi. Yeni ilaç ve aşı geliştirme çalışmaları için fon oluşturdu. Ülkemizde Ulusal Verem Dernekleri Federasyonu ve Üniversitelerle işbirliği yapan Sağlık Bakanlığı 2006 yılında DGTS’yi tüm ülkede uygulamaya koydu. İlimizde de aynı şekilde işbirliği içerisinde DGTS çalışmaları yürütülmektedir.
Ülkemizde yapılan çalışmalarla hasta sayıları ve ölümler büyük ölçüde azaltılmıştır. Ancak düzensiz ve yetersiz tedavilerle ilaçlara dirençli ve kronik hastalar ortaya çıkmış, sonucunda bulaştırıcılık artmıştır.1957’de insidans yüzbinde 162 iken, 2015 yılında yüzbinde 17’ye düşmüştür. İlimizde ise yüzbinde 10’a düşmüştür. “
Tedavi Başladıktan Ortalama 20 Günde Bulaştırıcılık Kaybolur
Hasan Etiz, Veremin tedavisine başladıktan ortalama 20 gün sonra bulaştırıcılık özelliğinin kaybolduğunun altını çizerken, açıklamasının sonunda şu ifadelere yer verdi:
“Yalnızca kapalı ortamda ve solunum yoluyla bulaşan verem kalıtsal geçiş göstermez. Mikrobu alan kişinin bağışıklığı iyi ise hastalanmayabilir, ileriki yaşamında bağışıklığı düşerse (yaklaşık % 10 oranında) hastalanır. Direkt temasla bulaşmadığından hastanın eşyalarını ayırmaya gerek yoktur.. Esas bulaşma teşhisten öncedir. Akciğer dışı organlarda yerleşen verem bulaştırıcı değildir. Öksürürken ağzı mendille kapatmak, havalandırma ve güneş bulaşmayı azaltan faktörlerdir. Hastanın ev halkı ve çocuklarda risk daha yüksektir.
Veremin belirtileri sinsi ilerler ve birçok hastalıkla karışır. Muayene bulguları normal olabilir. Bu yüzden genellikle doktora geç gider ve teşhisi gecikir. Teşhis için akciğer filmi ve balgamın mikroskopla muayenesi yapılır.
Verem 3-4 çeşit ilaçla ve 6-12 ay süreli tedavi ile tamamen iyileşir. Şikayetleri geçen hastalar tedavilerini aksatırlarsa mikrop ilaçlara direnç geliştirir ve tedavi imkansızlaşabilir.. Bunlar dirençli mikrop bulaştırırlar ve ancak uzmanlaşmış hastanelerde 2 yıllık pahalı ve yorucu bir tedavi ile % 70 oranında iyileşebilirler.
2-3 haftada geçmeyen öksürük, iştahsızlık, zayıflama, halsizlik, balgamla kan gelmesi gibi şikayetleri olanların gecikmeden verem savaşı dispanserine veya yakın bir sağlık kuruluşuna başvurması gerekir. Tedavi Verem Birimlerinde ücretsizdir.
Verem Savaş Derneğinin veremle savaşta yol parası, ödüller, sosyal destekler, eğitim, sosyal komiteleriyle bizzat DGT’ye katılma gibi önemli katkıları vardır.
Veremden toplumsal korunmada ‘erken teşhis ve tam tedavi’ ile bulaştırıcılığın engellenmesi en önemli yöntemdir. Bunun yanında 2 aylık bebeklere verem aşısı (BCG) uygulamak ve hastanın ev halkına INH ilacı ile koruyucu tedavi vermek gerekir.
Yeterli ve dengeli beslenme, düzenli uyku, sigara ve alkolden uzak durma veremden korunmada önemli faktörlerdir. Bağışıklığı baskılayan diyabet, kanser, kanser kemoterapisi, kronik böbrek yetmezliği, kronik karaciğer hastalığı gibi durumlarda verem tetkiki yaptırmak ve sessiz infeksiyon varsa koruyucu tedavi almak gerekir.
Kendine özgü özellikleri nedeniyle veremin toplumdan temizlenmesi uzun zaman almaktadır. Veremle mücadelede bilinç, sabır ve kararlılık şarttır..
‘Verem bitmedi, yeniden artışına izin vermemek ve bitirmek için hep birlikte mücadeleye devam ‘ diyoruz.”