Allah’ın açık delillerine rağmen, yaratılış nedenini düşünmeyen, sorumsuz, şuursuz ve ilgisiz davranış içinde bulunan, kısacası gaflette olan insanlar, Allah’ın varlığını bildikleri halde O’ndan uzak yaşarlar. Emir ve yasakları doğrultusunda Allah’ın sınırlarını korumak bu kişilerin hiç düşünmedikleri bir kavramdır. Allah Kuran’da gaflet içinde yaşayan insanları bize şöyle tanıtır:
“İnsanları sorgulama (zamanı) yaklaştı, kendileri ise gaflet içinde yüz çeviriyorlar. Rablerinden kendilerine yeni bir hatırlatma gelmeyiversin,bunu mutlaka oyun konusu yaparak dinliyorlar.” Enbiya Suresi,1-2
Bu insanlar için önemli olan, ‘bir kez gelinen dünyanın tadını çıkarmak, doya doya yaşamak’tır. Ölüm, hesap günü, ahiret asla düşünmedikleri, akıllarına bile getirmedikleri konulardır. Dünyadaki kısa mutluluklar için sonsuz ahiret hayatını ve oradaki sonsuz azabı düşünmeden, adeta uyuşmuş gibi yaşarlar. Akılları örtülmüş, şuurları kapanmıştır. Kuran’da birçok ayette bu insanların ruh halinden söz edilir:
Şu halde sen, kendilerine vadedilen (azab) günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak; dalıp-oynasınlar, oyalansınlar. Mearic Suresi, 42
Ayette gafletteki bu insanlar için, bırakın oynayıp oyalansınlar buyrulmaktadır. Çocuklar da oynayıp oyalanırlar, akılları baliğ değildir. Dünya hayatına meyleden insanlar da akılları baliğ olmamış çocuklar gibidirler; oynayıp oyalanır, boşa vakit geçirirler, ‘zaman öldürür’ler. Oysa zaman ‘öldürmek’ için değil, ‘kazanmak’ için vardır. İnanan insanlar için ise her saniye çok değerlidir. Allah’ın, Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et. (İnşirah Suresi, 7) emri gereğince boş işlerle uğraşmazlar.
Yaratılmış her şeyin bir amacı ve görevi vardır. Ancak gaflet içinde yaşayan insanlar, gerçek amaç ve görevlerinin ‘Allah’a kulluk ve ibadet’ olduğunu düşünmezler bile. Çok kısa sürecek olan dünya hayatında sadece nefislerinin arzularını tatmin etmeye çalışırlar. Peşlerinden koştukları idealleri ‘yok olacak şeyler’dir,ancak bunun şuurunda değillerdir. Kuran’da bu insanlar, ‘hayvanlar gibi, hatta daha aşağılık’ olarak nitelendirilir. Yüce Allah bu insanları bir ayette şöyle tarif eder;
“Andolsun,cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık).Kalpleri vardır bununla kavrayıp- anlamazlar,gözleri vardır bununla görmezler,kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir,hatta daha aşağılıktırlar.İşte bunlar gafil olanlardır.” Araf Suresi,179
Gaflet içinde olan insan, hayal dünyasında yaşıyor gibidir. Ona göre yaşamında yanlış birşey yoktur, herşey yolundadır; bu nedenle uyarılara kapalıdır, kendini yeterli görmektedir. İnsanın Allah’ı tanıması için verilmiş olan kalpleri, görme ve işitme duyuları, bu uyarıları dinlememekte ısrar eden insanlarda mühürlenmiştir;
“Onlar,Allah’ın,kalplerini,kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir.Gafil olanlar onların ta kendileridir.” Nahl Suresi,108
Sadece bulundukları anı yaşamayı hayat felsefesi haline getirmiş olan bu insanlar, Allah’ın ibret olması için yarattığı görüntülere karşı duyarsız kaldıkları ve sadece baktıkları yeri gördüklerinden, adeta at gözlüğü takmış gibidirler. Yalnızca kendilerine ait olan küçücük bir dünyaları vardır. Çevrelerinde olup biten olaylar, onlar için ders çıkarılması gereken uyarılar değil, ‘hayatın cilveleri’dir. Ayetlerde bu insanların, toplumda yaşanan olayları düşünmedikleri ve hafife aldıkları konusunda bilgiler verilir.
“İnsanları sorgulama (zamanı) yaklaştı, kendileri ise gaflet içinde yüz çeviriyorlar. Rablerinden kendilerine yeni bir hatırlatma gelmeyiversin,bunu mutlaka oyun konusu yaparak dinliyorlar.” Enbiya Suresi,1-2
Bu insanlar için önemli olan, ‘bir kez gelinen dünyanın tadını çıkarmak, doya doya yaşamak’tır. Ölüm, hesap günü, ahiret asla düşünmedikleri, akıllarına bile getirmedikleri konulardır. Dünyadaki kısa mutluluklar için sonsuz ahiret hayatını ve oradaki sonsuz azabı düşünmeden, adeta uyuşmuş gibi yaşarlar. Akılları örtülmüş, şuurları kapanmıştır. Kuran’da birçok ayette bu insanların ruh halinden söz edilir:
Şu halde sen, kendilerine vadedilen (azab) günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak; dalıp-oynasınlar, oyalansınlar. Mearic Suresi, 42
Ayette gafletteki bu insanlar için, bırakın oynayıp oyalansınlar buyrulmaktadır. Çocuklar da oynayıp oyalanırlar, akılları baliğ değildir. Dünya hayatına meyleden insanlar da akılları baliğ olmamış çocuklar gibidirler; oynayıp oyalanır, boşa vakit geçirirler, ‘zaman öldürür’ler. Oysa zaman ‘öldürmek’ için değil, ‘kazanmak’ için vardır. İnanan insanlar için ise her saniye çok değerlidir. Allah’ın, Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et. (İnşirah Suresi, 7) emri gereğince boş işlerle uğraşmazlar.
Yaratılmış her şeyin bir amacı ve görevi vardır. Ancak gaflet içinde yaşayan insanlar, gerçek amaç ve görevlerinin ‘Allah’a kulluk ve ibadet’ olduğunu düşünmezler bile. Çok kısa sürecek olan dünya hayatında sadece nefislerinin arzularını tatmin etmeye çalışırlar. Peşlerinden koştukları idealleri ‘yok olacak şeyler’dir,ancak bunun şuurunda değillerdir. Kuran’da bu insanlar, ‘hayvanlar gibi, hatta daha aşağılık’ olarak nitelendirilir. Yüce Allah bu insanları bir ayette şöyle tarif eder;
“Andolsun,cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık).Kalpleri vardır bununla kavrayıp- anlamazlar,gözleri vardır bununla görmezler,kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir,hatta daha aşağılıktırlar.İşte bunlar gafil olanlardır.” Araf Suresi,179
Gaflet içinde olan insan, hayal dünyasında yaşıyor gibidir. Ona göre yaşamında yanlış birşey yoktur, herşey yolundadır; bu nedenle uyarılara kapalıdır, kendini yeterli görmektedir. İnsanın Allah’ı tanıması için verilmiş olan kalpleri, görme ve işitme duyuları, bu uyarıları dinlememekte ısrar eden insanlarda mühürlenmiştir;
“Onlar,Allah’ın,kalplerini,kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir.Gafil olanlar onların ta kendileridir.” Nahl Suresi,108
Sadece bulundukları anı yaşamayı hayat felsefesi haline getirmiş olan bu insanlar, Allah’ın ibret olması için yarattığı görüntülere karşı duyarsız kaldıkları ve sadece baktıkları yeri gördüklerinden, adeta at gözlüğü takmış gibidirler. Yalnızca kendilerine ait olan küçücük bir dünyaları vardır. Çevrelerinde olup biten olaylar, onlar için ders çıkarılması gereken uyarılar değil, ‘hayatın cilveleri’dir. Ayetlerde bu insanların, toplumda yaşanan olayları düşünmedikleri ve hafife aldıkları konusunda bilgiler verilir.