Yeni Fırsatlar Geldi Mi?Türkiye’de genç işsizliği alarm verici seviyelere ulaşmış durumda. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre 2025 itibarıyla 15–34 yaş aralığında tam 1 milyon 922 bin kişi işsiz konumunda. Genç işsizlik oranı ise %12,7 olarak ölçüldü. Bu oran, toplumun en dinamik, üretken ve eğitimli kesimini oluşturan genç nüfusun önemli bir kısmının iş gücü piyasasına dâhil olamadığını gösteriyor.Peki bu ne anlama geliyor? Gençler neden iş bulamıyor?
İşsizlik oranlarındaki bu artışın sebeplerine baktığımızda birkaç temel sorun öne çıkıyor. Birincisi, eğitim ile iş gücü piyasası arasındaki kopukluk. Gençler mezun oldukları alanlarda iş bulmakta zorlanıyorlar çünkü piyasanın ihtiyaç duyduğu yetkinliklerle donatılmamış olabiliyorlar. İkinci olarak, özel sektörün genç ve deneyimsiz çalışanlara kapalı durması, tecrübe arayışı bahanesiyle istihdamdan uzak tutması da süreci zorlaştırıyor.Genç işsizlik sadece bireysel bir sorun mu?Hayır. Bu, yalnızca bireylerin iş bulamaması değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik dinamizmini kaybetmesi anlamına geliyor. Çalışma çağındaki gençlerin üretimden dışlanması, hem ekonomik büyümeyi yavaşlatıyor hem de sosyal sorunlara zemin hazırlıyor. İşsizlik psikolojik sorunlara, göç baskısına, hatta sosyal güvenlik sistemine yük artışına yol açabiliyor.İşgücüne katılım oranı ne durumda? Verilere göre gençlerde işgücüne katılım oranı %60,1 seviyelerinde. Bu da her 10 gençten yaklaşık 4’ünün ya eğitimde olmadığını ya da çalışmaya teşvik edilmediğini gösteriyor. Özellikle ne eğitimde ne istihdamda olan (NEET) genç oranı, geleceğe dair büyük bir kayıp riski taşıyor.Devlet ne yapmalı? Çözüm mümkün mü?Uzmanlara göre çözüm elbette mümkün, fakat kapsamlı yapısal adımlar gerekiyor. Bunların başında mesleki eğitim ile sanayi ve hizmet sektörlerini eşleştiren programlar geliyor. Üniversite-sanayi işbirlikleri, girişimcilik destekleri, genç istihdam kotaları, uzun dönemli staj ve işbaşı eğitim programları bu boşluğu kapatabilecek önlemler arasında. Aynı zamanda kamunun ve özel sektörün, sadece diploma değil, yetenek ve beceriye göre işe alım kültürünü yaygınlaştırması gerekiyor.Gençler bu süreci nasıl yaşıyor?Yapılan saha araştırmaları, gençlerin motivasyon kaybı yaşadığını gösteriyor. Özellikle üniversite mezunu gençler, yıllar süren eğitimin sonunda işsiz kalmayı "hayal kırıklığı" ve "geleceksizlik" olarak tanımlıyor. Bazı gençler yurt dışına gitme planı yaparken, bazıları ailesinin yanında kalıp ekonomik baskıya direnmeye çalışıyor.Bu durumun uzun vadeli etkisi ne olur?Eğer gerekli önlemler alınmazsa, genç işsizliği "kayıp kuşak" sorununa dönüşebilir. Bu da hem ekonomik verimliliği hem de sosyal dengeleri ciddi biçimde etkiler. Genç nüfusu olan bir ülke için bu durum, potansiyel avantajın avantajsızlığa dönüşmesi demektir.Sonuç olarak genç işsizliği; sadece bir veri değil, bir ülkenin geleceğini şekillendiren kritik bir göstergedir. Gençler üretimin dışında kalırsa, yarınların ekonomisi de toplumu da güçsüz kalır. Bugün alınacak kararlar, yalnızca bugünü değil, nesilleri belirleyecek güce sahiptir. Bu nedenle, eğitim politikaları, istihdam stratejileri ve gençlik destek programları daha fazla ertelenmeden uygulamaya geçirilmelidir.
ABDULVAHİT GÜRASLAN
İşsizlik oranlarındaki bu artışın sebeplerine baktığımızda birkaç temel sorun öne çıkıyor. Birincisi, eğitim ile iş gücü piyasası arasındaki kopukluk. Gençler mezun oldukları alanlarda iş bulmakta zorlanıyorlar çünkü piyasanın ihtiyaç duyduğu yetkinliklerle donatılmamış olabiliyorlar. İkinci olarak, özel sektörün genç ve deneyimsiz çalışanlara kapalı durması, tecrübe arayışı bahanesiyle istihdamdan uzak tutması da süreci zorlaştırıyor.Genç işsizlik sadece bireysel bir sorun mu?Hayır. Bu, yalnızca bireylerin iş bulamaması değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik dinamizmini kaybetmesi anlamına geliyor. Çalışma çağındaki gençlerin üretimden dışlanması, hem ekonomik büyümeyi yavaşlatıyor hem de sosyal sorunlara zemin hazırlıyor. İşsizlik psikolojik sorunlara, göç baskısına, hatta sosyal güvenlik sistemine yük artışına yol açabiliyor.İşgücüne katılım oranı ne durumda? Verilere göre gençlerde işgücüne katılım oranı %60,1 seviyelerinde. Bu da her 10 gençten yaklaşık 4’ünün ya eğitimde olmadığını ya da çalışmaya teşvik edilmediğini gösteriyor. Özellikle ne eğitimde ne istihdamda olan (NEET) genç oranı, geleceğe dair büyük bir kayıp riski taşıyor.Devlet ne yapmalı? Çözüm mümkün mü?Uzmanlara göre çözüm elbette mümkün, fakat kapsamlı yapısal adımlar gerekiyor. Bunların başında mesleki eğitim ile sanayi ve hizmet sektörlerini eşleştiren programlar geliyor. Üniversite-sanayi işbirlikleri, girişimcilik destekleri, genç istihdam kotaları, uzun dönemli staj ve işbaşı eğitim programları bu boşluğu kapatabilecek önlemler arasında. Aynı zamanda kamunun ve özel sektörün, sadece diploma değil, yetenek ve beceriye göre işe alım kültürünü yaygınlaştırması gerekiyor.Gençler bu süreci nasıl yaşıyor?Yapılan saha araştırmaları, gençlerin motivasyon kaybı yaşadığını gösteriyor. Özellikle üniversite mezunu gençler, yıllar süren eğitimin sonunda işsiz kalmayı "hayal kırıklığı" ve "geleceksizlik" olarak tanımlıyor. Bazı gençler yurt dışına gitme planı yaparken, bazıları ailesinin yanında kalıp ekonomik baskıya direnmeye çalışıyor.Bu durumun uzun vadeli etkisi ne olur?Eğer gerekli önlemler alınmazsa, genç işsizliği "kayıp kuşak" sorununa dönüşebilir. Bu da hem ekonomik verimliliği hem de sosyal dengeleri ciddi biçimde etkiler. Genç nüfusu olan bir ülke için bu durum, potansiyel avantajın avantajsızlığa dönüşmesi demektir.Sonuç olarak genç işsizliği; sadece bir veri değil, bir ülkenin geleceğini şekillendiren kritik bir göstergedir. Gençler üretimin dışında kalırsa, yarınların ekonomisi de toplumu da güçsüz kalır. Bugün alınacak kararlar, yalnızca bugünü değil, nesilleri belirleyecek güce sahiptir. Bu nedenle, eğitim politikaları, istihdam stratejileri ve gençlik destek programları daha fazla ertelenmeden uygulamaya geçirilmelidir.
ABDULVAHİT GÜRASLAN