Bir şeyleri dolandırmadan, yalansız, riyasız, istediğini kabul ederek, istemediği şeyi reddederek kendimizin için bir şeyleri netleştirmemiz gerekmez mi?
Bakış açılarımızı değiştirerek, doğru bildiğimizin peşinden giderek, insanlarla iletişimi yalansız, bahanesiz kurarak, zihni dinginleştirmek adına bir şeyler yaparak o netliği, zihin berraklığını kazanmalıyız. Bir şeyler için mücadele ederken, hayatın peşinden bir şeyleri yakalamak adına koşarken zihnimizi ne kadar kararttığımızın, her şeyi birbirine bağlarken, kafamızda toparlamaya çalışırken olup bitenleri, sıraladığımız yalanları unutmuyor yahut yeni daha büyük bize göre kurtarıcı olan yalanları dizmiyor muyuz? Evet netlik şimdi başlıyor işte hayır demeyi öğrendiğimizde hatta şöyle açayım hayır demek hususunu daha açık cümlelerle dile getirerek, hayır demenin başka yollarını bularak, karşımızdaki insana karşı yalansız olduğumuz bilerek, üzülmesin diye yalan söylemekten vazgeçip kendi çözümlerimizle doğruları dile getirmekle başlıyor.
Çünkü bu kadar imtiyaz vererek hayatımız da her insan için eveti yaşamak zor olacaktır. Hayatı basitleştirmenin yolu belki de bu çizgide ilerliyor. Yalan söylemeden, evetin o gönülsüz mahkûmiyetine esir kalmadan, hayırlar ile daha net ve doğru olarak hayatı idam ettirmekten geçiyor.
Yalan söylememek bu kadar basit ve tek düzeliğe bizi indirger mi? İnsanlar bunu kaldırır mı diyebiliriz belki de. Öyle ki yalan olduğunu hissettiğimiz şeyleri bile doğru kabul edip ilerlemeye, karşılıklı iletişimlerimizi bizim deyimimizle beyaz yalanlar ve bahanelerle yaşamaya öyle alıştık ki artık doğruyu söyleyen biri olduğunda tebrikler ediyor, başka başka sıfatlar giydiriyoruz o kişiye. Niye biz bunu yapamıyoruz. Hayatın karmaşasından şikayet dizgileri sıralıyor, bıkmadan o karmaşayı daha karışık hale getiriyoruz. Basit hayat yaşayanımız yok ama bu hayatı bu kadar karmaşık ve bulanık hale getiren de yine biziz.
Bakış açılarımızı değiştirerek, doğru bildiğimizin peşinden giderek, insanlarla iletişimi yalansız, bahanesiz kurarak, zihni dinginleştirmek adına bir şeyler yaparak o netliği, zihin berraklığını kazanmalıyız. Bir şeyler için mücadele ederken, hayatın peşinden bir şeyleri yakalamak adına koşarken zihnimizi ne kadar kararttığımızın, her şeyi birbirine bağlarken, kafamızda toparlamaya çalışırken olup bitenleri, sıraladığımız yalanları unutmuyor yahut yeni daha büyük bize göre kurtarıcı olan yalanları dizmiyor muyuz? Evet netlik şimdi başlıyor işte hayır demeyi öğrendiğimizde hatta şöyle açayım hayır demek hususunu daha açık cümlelerle dile getirerek, hayır demenin başka yollarını bularak, karşımızdaki insana karşı yalansız olduğumuz bilerek, üzülmesin diye yalan söylemekten vazgeçip kendi çözümlerimizle doğruları dile getirmekle başlıyor.
Çünkü bu kadar imtiyaz vererek hayatımız da her insan için eveti yaşamak zor olacaktır. Hayatı basitleştirmenin yolu belki de bu çizgide ilerliyor. Yalan söylemeden, evetin o gönülsüz mahkûmiyetine esir kalmadan, hayırlar ile daha net ve doğru olarak hayatı idam ettirmekten geçiyor.
Yalan söylememek bu kadar basit ve tek düzeliğe bizi indirger mi? İnsanlar bunu kaldırır mı diyebiliriz belki de. Öyle ki yalan olduğunu hissettiğimiz şeyleri bile doğru kabul edip ilerlemeye, karşılıklı iletişimlerimizi bizim deyimimizle beyaz yalanlar ve bahanelerle yaşamaya öyle alıştık ki artık doğruyu söyleyen biri olduğunda tebrikler ediyor, başka başka sıfatlar giydiriyoruz o kişiye. Niye biz bunu yapamıyoruz. Hayatın karmaşasından şikayet dizgileri sıralıyor, bıkmadan o karmaşayı daha karışık hale getiriyoruz. Basit hayat yaşayanımız yok ama bu hayatı bu kadar karmaşık ve bulanık hale getiren de yine biziz.