Niziplioğlu Holding Yönetim Kurulu ve ULİKAD Ulusal İktisadi Kalkınma Düşünce Kuruluşu Başkanı Ömer Niziplioğlu, depremle yerle bir olan Hatay’a dair projelerini gazeteci Ragıp Çağrı’ya anlattı.
Hatay’ın turizm ile ayağa kaldırılması gerektiğini defalarca dile getiren Niziplioğlu, yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Hatay’ın yeniden hayat bulması, yeniden cazibe merkezi olması için ekonominin canlanması zorunludur. Bunun da bizce en kolay çözümü Deniz Turizminin canlandırılmasıdır. Deniz Turizmi hem Hatay’ın, hem de bölgenin dinamo motoru olacaktır.
HATAY NEDEN DENİZ TURİZMİ İLE KALKINMASIN
Dünyanın deniz turizmi havzası Akdeniz’dir. Bu denizden başta İspanya, Fransa ve İtalya olmak üzere Afrika ülkeleri Mısır, Cezayir, Fas, Tunus gibi ülkeler büyük kazanımlar elde ederken Akdeniz’de en fazla sahili olan ülkemizde bir tek Antalya’nın deniz turizminden yararlanıyor olması düşündürücüdür.
HATAY İKİ DUBAİ KADAR POTANSİYELE SAHİP
Deniz turizmi yönünden baktığımızda; Hatay’daki Samandağ plajı Türkiye’nin en uzun, dünyanın da 12. en uzun sahili olma özelliğine sahiptir. Dubai’nin 45 km sahili varken, Arsuz-Samandağ arası 50 km’dir. Yayladağı’nı ve Arsuz’un bu kısmı dahil edildiğinde Hatay, 2 adet Dubai olabilecek bir potansiyele sahiptir.
YILDA 5 MİLYAR DOLARLIK BİR EKONOMİK GETİRİ FIRSATI
Yeni planlamada oteller bölgesinin de saptanması, doğaya saygılı ve az yoğunluklu sağlam zemine oturmuş büyüklü, küçüklü butik otel yerlerinin belirlenerek yatırımcılara sunulması gereklidir. Konaklamada 100 -200 bin yataklı bir turizm alanı, yılda 5 milyar Dolarlık bir ekonomik girdi sağlayacağı bilinci ile bitirecek bir model geliştirmeliyiz. Milli geliri iki katına çıkarmak hedefimiz olmalı. Doğası, kültürü, tarihi, inançları, gastronomisi ile turizm açısından benzersiz bir cazibe merkezi olduğunu bildiğimiz Hatay’ın yeniden ve yepyeni bir çekim merkezi olmasını hedefliyoruz.
Antalya’da, İspanya’nın iki katı yatak kapasitesi varken, Hatay, Adana ve Mersin’in bu yatırım bölgesi içine dahil edilmemiş olması, akılla açıklanacak bir durum değildir. Oysa inanç, tarih, kültür, gastronomi, ekoturizm destinasyonlarının oluşturulması ve deniz turizmi ile seyahatin birçok bölgeyi içerecek yöntemlerle planlanması mümkündür. Böylelikle turizmin 12 aya yayılmasını sağlayabilir, beklenenin ötesinde bir oranda bölgesel bir sosyal kalkınma elde edebiliriz. Başta Hatay, Adana, Mersin’i bütünsel ele alarak “Deniz Turizmi”ne kazandıracak planlamalarla hareket etmeliyiz. Sahillerimizde üç ay süreli kullandığımız yazlıklarımız konut ağırlıklıdır. Oysa bu konutlar da değerlendirilerek önemli bir kaynak oluşturabilir, heba edilen sahillerimizi canlandırabilir, bölge ekonomisine de kaynak yaratılabiliriz.”
Haber Merkezi
ABDULVAHİT GÜRASLAN