İstanbul'da tanıtım günlerimiz artık geleneksel hale dönüştü diyebiliriz.
Tabii etkinlikler sadece hemşehrilerinin buluşmasıyla sınırlı kalmadığını görüyoruz. Yöresel ürünlerin fuarına da dönüşmüş görünüyor. Etkinlik alanında birçok İlden hem yöresel ürünleri görme imkanı hem farklı kültüre ya farklı yapıya sahip olan Türkiye'mizin evlatlarıyla, insanlarıyla buluşmanın fırsatı elde edilmektedir. O tanıtım günlerine gelen misafirlerimiz, ziyaretçilerimiz; o coğrafyanın, o şehrin, o yörenin yiyeceklerini içeceklerini ürünlerini ve farklı lezzetlerini yerinde görmek, üst kaliteden onları tatmak ve onlarla buluşmak adına geliyorlar.. Bu tür etkinliklerin kurumsallaşması gerektiğini düşünenlerdenim. Bu tarz etkinliklerin benim bildiğim kadarıyla halen o mevzuat çerçevesi ve denetleme organlarınca yapılmadığını biliyorum. Bir an önce Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda, bir mevzuata, bir plan ve programa bağlanarak yapılırsa daha etkili daha isabetli ve sonuç odaklı olacağı kanaatindeyim. Bu tanıtım günlerinde, her yöreden, coğrafyadan gelen yiyecek ve içeceklerin yerel kurullar tarafından örnekleri incelenmiş, belgelenmiş ve bir MARKA haline dönüşmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda İtalya, Fransa herhangi bir yöresel ürünü kendi yöresinin şehrinin coğrafyasının tescil alameti işareti olmaz ise; ilgili yerel kurullar bunları reddetmektedir. Bu yüzden böyle tanıtım günlerine, fuarlarına getirilen ürünler, Gönül rahatlığıyla tescilli markalı olanları tüketilmektedir. Örneğin; ben bir Hataylı olarak künefenin, küflü çökeleğin, tepsi kebabı, kağıt kebabı, Altınözü zeytinyağı ve zeytinin, Samandağı biberinin ve benzeri tescilli ve markalı bir halde olmasını arzu ederim. Bu duygu ve düşüncelerle TANITIM günlerimizi tertip edenlere ve zahmet ederek ürünlerin imalatında katkısı olan başta Hataylı hemşehrilerim olmak üzere, tüm yörelerimizin insanlarını, esnafını tebrik ediyor, emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Tabii etkinlikler sadece hemşehrilerinin buluşmasıyla sınırlı kalmadığını görüyoruz. Yöresel ürünlerin fuarına da dönüşmüş görünüyor. Etkinlik alanında birçok İlden hem yöresel ürünleri görme imkanı hem farklı kültüre ya farklı yapıya sahip olan Türkiye'mizin evlatlarıyla, insanlarıyla buluşmanın fırsatı elde edilmektedir. O tanıtım günlerine gelen misafirlerimiz, ziyaretçilerimiz; o coğrafyanın, o şehrin, o yörenin yiyeceklerini içeceklerini ürünlerini ve farklı lezzetlerini yerinde görmek, üst kaliteden onları tatmak ve onlarla buluşmak adına geliyorlar.. Bu tür etkinliklerin kurumsallaşması gerektiğini düşünenlerdenim. Bu tarz etkinliklerin benim bildiğim kadarıyla halen o mevzuat çerçevesi ve denetleme organlarınca yapılmadığını biliyorum. Bir an önce Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda, bir mevzuata, bir plan ve programa bağlanarak yapılırsa daha etkili daha isabetli ve sonuç odaklı olacağı kanaatindeyim. Bu tanıtım günlerinde, her yöreden, coğrafyadan gelen yiyecek ve içeceklerin yerel kurullar tarafından örnekleri incelenmiş, belgelenmiş ve bir MARKA haline dönüşmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda İtalya, Fransa herhangi bir yöresel ürünü kendi yöresinin şehrinin coğrafyasının tescil alameti işareti olmaz ise; ilgili yerel kurullar bunları reddetmektedir. Bu yüzden böyle tanıtım günlerine, fuarlarına getirilen ürünler, Gönül rahatlığıyla tescilli markalı olanları tüketilmektedir. Örneğin; ben bir Hataylı olarak künefenin, küflü çökeleğin, tepsi kebabı, kağıt kebabı, Altınözü zeytinyağı ve zeytinin, Samandağı biberinin ve benzeri tescilli ve markalı bir halde olmasını arzu ederim. Bu duygu ve düşüncelerle TANITIM günlerimizi tertip edenlere ve zahmet ederek ürünlerin imalatında katkısı olan başta Hataylı hemşehrilerim olmak üzere, tüm yörelerimizin insanlarını, esnafını tebrik ediyor, emeği geçenlere teşekkür ediyorum.