Dünya hayatında her insan yolcudur. Şu fani âlemde gelen gider, konan göçer. Her birimizin cennete uzanan yolu, inişlerden ve yokuşlardan, sevinçlerden ve zorluklardan geçer. Umutlar kadar acıları da göze alarak yolculuğa devam ederken, Rabbimiz bize yüreğimizi telaştan, dilimizi şikâyetten ve bedenimizi yanlış davranışlardan koruyan eşsiz bir nimet bahşeder. İşte o nimet, sabırdır.
Sabır, zillet ya da miskinlik değildir. Sabır, yılgınlık ya da çaresizlik de değildir. Sabır sebattır; kul olma bilinciyle Allah'a ibadete ve itaate devam etmektir. Sabır dirençtir; dünyanın bin bir türlü imtihanına göğüs germektir. Sabır ferasettir; şeytanın vesvesesine kapılmadan, nefsin arzusuna aldanmadan yaşamaya gayret etmektir. Sabır metanettir; beklenmedik hadiseler karşısında mutedil ve soğukkanlı davranmaktır. Sabır tevekküldür; her türlü tedbiri aldıktan sonra takdir-i ilahiye rıza göstermektir. Ve sabır; imanın gereği, selamet kapısı, cennet hazinesidir.
Sabır, zillet ya da miskinlik değildir. Sabır, yılgınlık ya da çaresizlik de değildir. Sabır sebattır; kul olma bilinciyle Allah'a ibadete ve itaate devam etmektir. Sabır dirençtir; dünyanın bin bir türlü imtihanına göğüs germektir. Sabır ferasettir; şeytanın vesvesesine kapılmadan, nefsin arzusuna aldanmadan yaşamaya gayret etmektir. Sabır metanettir; beklenmedik hadiseler karşısında mutedil ve soğukkanlı davranmaktır. Sabır tevekküldür; her türlü tedbiri aldıktan sonra takdir-i ilahiye rıza göstermektir. Ve sabır; imanın gereği, selamet kapısı, cennet hazinesidir.