Bilim insanlarının, Türkiye'deki 7 gölde yaptıkları araştırma, koruma altında olan tatlı su ekosistemlerinin dahi yoğun mikroplastik kirliliğine maruz kaldığını ortaya koydu.
Suda çözünmeyen, 5 milimetreden küçük, şekilli ya da şekilsiz polimer bileşikler olarak tanımlanan mikroplastikler, büyük plastiklerin parçalanması sonucu ortaya çıkabilirken temizlik malzemelerinde veya kişisel bakım ve kozmetik ürünlerinde raf ömrünü uzatma, hacim artırma ve aşındırma gibi amaçlar için yapay olarak da üretilebiliyor. Mikroplastikler boyutlarından dolayı atık sulardan arıtılamıyor ve bu nedenle nehir, göl ve deniz sularına kolaylıkla karışabiliyor. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinden bilim insanları, Türkiye'nin farklı bölgelerinde yer alan 7 göldeki, göl suları ve sedimentlerdeki (su altındaki tortu) mikroplastik kirliliğini inceledi. Çalışma sonucunda Artvin'deki Borçka Baraj Gölü'nde 1 litre suda ortalama 0,69 adet, sedimentte kilogramda ortalama 158 adet; Borçka Karagöl'de 1 litre suda ortalama 0,31 adet, sedimentte kilogramda ortalama 79 adet; Elazığ'daki Hazar Gölü'nde 1 litre suda ortalama 0,23 adet, sedimentte kilogramda ortalama 86 adet; Gümüşhane'deki Kürtün Baraj Gölü'nde 1 litre suda ortalama 0,29 adet, sedimentte kilogramda ortalama 112 adet; Trabzon'daki Sera Gölü'nde 1 litre suda ortalama 0,26 adet, sedimentte kilogramda ortalama 99 adet; Artvin'deki Şavşat Karagöl'de 1 litre suda ortalama 0,14 adet, sedimentte kilogramda ortalama 344 adet; Trabzon'daki Uzungöl'de 1 litre suda ortalama 0,3 adet, sedimentte kilogramda ortalama 85 adet mikroplastik tespit edildi. Suda bulunan mikroplastiklerin yüzde 82,4'ü fragment yani parça şeklinde, yüzde 17,6'sı fiber yani lif formundayken sedimentteki mikroplastiklerin yüzde 51'inin fiber, yüzde 49'unun fragment formunda olduğu belirlendi. Sudaki mikroplastiklerin yüzde 19'unun poliamid, yüzde 31'inin polietilen, yüzde 28'inin polyester, yüzde 11'inin polipropilen, yüzde 11'inin polistiren; sedimenttekilerin yüzde 15'inin poliamid, yüzde 20'sinin polietilen, yüzde 30'unun polyester, yüzde 33'ünün polipropilen, yüzde 2'sinin polistiren olduğu tespit edildi.
"KİRLİLİĞİN BAŞLICA NEDENLERİ TURİZM, BALIKÇILIK VE ATIK SU"
AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan araştırmanın yürütücüsü ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü ve su ürünleri mühendisi Prof. Dr. Kenan Gedik, göllerdeki turizm, balıkçılık ve atık su gibi insan kaynaklı etkilerin, kirliliğin başlıca nedenleri arasında olduğunu bildirdi. Mikroplastiklerin bünyesinde bulundurduğu kimyasalları su ortamına girdikten sonra yavaşça bu ortama bırakabildiklerini söyleyen Gedik, "Çalışmamız göller gibi iç su ekosistemlerinin mikroplastik kirliliğinden önemli ölçüde etkilendiğini göstermiştir. Bu bulgu, iç suların korunması ve yönetimi açısından mikroplastiklerin ciddi bir çevresel tehdit olarak dikkate alınması gerektiğini ortaya koymaktadır." dedi. Tespit ettikleri başlıca mikroplastik kaynaklarının plastik ambalaj atıkları, tekstil ürünlerinden kopan lifler ile balıkçılık ve rekreasyon faaliyetlerinden kaynaklanan plastik ekipmanlar olduğunu aktaran Gedik, çöp depolama sahası gibi kullanılan dere yataklarından da mikroplastiklerin sulara sızdığını anlattı.
"SUYUMUZU MUTLAKA BU KİRLETİCİLERDEN KORUMAMIZ GEREKİYOR"
Araştırmanın temel amacını tatlı su ekosistemlerindeki mikroplastik kirliliğinin varlığını ve dağılımını ortaya koyarak bu alanda yapılacak ileri araştırmalara veri sağlamak şeklinde ifade eden Gedik, araştırmayla aynı zamanda çevre yönetimi ve politika geliştirme süreçlerine bilimsel bir altyapı sunmayı hedeflediklerini dile getirdi. Gedik, şöyle devam etti: "Çalışmamız Türkiye'de aynı anda hem yüzey suyu hem de sediment örnekleri üzerinde gerçekleştirilen farklı coğrafi özelliklere sahip göllerin karşılaştırmalı analizini içeren az sayıda çalışmadan biri. Belki de bu kadar kapsamlı olan tek çalışma. Özellikle koruma altındaki doğal alanlarda bu kapsamda üretilen ilk çalışmalardan biri olması bakımından dikkati çekici."
Haber Merkezi
ABDULVAHİT GÜRASLAN