Atılım Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından "Hatay ve Sosyal Uyum Süreci: Süreçler ve Geleceğe Dair Öneriler" çalıştayı gerçekleştirildi.Hatay'da düzenlenen çalıştayda açıklamalarda bulunan Atılım Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Doğa Elçin, "Hatay çok yüksek oranda göç almış bir İl. Bu göç önceki yıllardan farklılık arz ediyor. Çünkü Türkiye ilk kez açık kapı politikası uyguladı" dedi.Atılım Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından "Hatay ve Sosyal Uyum Süreci: Süreçler ve Geleceğe Dair Öneriler" çalıştayı gerçekleştirildi. Gerçekleşen çalıştaya kamu kurum, belediye, sivil toplum kuruluşları, yardım kuruluşları temsilcileri katıldı. Programda Merkezin Müdürü Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Doğa Elçin'in 2022 yazında Hatay’da karma araştırma metodolojisi ve kesitsel tarama yöntemi kullanarak göçmenlerle ilgili araştırmalar gerçekleştirdiği ifade edildi. Araştırmada katılımcıların yaş, meslek gruplarına, gelir-eğitim seviyesine göre tutumları karşılaştırıldı. Bulgular çerçevesinde tüm kategoriler incelendiğinde en fazla dile getirilen sorunun yüzde 52 ile dil bariyeri olduğunun görüldüğü belirtildi.
Suriye’de yaşanan iç savaşın ardından Türkiye’ye başlayan göç akını ile Hatay’ın göç pratiklerinin değiştiğini aktaran Doç. Dr. Doğa Elçin, “Hatay sınır illerimizden biri ve tarihten beri deneyimi ve geleneği olan bir il. Hem kültür, inanış ve yaşam tarzı olarak bir mozaiği barındırıyor içerisinde. Özellikle 2011 yılında Suriye’den Türkiye’ye başlayan büyük kitlesel akınla birlikte Hatay’da ki göç pratiklerinin de değiştiğini görüyoruz. Tarihinde görülmemiş ölçekten sayıca çok ve kısa sürede hızlı bir göç akını yaşadı Hatay” şeklinde konuştu.
"Türkiye ilk kez açık kapı politikası uyguladı"
Türkiye’nin pek çok açıdan farklı bir göç dalgası ile karşı karşıya kaldığının altını çizen Elçin, “Hatay çok yüksek oranda göç almış bir İl. Bu göç önceki yıllardan farklılık arz ediyor. Çünkü Türkiye ilk kez açık kapı politikası uyguladı. Göç İdaresi Başkanlığı henüz kurulduğu ve Yabancılar Uluslararası Koruma Kanunu'nun henüz yürürlüğe girdiği dönemde Türkiye pek çok açıdan farklı bir göç dalgası ile karşı karşıya kaldı. Bunun en önemli ve yıkıcı etkileri Hatay’da görüldü. Hatay’a göç ve uyum arasında bir bariyer var. Uyum sürecinin hızlanması için yapılması gerekenler var. Eğitim düzeyi yükseldikçe göçmenlere karşı toleransın arttığını, düştükçe bu toleransın azaldığını gördük” diye konuştu.
"Dil bir bariyer"
Gündelik hayatta, yaşam tarzında uyum süreçlerinde problemler olduğunu gördüklerini ifade eden Elçin, "Yerel halkla göçmenlerin arasında uyumun güçlendirilmesi için daha fazla çalışma yapılabilir. Gündelik hayatta yaşam tarzında uyum süreçlerinde problemler olduğunu gördük. Bunları kolaylaştıracak kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yada her paydaşla bu uyum sürecini güçlendirecek çalışmalar yapılabilir. Dil bir bariyer hala Suriyelilerin yeterince Türkçe bilmediğini görüyoruz. Hatay’da yaşayan halk Arapça bildiği için bu bariyer belki çok kalın çıkmıyor karşımıza ama bu yıllardan sonra bulunan göçmenlerin Türkçe öğrenebilmesi için çalışmalar yapılması gerektiğini öneriyoruz. Türkiye’nin bir seyreltme politikası var. Belli bir orandan fazla göçmenin olduğu ilçeleri, mahalleleri yeni ikamete kapanıyor. Tabii bunun olumlu yanı var. Göçmenlerin belirle mahallelerde kapalı yaşamasını önlemek, tüm ile yayılması ve böylelikle uyumun kolaylaşması gibi olumlu yanları olabilir. Ama bir yandan da göçmenlerin kendi sosyal ağlarının bozulması gibi olumsuz yönü de olabilir” diyerek sözlerini tamamladı.(Gökhan Aklan)
Suriye’de yaşanan iç savaşın ardından Türkiye’ye başlayan göç akını ile Hatay’ın göç pratiklerinin değiştiğini aktaran Doç. Dr. Doğa Elçin, “Hatay sınır illerimizden biri ve tarihten beri deneyimi ve geleneği olan bir il. Hem kültür, inanış ve yaşam tarzı olarak bir mozaiği barındırıyor içerisinde. Özellikle 2011 yılında Suriye’den Türkiye’ye başlayan büyük kitlesel akınla birlikte Hatay’da ki göç pratiklerinin de değiştiğini görüyoruz. Tarihinde görülmemiş ölçekten sayıca çok ve kısa sürede hızlı bir göç akını yaşadı Hatay” şeklinde konuştu.
"Türkiye ilk kez açık kapı politikası uyguladı"
Türkiye’nin pek çok açıdan farklı bir göç dalgası ile karşı karşıya kaldığının altını çizen Elçin, “Hatay çok yüksek oranda göç almış bir İl. Bu göç önceki yıllardan farklılık arz ediyor. Çünkü Türkiye ilk kez açık kapı politikası uyguladı. Göç İdaresi Başkanlığı henüz kurulduğu ve Yabancılar Uluslararası Koruma Kanunu'nun henüz yürürlüğe girdiği dönemde Türkiye pek çok açıdan farklı bir göç dalgası ile karşı karşıya kaldı. Bunun en önemli ve yıkıcı etkileri Hatay’da görüldü. Hatay’a göç ve uyum arasında bir bariyer var. Uyum sürecinin hızlanması için yapılması gerekenler var. Eğitim düzeyi yükseldikçe göçmenlere karşı toleransın arttığını, düştükçe bu toleransın azaldığını gördük” diye konuştu.
"Dil bir bariyer"
Gündelik hayatta, yaşam tarzında uyum süreçlerinde problemler olduğunu gördüklerini ifade eden Elçin, "Yerel halkla göçmenlerin arasında uyumun güçlendirilmesi için daha fazla çalışma yapılabilir. Gündelik hayatta yaşam tarzında uyum süreçlerinde problemler olduğunu gördük. Bunları kolaylaştıracak kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yada her paydaşla bu uyum sürecini güçlendirecek çalışmalar yapılabilir. Dil bir bariyer hala Suriyelilerin yeterince Türkçe bilmediğini görüyoruz. Hatay’da yaşayan halk Arapça bildiği için bu bariyer belki çok kalın çıkmıyor karşımıza ama bu yıllardan sonra bulunan göçmenlerin Türkçe öğrenebilmesi için çalışmalar yapılması gerektiğini öneriyoruz. Türkiye’nin bir seyreltme politikası var. Belli bir orandan fazla göçmenin olduğu ilçeleri, mahalleleri yeni ikamete kapanıyor. Tabii bunun olumlu yanı var. Göçmenlerin belirle mahallelerde kapalı yaşamasını önlemek, tüm ile yayılması ve böylelikle uyumun kolaylaşması gibi olumlu yanları olabilir. Ama bir yandan da göçmenlerin kendi sosyal ağlarının bozulması gibi olumsuz yönü de olabilir” diyerek sözlerini tamamladı.(Gökhan Aklan)
