Ege ve Akdeniz'deki orman yangınlarında yok olan alanlara kızılçam yerine badem, ceviz, zeytin fidesi dikilmesi yönündeki tartışmalara değinen Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi'nden Dr. Yasin İlemin, "Kızılçamın yetiştiği nispeten yüksek tepelere zeytin, ceviz, badem fidesi dikmek yaz boyunca bu ağaçların bakımlarını yapmak, onları sulamak demek. Kızılçam kendiliğinden yetişen, yaz kuraklığına dayanıklı, yangına rağmen hiç müdahale edilmese bile 3 yıl içinde kendini toparlayan bir bitki örtüsü. Yanan yerlere badem, zeytin, ceviz dikme fikri, bilimsel gerçeklikten uzak" dedi.
KIZILÇAM VE MAKİ YANGINA UYUM SAĞLAMIŞ TÜRLER
Öte yandan, Kuzey Ormanları Savunması platformundan yapılan açıklamada, Çeşme'de ormanların ve sakız kokulu makilik alanların büyük bölümünün kaybedildiği belirtilerek, “Ancak kızılçam ve maki örtüsü yangına uyum sağlamış türlerdir ve yangınlardan sonra kolayca yeniden yanan alanlara geri gelmektedir. Bunun sebebi kızılçam kozalaklarının ve tohumlarının yangında zarar görmemesi, makinin de gövde ve sürgünleri yansa da köklerinin yanmaması, bir sonraki bahar 1- 1,5 metre boyunda sürgün verebilmesidir. Ağaçlandırma yerine sadece yanan alanın koruma altına alınması ve sonraki baharın beklenmesi ile fidanın ve çalı otsu türlerin yeniden sahaya gelmesi mümkündür. Sadece orman değil ormanın toprağı da vatandır. Yanan her orman yeniden yeşerene kadar toprağını da savunmalıyız. Savunacağız" denildi.
HEMEN AĞAÇLANDIRALIM TELAŞINA GİRMEYİN
Tolunay, “Önümüzdeki günlerde yanan orman alanlarının incelemesi yapılacak. Bu kapsamda, yanan ormanlardaki ağaç türleri, ormanların yaşı, yangınların şiddeti, arazinin eğim, toprak, yükselti, bakı gibi ekolojik özellikleri incelenecek. İncelemelerden sonra yanan ormanların yeniden ormanlaştırılması için yol haritası çizilecek. Bu kapsamda yanmış kızılçam ağaçlarının üzerinde yeterince kozalak olup olmadığı, tohumların zarar görüp görmediği, tohum stoklarının yeterli olup olmadığı, makilikler ve meşe ormanlarında köklerin zarar görüp görmediği incelenmelidir. Sonrasında makilikler, meşe ormanları ve ağaç türleri korunarak restorasyon çalışması yapılmalı" diye konuştu.
SONBAHARDA KIZILÇAMLAR ÇİMLENMEYE BAŞLAR
Tolunay, “Yanan ağaçların kesilmesinden sonra kozalaklı dallar toprak üzerine serilmeli. Yeterince tohum yoksa yöreden toplanmış tohumlar yanan alanlara serpilmeli. Birkaç hafta sonra yanan alanlarda makiliklerin yeşermeye başladığını, sonbaharda ise kızılçam tohumlarının çimlenmeye başladığını göreceğiz. Daha önce bunun pek çok örneğini Muğla'da, Antalya'da ve diğer yanan ormanlarda gördük. Telaşla yanan ormanlara vatandaşlar olarak tohum atarsak, elimize geçen her fidanı dikersek hastalıkları ormanlara taşırız, hatta genetik kirliliğe yol açabiliriz. Dahası diktiğiniz fidanlar ormanların yeniden gençleştirilmesi sırasında sökülecektir. Şimdilik sakin olup, sadece vatandaş olarak izleme ve denetim görevimizi yapalım. Gözle görmeyen inanmaz ama gerçekten toparlamaya izin verilmesi lazım" dedi.
MAKİLİK VE KIZILÇAMLAR KENDİLİĞİNDEN FİLİZLENİYOR
Prof. Dr. Tolunay, 2022 Çeşme Ovacık yangınında yanan alanlarda birkaç hafta sonra yaşanan filizlenmeleri gösteren fotoğraflar ile 2019 yılında İzmir Karabağlar'da yanan ormanın sonraki süreçte yeniden yeşerdiğini gösteren fotoğrafları da paylaştı. 2021 yılında Antalya'nın Manavgat ilçesinde yaşanan, 60 bin hektar alanın küle döndüğü Cumhuriyet tarihinin en büyük orman yangınından birkaç hafta sonra, yanan alanlarda maki türü bitkiler hızla filizlenmişti.
Haber Merkezi
ABDULVAHİT GÜRASLAN