Başka dünyaların kapısını aralamak istiyorsanız eğer başka dünyalar görmek istiyorsanız yolunuz, ufkunuz açık olsun derseniz eğer sayfaları çevirmekte fayda var. Kimin ne düşündüğü, nasıl değerlendirdiği, dünyaya bakışınızın ne konumda olduğu hiç ama hiç önemli değil belki de asıl olay bu yolda nasıl ilerlemeyi tercih ettiğiniz.
Tercihlerimiz ile yol buluruz öyle değil mi? Hayatımızı tercihlerimiz şekillendirir, hayatımıza tercihlerimiz boyut katar. Bu tercihleri ise zihin yolcuklarımızla, bilgi seviyemizle, ileriye ne kadar bakabildiğimizle yaparız. Peki bunca kaideye ulaşmak için, farklı bakmak için bizlere ne yardımcı olur derseniz elbette kitap okumak derim. Her kitapta her satırda evrilirsiniz, şekillenirsiniz. Başka başka yollar görürsünüz. Hani okumak dediğimiz sosyal medya hesaplarımıza kahveli, çaylı hikayeler atmamıza yarayan okumalar değil elbette tek nefeste sizi alan okumalardan, kendinizi unutturan okumalardan bahsediyorum… Dinlemek, okumak, izlemek başka kapılar aralayacak gelişecek, geliştikçe değişeceksiniz. Yol alacak, gittiğiniz bu yoldan zevk alacaksınız. Örnek olacak, bilginizle örnek olacaksınız. Daha güçlü basacak ayaklarınız yere de yeri gelecek kimseye ihtiyacınız olmayacak. Konuşmak sesle değil elbette, kitaplarla konuşacak, onları dileyeceksiniz tabi ki onlarda sizi dinleyecek. Yıllar, yüzyıllar önce yaşamış insanların acılarını görecek, tadacak aslında sizin acılarınızdan bir farkı olmadığını göreceksiniz. Toplumları değerlendirecek, gözlemleme fırsatı bulacaksınız. Zihninizde canlı tiyatrolar dönecek, satırlar içinize akmaya başladığında… Yorulacaksınız, kahramanlar yoruldukça sizde yorulacak, dinlendiklerinde siz de nefes alacaksınız. Böyledir işte okumak baş kahraman siz olursunuz ölürsünüz, gülersiniz, aşık olursunuz, ihanete uğrarsınız da bana mısın demezsiniz bunca şeye.
Her karakterde yeni bir “ben” bulursunuz… Bunca güzelliği, yeniden keşfetmeyi, keşfedilmeyi size anca kitaplar sunar. Sihirli bir değnek olur da aklınızda ışıklar yakar… Kendinizi yeniden, her defasında başka bir dünyada keşfetmek isterseniz eğer –ki buna gücünüz varsa şayet- bıkmadan okuyun derim… Uyku aksında gözlerinizden son sayfalar diye direnin…
Hayatların sonunu görün, şiirlerin sonunu, bitmeyen aşkları, acıları göründe pay biçin kendinizden. Duygular hep aynı bundan yüz yıl öncede aynıydı yüzyıl sonrada aynı olacak.
Yaşanmışlıklar yazdırır insana, belki de ukde kalanlar, ağır gelenler alır da götürür sizi… Kalemler her yazarda değişir ya da bir yazarın her romanında neden dersiniz eğer her kaleme alınan kitapta başka bir yaşanmışlık vardır, başka bir dünya, başka benlikler vardır.
Yazmaktan usanmayan güzel yazan insanlar varken bu yeryüzünde -hazıra konmak da diyebiliriz buna- onların hikayelerinde evrilmek, değişmek, okumak, bir “ben” bulmak işin belki de en kolay yani.
Yaşamaktan korkmayan insan okur, okumak da yaşamak vardır… Yaşamın farklı tatları sizleri bulur. Bazen bir melek, bazen masum, bazen aşık, bazen suçlu, bazen yöneten bazen de yönetilen olmak hepsinde kendini görmek istemez mi insan?
Okumaktan korkmadan, hatta okutmaktan buna örnek olmaktan korkmadan yaşamaya yaşamak demek gerekir belki de…
Tercihlerimiz ile yol buluruz öyle değil mi? Hayatımızı tercihlerimiz şekillendirir, hayatımıza tercihlerimiz boyut katar. Bu tercihleri ise zihin yolcuklarımızla, bilgi seviyemizle, ileriye ne kadar bakabildiğimizle yaparız. Peki bunca kaideye ulaşmak için, farklı bakmak için bizlere ne yardımcı olur derseniz elbette kitap okumak derim. Her kitapta her satırda evrilirsiniz, şekillenirsiniz. Başka başka yollar görürsünüz. Hani okumak dediğimiz sosyal medya hesaplarımıza kahveli, çaylı hikayeler atmamıza yarayan okumalar değil elbette tek nefeste sizi alan okumalardan, kendinizi unutturan okumalardan bahsediyorum… Dinlemek, okumak, izlemek başka kapılar aralayacak gelişecek, geliştikçe değişeceksiniz. Yol alacak, gittiğiniz bu yoldan zevk alacaksınız. Örnek olacak, bilginizle örnek olacaksınız. Daha güçlü basacak ayaklarınız yere de yeri gelecek kimseye ihtiyacınız olmayacak. Konuşmak sesle değil elbette, kitaplarla konuşacak, onları dileyeceksiniz tabi ki onlarda sizi dinleyecek. Yıllar, yüzyıllar önce yaşamış insanların acılarını görecek, tadacak aslında sizin acılarınızdan bir farkı olmadığını göreceksiniz. Toplumları değerlendirecek, gözlemleme fırsatı bulacaksınız. Zihninizde canlı tiyatrolar dönecek, satırlar içinize akmaya başladığında… Yorulacaksınız, kahramanlar yoruldukça sizde yorulacak, dinlendiklerinde siz de nefes alacaksınız. Böyledir işte okumak baş kahraman siz olursunuz ölürsünüz, gülersiniz, aşık olursunuz, ihanete uğrarsınız da bana mısın demezsiniz bunca şeye.
Her karakterde yeni bir “ben” bulursunuz… Bunca güzelliği, yeniden keşfetmeyi, keşfedilmeyi size anca kitaplar sunar. Sihirli bir değnek olur da aklınızda ışıklar yakar… Kendinizi yeniden, her defasında başka bir dünyada keşfetmek isterseniz eğer –ki buna gücünüz varsa şayet- bıkmadan okuyun derim… Uyku aksında gözlerinizden son sayfalar diye direnin…
Hayatların sonunu görün, şiirlerin sonunu, bitmeyen aşkları, acıları göründe pay biçin kendinizden. Duygular hep aynı bundan yüz yıl öncede aynıydı yüzyıl sonrada aynı olacak.
Yaşanmışlıklar yazdırır insana, belki de ukde kalanlar, ağır gelenler alır da götürür sizi… Kalemler her yazarda değişir ya da bir yazarın her romanında neden dersiniz eğer her kaleme alınan kitapta başka bir yaşanmışlık vardır, başka bir dünya, başka benlikler vardır.
Yazmaktan usanmayan güzel yazan insanlar varken bu yeryüzünde -hazıra konmak da diyebiliriz buna- onların hikayelerinde evrilmek, değişmek, okumak, bir “ben” bulmak işin belki de en kolay yani.
Yaşamaktan korkmayan insan okur, okumak da yaşamak vardır… Yaşamın farklı tatları sizleri bulur. Bazen bir melek, bazen masum, bazen aşık, bazen suçlu, bazen yöneten bazen de yönetilen olmak hepsinde kendini görmek istemez mi insan?
Okumaktan korkmadan, hatta okutmaktan buna örnek olmaktan korkmadan yaşamaya yaşamak demek gerekir belki de…