Hayat içerisinde yaşadığımız olayları değerlendirirken genellikle zahiri tarafından değerlendirir ve bu değerlendirme sonucunda bir önyargı oluşur. Yaşanan olayın sonuçlarını göz önünde bulundurduğumuz için karar verme anlamında etken olan, o olaya ait son durumdur. Yaşanan olayın sonucuna gelene kadar geçen süreci göz ardı ederiz. Aslında sonucu etkileyen, başlangıçtan itibaren nice yaşanmışlıkların birikimidir. Hiçbir şey resen ortaya çıkmaz. Mutlaka sebep-sonuç ilişkisi vardır. Sonuçları doğuran ise sebeplerdir. Sebepleri kale almadan, değerlendirmeden, sebep-sonuç ilişkisini somutlaştırmadan objektif karar vermek mümkün değildir. Uzun bir süredir görüşmediğimiz, aramayan, sormayan, eş dost, akraba, arkadaş hakkında, karar verme noktasında ilk akla gelen bizi unuttuğu, ilişkiyi bitirdiği, dostluğun buraya kadar olduğu, ahde vefa duygusundan yoksun olduğu şeklinde değerlendirerek bir ön yargı oluşur. İçeriğine hakim olmadığımız konu hakkında en masum insanlara bir takım olumsuzlukları atfederek, mesnetsiz ve haksız önyargılarımızla ne kadar çok hata yaparız. Bundan dolayı, sıklıkla nedametini içimizde hissederiz. Aklımıza şunu getirmeyiz, bizi aramayan kişinin başına olumsuz bir vaka gelebileceği, sağlık ve/veya sosyal bir problemi olabileceği, ruhsal bir çöküntü içinde olup-olmadığı… Ve yüreğimizin sesini dinleyerek aramayanı aramak gibi… Sosyal ilişkilerimizde bu düşünce egemen olmaması nedeniyle eş dostla, arkadaşlarımızla, sevdiklerimizle haksız kırgınlıklar yaşar, anlamsız örseleniriz. Beşeri ilişkilerimizde, hayatı güzelleştiren ve kolaylaştıran değerleri dünden bugüne harmanlayarak ön plana çıkarıp yaşamı daha değerli, çekilebilir, paylaşılabilir ve pratik hale getirebiliriz. Nüanslara takılmadan, egomuzu alt ederek, sevgi ve muhabbeti içimizde büyüterek var edebilirsek mutlu ve umutlu anları yaşar ve yaşatırız. İkili ilişkilerimizde zaman zaman tartışmalar yaşarız. Tartışma sonrasında her iki taraf birbirinden özür dilemeyi bekler. Asıl olan hatalı tarafın özür dilemesidir. Lakin hata, hatalı olan tarafından da kabul edilmediği için özür genellikle karşı taraftan beklenir. Tartışma sonrasında egodan uzak ilk özür dileyen kişi olmak gibi erdemli bir davranış sergilemek, hatayı kabulleniş değildir; değer vermektir, nezakettir, insani bir davranıştır. İkili ilişkilerimizin devamlılığı bağlamında affetmek, hoş görmek, güzel düşünüp, iyi tarafından bakmak hedef olup, işin temelini teşkil eder.
Yazarlar
Yayınlanma: 27 Nisan 2019 - 12:37
Önyargılarımız
Hayat içerisinde yaşadığımız olayları değerlendirirken genellikle zahiri tarafından değerlendirir ve bu değerlendirme sonucunda bir önyargı oluşur
Yazarlar
27 Nisan 2019 - 12:37