Hayatımızda giderek daha fazla yer kaplayan Sosyal Medya ve paylaşım alanları artık kendi kültürünü, dilini ve iletişim tarzını oluştururken elbette sorunlarını da getirdi. Hatta ilginç bir biçimde kendi psikolojisini oluşturdu ve sanal dünyadaki psikoloji gerçek dünyamıza yansımaya başladı.
Sosyal Medyanın psikolojisi olur mu diyebilirsiniz ama var. Hatta depresyonu bile var. Sosyal Medya insanı depresyona nasıl sokar ya da sosyal medya ile depresyon nasıl örtüşebilir diyenlerdenseniz şimdi yazacaklarımı okuduğunuzda eminim birçok nokta size de tanıdık gelecek.
Sosyal Medya nedir öncelikle onu açıklamakta fayda var. Sosyalleştiğimiz yani toplumsal bir varlık olarak diğer bireylerle iletişim kurabildiğimiz kısım ‘Sosyal’ tarafını, yazıp çizip görüşlerimizi, duygularımızı ya da ne yaptığımıza dair fotoğraflarımızı paylaştığımız tarafı da ‘Medya’ yönü oluyor. Sosyal Medya dediğimiz alan da bütün bu işlemleri yaptığımız görünmez, sanal ama hepimizin var olduğu paylaşım platformları. Aslında hepimizin üzerinde yaşadığı tek bir dünya var ama bu sosyal medya sayesinde her birimizin ayrı ayrı kendi dünyaları var. Kendi arkadaşlarımız, üye olduğumuz ya da üye yapıldığımız(!)gruplarımız, oluşturduğumuz sayfalarımız var.
Sosyal Ağlardaki paylaşım alanlarımız o kadar fazlalaştı ki, artık hangisinde yer alacağımızı şaşırdık. Yer almadığımız bir site kalmaması için epeyce çaba harcadık. Hatta onlarca sosyal ağda yer alabilmek ve sürekli olarak güncellemeleri takip etmek ya da kendi profilimizi güncellemek bile başlı başına bir zaman ve emek isteyen iş haline geldi. Önceden zamanımızın ya da günümüzün önemli bir kısmı bu uğraşla geçerken şimdi hayatımızın büyük bölümü artık sosyal ağlarda yaşanır oldu. Hayatımızla ilgili ne var yoksa paylaşır olduk, başkalarının ne yaptığını, ne paylaştığını takip etmenin bağımlısı olduk. İşte sorun da tam olarak burada başlıyor. Sosyal medya ve sosyal ağlar her ne kadar sanalmış gibi gözükse de gerçek hayata yansıyan beklentiler oluşturdu.
Paylaşımların beğeni alması(Like – Fav), hatta beğenilip başkalarına da aktarılması(Retweet - Repost), onur meselesi haline geldi. Takipçilerin fazlalığı da çok önemli bir durum, çünkü takipçi sayınız ne kadar fazla ise o kadar fazla kabul görmüş, yani onaylanmış sayılıyorsunuz. Yeterli sayıda takipçi yoksa, kendinizi yeteri kadar gösterememiş, geniş bir kitlenin ilgisini çekememişsiniz demek anlamına geliyor bazılarına göre.
Sosyal Medyanın psikolojisi olur mu diyebilirsiniz ama var. Hatta depresyonu bile var. Sosyal Medya insanı depresyona nasıl sokar ya da sosyal medya ile depresyon nasıl örtüşebilir diyenlerdenseniz şimdi yazacaklarımı okuduğunuzda eminim birçok nokta size de tanıdık gelecek.
Sosyal Medya nedir öncelikle onu açıklamakta fayda var. Sosyalleştiğimiz yani toplumsal bir varlık olarak diğer bireylerle iletişim kurabildiğimiz kısım ‘Sosyal’ tarafını, yazıp çizip görüşlerimizi, duygularımızı ya da ne yaptığımıza dair fotoğraflarımızı paylaştığımız tarafı da ‘Medya’ yönü oluyor. Sosyal Medya dediğimiz alan da bütün bu işlemleri yaptığımız görünmez, sanal ama hepimizin var olduğu paylaşım platformları. Aslında hepimizin üzerinde yaşadığı tek bir dünya var ama bu sosyal medya sayesinde her birimizin ayrı ayrı kendi dünyaları var. Kendi arkadaşlarımız, üye olduğumuz ya da üye yapıldığımız(!)gruplarımız, oluşturduğumuz sayfalarımız var.
Sosyal Ağlardaki paylaşım alanlarımız o kadar fazlalaştı ki, artık hangisinde yer alacağımızı şaşırdık. Yer almadığımız bir site kalmaması için epeyce çaba harcadık. Hatta onlarca sosyal ağda yer alabilmek ve sürekli olarak güncellemeleri takip etmek ya da kendi profilimizi güncellemek bile başlı başına bir zaman ve emek isteyen iş haline geldi. Önceden zamanımızın ya da günümüzün önemli bir kısmı bu uğraşla geçerken şimdi hayatımızın büyük bölümü artık sosyal ağlarda yaşanır oldu. Hayatımızla ilgili ne var yoksa paylaşır olduk, başkalarının ne yaptığını, ne paylaştığını takip etmenin bağımlısı olduk. İşte sorun da tam olarak burada başlıyor. Sosyal medya ve sosyal ağlar her ne kadar sanalmış gibi gözükse de gerçek hayata yansıyan beklentiler oluşturdu.
Paylaşımların beğeni alması(Like – Fav), hatta beğenilip başkalarına da aktarılması(Retweet - Repost), onur meselesi haline geldi. Takipçilerin fazlalığı da çok önemli bir durum, çünkü takipçi sayınız ne kadar fazla ise o kadar fazla kabul görmüş, yani onaylanmış sayılıyorsunuz. Yeterli sayıda takipçi yoksa, kendinizi yeteri kadar gösterememiş, geniş bir kitlenin ilgisini çekememişsiniz demek anlamına geliyor bazılarına göre.