Allah Kuran’da bağışlayan ve tevbeleri kabul eden olduğunu haber vermiştir. İman eden bir insan elbette ki hata yapmamaya ve günah işlememeye, Allah’ın sınırlarını korumaya çok dikkat edecek ve her an şuuru açık olmaya çaba gösterecektir. Ancak buna rağmen bir hata yaptığında da, tevbe edip Allah’tan bağışlanma dilemesi de çok güzel bir mümin özelliğidir:
“Ve ‘çirkin bir hayasızlık’ işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. Allah’tan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.” (Al-i İmran Suresi, 135)
Aslında müminin yaptığı her hata, onun Allah’a yakınlaşmasına yol açar. Çünkü yaptığı davranışın hata olduğunun bilincinde olması, müminin şükretmesine vesile olur. Pişman olup bağışlanma dilemesi ve ardından tevbe etmesi de onun Allah’la olan yoğun bağlantısını devam ettirir.
Kısacası Allah müminin tevbe etmesini dilemişse, karşısına bir olay çıkarır ve tevbe etmesini sağlar. Allah ne yaptırmak isterse, mümin için ona uygun bir görüntü yaratır. Bütün bunlar Allah’ın müminlere olan sevgisindendir. Böylece müminler, yaptıkları hataları bir daha tekrarlamayacaklarına dair Allah’a yönelir ve tevbe ederek arınmış olurlar.
Samimi mümin, Allah’a sığınır ve bir daha o hatayı tekrarlamamak üzere gayret gösterir. Allah’ın Gaffar (mağfireti, bağışlaması çok olan), Kabil (kabul eden, icabet eden, bağışlayan), Vehhab (bağışı çok olan, karşılıksız armağan eden), Halim (kullarına karşı çok yumuşak olan) ve Tevvab (bağışlayan ve esirgeyen, tevbeleri kabul edip günahları iyiliklere çeviren) isimleri, hatalarından pişmanlık duyan ve tevbe edip Allah’a yönelip dönen müminlerin üzerinde tecelli eder. Rabbimiz Kuran’da şöyle buyurmaktadır:
Bizim ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde, onlara de ki: “Selam olsun size. Rabbiniz rahmeti Kendi üzerine yazdı ki, içinizden kim bir cehalet sonucu bir kötülük işler sonra tevbe eder ve (kendini) ıslah ederse şüphesiz, O, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Enam Suresi, 54)
Kuran’da ayrıca müminlerin, yaptıkları hatalar ne derece büyük olursa olsun, pişmanlıkları samimi olduğu takdirde Rabbimiz’in rahmetinden umutlarını kesmemeleri gerektiği bildirilmektedir:
…”Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Zümer Suresi, 53)
Yüce Allah, sonsuz rahmeti ile insanlara, her zaman hatalarından dolayı bağışlanma dileme ve tevbe etme olanağı tanımıştır. Rabbimizin rahmeti insanları öylesine kuşatmıştır ki, insanın diğer müminler için de bağışlanma dilemesi mümkündür. Çünkü iman eden insan, ancak Allah’ın hoşnut olduklarının cehennem azabından kurtulup cennetle ödüllendirileceklerini bilir. Bu nedenle Rabbimiz’in, mümin kardeşlerinin de hatalarını affedip bağışlamasını ister. Kuran’da müminlerin, tüm inananların günahlarının affedilmesi, bağışlanması için dua ettiklerinden şu şekilde söz edilmektedir:
“Şu halde bil; gerçekten, Allah’tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın, hem mümin erkekler ve mümin kadınlar için mağfiret dile. Allah, sizin dönüp-dolaşacağınız yeri bilir, konaklama yerinizi de.” (Muhammed Suresi, 19)
Müminler tüm inananlar için Yüce Allah’tan bağışlanma dilerler, ancak bu dileklerinin kabul edilmesi Allah’ın takdirindedir. Allah’ın sonsuz şefkat ve merhameti insanlar için çok büyük bir lütuf, çok büyük bir nimettir. Allah Kuran’da müminlerin birbirleri için bağışlanma dilediklerini bir başka ayetinde şöyle haber verilmektedir:
“Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: “Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin.”” (Haşr Suresi, 10)
Merhametlilerin en merhametlisi olan Allah, kullarına karşı iyiliğinin sonsuz ve rahmetinin de iyilik yapan kullarına çok yakın olduğunu birçok ayette haber vermektedir. Bir ayette bu konu şöyle bildirilmektedir:
Düzene konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın; O’na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah’ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır. (Araf Suresi, 56)
“Ve ‘çirkin bir hayasızlık’ işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. Allah’tan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.” (Al-i İmran Suresi, 135)
Aslında müminin yaptığı her hata, onun Allah’a yakınlaşmasına yol açar. Çünkü yaptığı davranışın hata olduğunun bilincinde olması, müminin şükretmesine vesile olur. Pişman olup bağışlanma dilemesi ve ardından tevbe etmesi de onun Allah’la olan yoğun bağlantısını devam ettirir.
Kısacası Allah müminin tevbe etmesini dilemişse, karşısına bir olay çıkarır ve tevbe etmesini sağlar. Allah ne yaptırmak isterse, mümin için ona uygun bir görüntü yaratır. Bütün bunlar Allah’ın müminlere olan sevgisindendir. Böylece müminler, yaptıkları hataları bir daha tekrarlamayacaklarına dair Allah’a yönelir ve tevbe ederek arınmış olurlar.
Samimi mümin, Allah’a sığınır ve bir daha o hatayı tekrarlamamak üzere gayret gösterir. Allah’ın Gaffar (mağfireti, bağışlaması çok olan), Kabil (kabul eden, icabet eden, bağışlayan), Vehhab (bağışı çok olan, karşılıksız armağan eden), Halim (kullarına karşı çok yumuşak olan) ve Tevvab (bağışlayan ve esirgeyen, tevbeleri kabul edip günahları iyiliklere çeviren) isimleri, hatalarından pişmanlık duyan ve tevbe edip Allah’a yönelip dönen müminlerin üzerinde tecelli eder. Rabbimiz Kuran’da şöyle buyurmaktadır:
Bizim ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde, onlara de ki: “Selam olsun size. Rabbiniz rahmeti Kendi üzerine yazdı ki, içinizden kim bir cehalet sonucu bir kötülük işler sonra tevbe eder ve (kendini) ıslah ederse şüphesiz, O, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Enam Suresi, 54)
Kuran’da ayrıca müminlerin, yaptıkları hatalar ne derece büyük olursa olsun, pişmanlıkları samimi olduğu takdirde Rabbimiz’in rahmetinden umutlarını kesmemeleri gerektiği bildirilmektedir:
…”Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Zümer Suresi, 53)
Yüce Allah, sonsuz rahmeti ile insanlara, her zaman hatalarından dolayı bağışlanma dileme ve tevbe etme olanağı tanımıştır. Rabbimizin rahmeti insanları öylesine kuşatmıştır ki, insanın diğer müminler için de bağışlanma dilemesi mümkündür. Çünkü iman eden insan, ancak Allah’ın hoşnut olduklarının cehennem azabından kurtulup cennetle ödüllendirileceklerini bilir. Bu nedenle Rabbimiz’in, mümin kardeşlerinin de hatalarını affedip bağışlamasını ister. Kuran’da müminlerin, tüm inananların günahlarının affedilmesi, bağışlanması için dua ettiklerinden şu şekilde söz edilmektedir:
“Şu halde bil; gerçekten, Allah’tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın, hem mümin erkekler ve mümin kadınlar için mağfiret dile. Allah, sizin dönüp-dolaşacağınız yeri bilir, konaklama yerinizi de.” (Muhammed Suresi, 19)
Müminler tüm inananlar için Yüce Allah’tan bağışlanma dilerler, ancak bu dileklerinin kabul edilmesi Allah’ın takdirindedir. Allah’ın sonsuz şefkat ve merhameti insanlar için çok büyük bir lütuf, çok büyük bir nimettir. Allah Kuran’da müminlerin birbirleri için bağışlanma dilediklerini bir başka ayetinde şöyle haber verilmektedir:
“Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: “Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin.”” (Haşr Suresi, 10)
Merhametlilerin en merhametlisi olan Allah, kullarına karşı iyiliğinin sonsuz ve rahmetinin de iyilik yapan kullarına çok yakın olduğunu birçok ayette haber vermektedir. Bir ayette bu konu şöyle bildirilmektedir:
Düzene konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın; O’na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah’ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır. (Araf Suresi, 56)